Başlangıç

23 0 0
                                    

Merhaba arkadaşlar ilk hikayem umarim beğenirsiniz  belki biraz amoterce olabilir  iyi okumalar...

Gece uyandiğımda farklı bir yatakda olduğmu farkettim küçüktüm 7 yaşında yanımda alt komşumuz benden yaşca büyük bir abla vardı çok az hatırliyorum sadece "ölmüş " dediğni duydum aklımda bişey vardı aslında babam kışlari yurtdışında çalışır yazın geri dönerdi içki sigara içerdi nese ölmüş sesini ilk duyduğumda aklima babam gelmişti doğruda gelmiş" babam ölmüştü "  7 yaşındaydım çocuktum aslında ve bu ölüm haberi  kalbime doğmuştu bu kaybedişlerden sonra hep bir yanım eksik kalmıştı gidişler ,vedalar,kaybedişler hep etkilemiştir beni ben babasız bir şekilde büyümüştüm üniversite 1.sınıfa yeni başlamıştım derslerim fazla iyi değildi genede bir üniversite kazanmıştım üniversitenin  ilk günüydü bense uzun boylu esmer uzun siyah saçlıydım sabah erkenden kalkıp odamdaki uzun aynanın önüne geçip kendime baktım üzerime bişeyler geçirmem gerekiyordu  dolabıma  baktım siyah dar bir tayt ve üstüne gri  salaş bir body giydim saçlarımı düzleştirdim bir rımel sürdüm ince bir eyelenier çektim altınada siyah converslerimi giydim son bi kez aynanın karşısına geçip kendime baktım iyiydim zaten insanların benimle  giyinişimle ilgili düşüncelerini pek takmıyordum rahattim yani bu konuda  kapıyı açıp evden çıktım şansıma evin önünden taksi geçiyordu direk görünce elimi kaldırdım durdu bindim  taksinin arka koltuğna geçtim  kulaklığmı taktım bunu yapmayı çok seviyordum yolu seyretmek çok iyi geliyordu yaklaşık 20 dakika içinde üniversitenin önüne geldik parayı uzatip indim  bahçe kalabalıktı böyle ortamları hiç sevmezdim  bahçede boş bir bank bulup oturdum kitabımı çıkartıp okumaya başladım polisiye bir romandı bu türden kitapları okumayı hep sevmişimdir önümden bir sürü kız ve erkek geçip gitmişti hepsi havalı ve güzel giyinmişlerdi  onların içinde kendimi çok yalnız hissetmistim alışkandım böyle durumlara  yanıma birden bi kız gelip oturdu normal bi kızdı diğerlerine benzemiyordu

-merhaba dedi

-merhaba dedim 

-kibirsizdi ve bi o kadar kibar aynı sınıftaymışız meğer beraber sınıfa doğru gitmeye başladım bana kendini anlatti aileleri varlikli bir aileymiş bir evin  tek kızı ailenin göz bebeği herşey onun için harcanıyo uzun uzun anlatmısti müzik dinlemeyi çok severmiş 10dk içinde sınıfin kapısının önüne gelmiştik ders herzaman olduğu  gibi hocanın kendini tanıtmasıyla başlamıştı yunan mitleri ve aşklarını anlattı

Dokuz yıl boyunca hiç durmaksızın kan dökülen Troya cenginin sona ermesi ile birlikte tanrılar Olympos’un zirvesine çekilip, gönüllerince dinlenme vakti bulabilmişlerdi. Kimisi zamanını cenkten dönmeye çalışan Akha’lıları revan ederek, kimisi de onları koruyarak zaferin sahiplerini ülkelerine ulaştırmaya çalışarak harcamışlardı. Her şeyin sona ermesi yaklaşık otuz yıl sürmüş tanrılar bu süre içerisinde çok insanın kaderini değiştirmişlerdi.

Bu savaşın sonunda en çok hayal kırıklığı yaşayan ve en çok yorulan tanrı, şüphesiz okçu Apollon oldu ve uzun bir süre dünyanın çeşitli bölgelerini gezip bu savaşı unutmaya karar verdi. Ama bunu yapmak için ilk olarak tanrıların tanrısı Zeus’a danışması gerekiyordu. Olympos’un zirvesine çıkıp tahtında oturmakta olan Zeus’un büyük konağına geldi ve konuşmaya başladı. “Tanrıların tanrısı aziz Zeus, yıllarca süren savaşlarda en çok benim çabaladığımı bilirsin. Bunca sene boşa savundum şanlı Priamos’un, Akha’lılara karşı savaşan ordusunu. Ne var ki her şey bizim buyurduğumuz gibi gitmedi, truva harap oldu ve o dev surlar parçalandı. Ama ben artık bir köşeye çekilip dinlenmek istiyorum, eğer bana karşı çıkacak olursan güneşimi Hades’e indirir ölüleri aydınlatırım, yaşayanlar ise bir daha ışık yüzü göremezler.”

Zeus oturduğu yerden kalktı ve Apollon’a doğru yürümeye başladı. “Sakın ha oğlum” dedi ürperti dolu bir sesle “sakın güneşini ve ışığını canlılardan esirgeyip Hades’in soğuk karanlığına sürükleyeyim deme. Ben hemen kurulu toplar ve senin bu düşünceni tüm tanrılara sunarım, sanırım hepsinden olumlu yanıt alabiliriz.” Zeus bunları söyledi ve hemen diğer tanrıları konağına davet etti.

Kısa bir süre sonra tüm tanrılar işini gücünü bıraktı ve Zeus’un altınla döşenmiş dev konağının kapısında belirdi. On iki tanrıda yerlerine oturduğu vakit Zeus gür bir sesle konuşmaya başladı “Ey Olympos’un kudretli efendileri, şüphesiz ki senelerdir süre gelen savaşlarda en çok oğlum apollon yorulmuş ve bunca emeğine karşı troya ordusu savaşı kaybetmiştir. Şimdi tüm işlerinden elini çekip kısa bir süre Dünya’nın karanlık bölgelerinde yaşayan insanların yüreğine ışığı ve sevgiyi serpmek istemektedir.” Tanrılar arasında kısa süreli bir homurdanma oldu ama Zeus tekrar konuşmaya başlayınca hepsi dikkatle tekrar onu dinlemeye başladılar. “Eğer bu isteğini kabul etmezsek güneşini Hades’in karanlık köşelerine indirip ışığını ölülere sunacak, canlıları ise karanlıkla baş başa bırakacakmış.”

Bunları duyan tanrıça Artemis dehşet içindeki gözlerini Zeus’a çevirerek konuşmaya başladı. “Bende kardeşim Apollon’un en çok çalışan tanrı olduğunu biliyorum ve isteğinin yerine getirilmesinde bir sakınca göremiyorum. Zira isteği yerine getirilmezse sunduğu tehdit dehşet verici.”

Bu sözleri tüm tanrılar onayladı. Apollon’a iyiliği ve güzelliği temsil eden bir asa verildi ve o gece büyük bir şölenden sonra Olympos’un doruğundan aşağı indirilerek uğurlandı.

Apollon ilk olarak İthaka ve kıyılarını dolaştı ve oradaki insanların kalbine neşe ile mutluluğu serpti. Artık savaş için hiçbir nedeni kalmayan güneş tanrısının, günahkar insanlara iyiliği öğretme işi çok hoşuna gitmişti. Kalbi kin dolu insanları, sevgi ve barışla doğru yola sokmak onu sevindirmişti. İtahaka’dan sonra Yunanistan’ın diğer bölgelerini dolaştı ve tüm yunanlıların kalbine mutluluğu serpti.

Günler böyle sürüp gitti, Apollon’un mutluluğu her geçen gün artmaya devam etti. Kardeşi Artemis onu sık sık ziyaret ediyor, yeni işinin nasıl olduğunu görmek istiyordu. Buda Apollon’a başka bir heyecan veriyordu. Takdir edilen bir iş yaptığının kendiside farkındaydı. 

Aşk böyle bişeydi galiba sevdiği için başkalarına köle olmak acı çekmekti  aşk  buydu benim gözümde dersten okadar etkilenmiştimki Rüya bana bağırmış ama duymamışım en sonunda beni sarsarak kendime getirdi kantine inip kahve aldık boş bi  masa bulup geçtik benden  kendimi anlatmamı istedi bende kabul ettim ben Derin dedim üniversite 1 sınıf benden büyük bir ablam var babam yok kitap okumayı  müzik dinlemeyi severim  bu kadar aslında çok normal bi hayatım vardi direk atladı -babann yok mu ?

-hayır dedim ve artik herkezin ayni tepkiyi vermesinden bıkmıştım herkez ölebilirdi kimileri erken kimileri geç bu  ölüm erken olmuştu  ben ve ailem için artık normal gelmeye başlamıştı bu türden tepkiler

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 01, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

PlatonikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin