Wong'un içeri girmesi ile sanki oda buz gibi olmuştu. Nasıl olurdu da Heeran ile kardeş olurlardı. Şimdiki Heeran geçmişteki Ryuhan ise Wong onu bana tuzak olarak mu göndermişti yani? Peki Jungkook beni bu adamla aynı yere neden getirmişti?
"Seokjin hyung lütfen kardeşine biraz görgü kuralı dersi ver insanlara davranış şekilleri çok yabani" Jungkook, Heeran'a dil çıkarıp bunları söylemişti.
Yani Wong burada Seokjin'di. Buradaki hali ile de bir çok kızı kendine hayran bırakacak kadar yakışıklıydı.
"Evet Heeran insanları böyle rahatsız etmemelisin üstelik sürekli Jimin senin yüzünden kaç defa kapının önünde kaldı unuttun mu seni içeri aldığı için ve sana sürekli yardım ve yataklık ettiği için Yoongi ona da ceza veriyor" bu Yoongi neden böyle ceza veriyor ki bide bana prens Kyungmin'e pardon burda Jimin'im ben.
Az önce yataklık mı dedi o ayıp bişey değildir umarım konulduğumuz ve ceza aldığımıza göre kötü bişey olmalı. Aklıma gelen şey ile Heeran'a baktığımda oda bana dil çıkarmıştı saygısız bi prense nasıl böyle davranır?
"Jimin özür dilerim ama napayım abi sokakta mı kalayım, hasta mı olayım, üşüyüp öleyim mi?" fazla abartılı bir drama sergiliyordu şuan
"Hadi küçük hanım çok fazla konuşma da benim odama çık yürü bakalım" resmen Wong onu itip odadan çıkarmıştı.
"Bak Jimin, Heeran sinir bozucu davranıyor ve sen ona sürekli yardım ediyorsun bunun için sana minnettarım ve özür de dilerim ama artık ona yardım etme sen yardım ettikçe daha şımarık oluyor. Kardeşimin bu kadar şımarık olması hoşuma gitmiyor. O seni dinler biraz da ona bu konuda yardımcı olsan" bana gelip bir abi gibi sarılmıştı. Onun şuan iyi biri mi kötü biri mi olduğunu anlamaya çalışıyordum
"Tamam hyung sen endişelenme ben elimden geleni yaparım" ne yapacağımı bilmiyordum ve aptal gibi kendimi bu işe dahil etmiştim.
"O halde ben size yemek yapayım sende biraz dinlen Heeran yorucu bir kızdır" gülümseyerek odadan çıktı
"Jungkook Wong ve Ryuhan kardeş mi? Heeran Ryuhan mi? Wong gibi bi hain ile nasıl aynı evde kalırsınız? " peşi sıra soruları sormuştum çünkü beynimin içinde sürekli dönen soruları bunlardı
"Bir evet ama ikisinin de birbirinden haberi yok. İki oda evet Ryuhan ile ilgili bilmediğin şeyler var bunları şimdi söylemek istemiyorum. Üç Wong asla hain olmadı babası için aynı şeyi söyleyemem ama" bilmece gibi komuşmuştu yine zaten elindeki şeyleri yerken sesi boğuk çıkmıştı.
"Sen hiç bir zaman açık konuşmayacaksın değil mi? Sürekli ucu açık kalıyor cümlelerinin. Bu arada Myunggi ile Yoongi aynı kişiler değil mi?" Bende onun yediğinden yemeye başladığımda sormuştum
"Bak çok akıllısın bana ihtiyacın yokmuş bak bu konuda Myunggi ve Yoongi aynı kişiler" biliyordum işte isimleri bile birbirine yakındı. Ama bu velet neden bu kadar ukala konuşabilirdi benimle
"Bu evde olan herkes geçmiş yaşamında seninle yan yana olan seni seven insanlar Jimin o yüzden çok şey yapma" sırtımı patpatladı şuanda sanki benden büyükmüş gibi davranıyordu ahhh bu çocuk.
"Şimdi yarın ben geçmişe geri mi döneceğim orda beni bulamadıkları için öldüğümü düşünürlerse ben gidince bu Jimine ne olacak" kafam karman çorman olmuştu.
"Bak şimdi Kyungmin olarak senin için orda zaman kaldığı yerden devam edecek burda ise gelecekteki sen olarak devam edecek ruhun ikiye bölündü şuan sen geldiğinde buraya gelecekteki Jimin senin ruhun ile birleşip tek bir ruh oluyor ama gittiğinde yerine dönüyor olması gerektiği gibi" ayağa kalkıp bana anlatmaya başlamıştı. Şuan ruhum bölünmüş müydü bu kadarı da fazlaydı ama
"Şimdi gittiğimde gölün içinde mi olacağım hala?" beynim tamamen yanmıştı artık
"Hayır sen buraya geldikten 1 saat sonrasına gideceksin muhtemelen yatağında uyuyor olursun" bu açıklayıcı cevabından sonra ona teşekkür ettim çünkü hiç birşey şuan beynim de oturuyordu.
"Peki buraya bi daha gelebilecek miyim?" sorularım bitmiyordu sürekli yenisi ekleniyordu.
"Evet geçmişten buraya ne zaman gelmek istersen yüzüğü parmağına tak o zaman burda olursun. Yüzüğü sakın kaybetme." gözlerini kocaman açıp beni uyarmıştı
Şimdilik anladığım şeyler Wong hain değildi ve Ryuhan ile kardeşti ama ikisi bunu bilmiyordu. Ryuhan'ın bir sırrı vardı. Yüzük benim için bir anahtardı ve şuan çift ruhum vardı. Burada ise Park Jimin'dim
"Biz ne iş yapıyoruz Jungkook yani Park Jimin kim tam olarak biz neden bir evde yaşıyoruz?" bir yeni sorum daha eklenmişti şimdiden
"Biz burada birer idolüz Jimin herkesin hayran olduğu peşimizden koştuğu o şaşalı hayat" idol mü o neydi tam olarak açsa olmuyor muydu
"Bu şapşal bakışı atmana bakılırsa anlamadın değil mi şimdi bir şarkı söyleyip dans ediyoruz eğlenceli programlar düzenliyoruz" tamam burayı anladım
"Televizyonda ve ya herhangi bir sosyal ağda bizi görüp hayran olan bir çok insan oluyor ve biz şuan çoğu kişi tarafından tanınıyoruz" nasıl yani şu küçük insanların olduğu şey mi? Burayı hiç anlamadım
"Şu küçük insanların olduğu kutu mu onun farklı kutularda olanı da mı var?" Şaşkınca ona yeni sorumu yönelttim. O da cebinden birşey çıkardı siyah çok kalın olmayan bişeydi ama tam olarak ne olduğunu anlamadığım için anlatamam da
"Küçük insanlar mı hyung hayal gücün gerçekten taktir istiyor ama anlatıyorum bekle. Şimdi bu elimdeki telefon bununla istediğin pek çok şeyi yapabilirsin kendini bir resim gibi çekebilirsin. Sesini kaydedebilirsin. Hatta hareketli resimler bile çekebilirsin. Önceden kaydettiğin şeylere bakabilir. Yazı yazabilir başka biri ile bunun aracılığı ile konuşabilirsin. Yani söyle ben burdan senin ismin yazan yere basıyorum senin telefonundan ses çıkmaya başlıyor ve sen yeşil yere bastığında o kutudan uzakta bile olsak konuşabiliriz." Yanıma oturdu sonra ekrandan ışık çıktı vay insanlar neler bulmuşlardı. Sonra ekrana dokunduktan sonra sürekli değişen şeyler gördüm
"Hatta hyung burdan başka insanların hareketli resimlerini ama biz ona video diyoruz onları izleyebilirsin. Seslerini dinleyebilirsin hatta onlara mektup bile gönderebilirsin. Ama uzun değil zaten cevap anında geliyor" diyerek göz kırpmıştı pek anlamamıştım ama o küçük şey resmen sihirli bişey gibiydi.
Sonra yatağın yanındaki küçük dolaptan bana aynısından verdi. Ortadaki küçük düğmeye bastığı anda benim resmim çıkmıştı. Sanırım bu benim telefonumdu. Bir süre Jungkook bana nasıl kullanmam gerektiğini gösterdi. Bazen işe yarıyordu ama hala ukalaydı bunu sadece bana yaptığını farketmiştim çünkü diğerleri ile daha saygılı konuşuyordu. Benim prens olduğumu bilmesine rağmen bu kadar rahat davranmasını şaşmıştım.
Seokjin bizi yemeğe çağırdığında Jungkook bana oyun oynamayı gösteriyordu eğlenceliydi ve ben yemek yemek istemiyordum. Jungkook hemen kalkıp gidince bende peşinden gittim. İçerisi çok güzel yemek kokuyordu. Aynı zamanda masada yeni birileri de vardı bu hayatımda tekrar karşılaştığım için mutlu olduğum kişilerdi. Hwang, Bangji ve Hanyeo

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bazen Aşk İmkansızdır / PJM
Fanfiction"Bu aşkın bu ķadar saçma olacağı nasıl olur da aklıma gelmezdi" "Aşk bazen saçmadır Prensim"