Yorgun gözlerini saatlerdir başında dikilen feminen giyimli adama dikti.
"Bay James bana diyetimi nasıl uygulamam gerektiğini anlatmaktan vazgeçmelisiniz artık" dedi kısık sesle. Henüz bu cümleleri güçlü bir ton ile dile getiremeyecek kadar cesaretsizdi.
Bay James'in yanında dikilen ve onun her dediğini onaylayan annesi , pervasızca konuşmaya başladı "Freya yediklerine dikkat etmen gerek sen bir mankensin! Üst bacakların fazlası ile kalınlaşmış . Geçen ay ile aranda 1.8kg var" dedi Freya'nın annesi.
"Anne aynı konuşmayı yapmanızdan sıkıldım! Abartılacak bir durum yok sadece 55 kiloyum. Üstelik 58 kilo olan mankenler var" dedi genç kız.
"Evet canım biliyoruz işsiz mankenler"
Freya bu duydukları karşısında aşırı bozulmuştu. Ne yaparsa yapsın, kim olursa olsun bu ikili ile baş edemiyordu. Pes edercesine oturduğu sandalyeden kalktı. Acilen hava alması gerekiyordu.
"Nereye gidiyor bu kız!?"
"Sakın yemek veya bira içme!"
Arkasından seslenmelerine kulak asmadan stüdyoyu terk etti. Kapının önüne gelişi güzel park ettiği arabasına atlayıp tam gaz o ortamdan uzaklaştığı. Nereye gideceği hakkında pek bir fikri yoktu fakat olduğu kişi olamayacağı bir yere gitmek istiyordu.
Freya sosyal medyanın da katkıları ile fazlası ile popüler bir mankendi. Henüz 24 yaşında olmasına karşın şöhreti yakalamıştı. Lakin mutlu değildi. Sürekli insanlar tarafından cinsel obje veya nesne olarak görünmek hoşuna gitmiyordu veya doyasıya kadar istediği yemekleri yiyemiyordu. En son ne zaman doyurucu bir hamburger yediğini düşündü. Çocukluğu bu tarz güzellik dayatmaları ile geçmişti. Sürekli güzel olması gerektiği vurgulanıyordu. Annesi ve menajeri sağ olsun kendi tercihlerinden çok onların istediğini yapıyordu. Sosyal medya veya magazinciler sayesinde kendi başına hiçbir şey yapıyordu. Her şey o kadar berbattı ki onun için ne istediği şeyleri yiyebiliyordu, ne istediği insanla görüşebiliyordu ne de kendine ayıracak bir zamanı vardı. Oysaki tek istediği bir kutu pizza ile diğer gençler gibi kaygısızca yaşayabilmekti.
Bugün ise kilo aldığı gerekçesi ile bu haftaki defileden men edilmişti.
Tüm bunları düşündükçe iyice gerilmişti. O an aklına gelen ilk şeyi yaptı, kendisine bir iki kez uyuşturucu satan keş bir tanıdığını aradı.
"Selam bebeğim" diyerek tek çalıştı attı. Arkadan fazlası ile gürültü geliyordu.
Bebeğim kelimesi biraz rahatsız etse de ses çıkarmadı "Selam Cole, şekerlere ihtiyacım var sende var mı ?"
"Sana attığım konuma gel" deyip fırsat vermeden genç kızın suratına kapadı.
Freya olup biteni anlamasa da ondan mesaj bekledi. Telefon ekranı ışıldayınca arabasını sağa park edip konuma baktı. Burayı biliyordu, pek tekin bir yer sayılmazdı. Başta gitmek ve gitmemek arasında tereddüt etse de pes edip arabayı çalıştırmaya karar verdi. Bu konuda çok fazla düşünmek istemiyordu.
Sonunda adrese ulaştığında eski bir müstakil ev ile karşılaştı. Öyleki camları kırıktı bu evin. Dış kapısı sonuna kadar açıktı ve dışarda da bir kaç insan vardı. Anlaşılan parti vardı burada, gelen müzik sesi ile ise bundan emin olmuştu.
içinden kahretsin dedi Freya. Tam da insan görmek istemediği bir zamanda partiye gelmişti. Üstelik bu semt için fazlası ile lüks kokuyordu kıyafetleri. Arabası bile semte girdiğinde bir çok meraklı göz ona dönmüştü. Tıpkı şu an evin önünde merakla onun inmesini bekleyen insanlar gibi. Dikiz aynasından kendine bakıp biraz cesaret topladıktan sonra arabasından indi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Freya Charles
Teen FictionParıltılı hayatların arkasındaki acımasızlığı anlatıyor bu kitap. Bazen şöhret düşündüğümüz kadar güzel olmayabilir. "Freya yediklerine dikkat etmen gerek sen bir mankensin! Üst bacakların fazlası ile kalınlaşmış . Geçen ay ile aranda 1.8kg var" de...