Telefonun sesi ile gözlerini açtı beyaz saçlı. Hava aydınlanmamış, hatta tam aksine zifiri karanlıktı. Kaşlarını çatıp telefonu eline aldı. Arayan kişiye baktı. "Hyun" yazısını gördüğünde sesli bir nefes verip yatakta doğruldu Jeongin.
"Efendim"
"İnnie, aşağıya gelsene. Konuşalım"
"Hyunjin saat gecenin..."
Telefonu bir saniyeliğine kulağından çekip saate baktı. 02:48
"...3'ü. Ne işin var dışarıda? Eve dön hadi"
"Lütfen"
Yenilgisini kabul eder şekilde omuzlarını düşürüp gözlerini yumdu sinirle.
"Of Hyunjin, tamam. Bekle, geliyorum"
Anladığını belirtir şekilde mırıltılar çıkartınca telefonu kapattı Jeongin. Hızla yataktan kalktı. Hem geç, hem soğuktu. Anlayamıyordu bazen Hyunjin'i.
Üstüne hırka geçirip çocukluk arkadaşı içinde bir tane aldı. Ayakkabılarını giyinip sessiz olmaya dikkat ederek dışarı çıktı. 18 katlı apartmanda, Jeongin ve ailesi 12, Hyunjin ve ailesi ise 8. katta yaşıyorlardı. Jeongin asansörü çağırdı. Hızına küfredip ayağı ile yerde ritim tutmaya başladı. Sonunda asansör gelince hızla binip zemin kata bastı.
Zemin kata indiği an asanaörden inip koşarak apartmandan çıktı. Tahmin ettiği gibi futbol sahasındaydı çocukluk arkadaşı. Koşarak yanına ilerledi.
"Hyun!"
"İnnie"
Yaslandığı kale direğinden çekilip kollarını açtı. Kollarını birbirlerine doladılar. Hyunjin küçüklüğünden beri kolay etkilenen birisi olmuştu. "Kim bilir yine neye üzüldü" diye geçirdi içinden Jeongin.
"Gel eve gidelim. Ne oldu anlat"
"Çardaklarda otursak"
Jeongin bıkkınlıkla nefes verdi.
"İyi, peki"
El ele çardaklara yürüdüler. Bir çardağa, yan yana oturdular. Hyunjin başını, arkadaşının omzuna yasladı.
"Hadi anlat. Ne oldu?"
Başını kaldırmadan, dudaklarını araladı Hyunjin.
"Seni çok seviyorum"
"Bende seni seviyorum güzelim"
Hyunjin, ağır hareketler ile başını kaldırıp gözlerinin içine baktı Jeongin'in.
"Babamlar, Amerika'ya taşınacağımızı söyledi"
"Ne?!"
"İşler yüzünden. Biliyorsun, şu sırlara babamın işleri pek iyi değil. Amerika'da bir ortak bulmuş. Oraya gideceğiz"
"Ne kadar kalacaksınız?"
"Babam eğer gerekirse kalıcı olarak oraya taşınacağımızı söyledi"
Jeongim yutkundu. Karşısında, başını önüne eğimiş, elleri ile oynayan, ağlamakta olan çocuğa baktı. Ondan nasıl uzak kalacağına. Tatili bile birlikte yapıyordu iki aile. Nasıl olacaktı?
"Uçak ne zaman?"
"Yarın sabah 9'da"
"Ne?! Ne demek yarın? Ne zaman haberin oldu?!"
" 1 haftadır bunu konuşuyor-"
"1 haftadır mı?! Hyunjin bana neden söylemiyorsun! "
Gözyaşları zaten düşen çocuk, karşısındakinin yükselen sesi ile daha çok ağlamaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
childhood - Hyunın
FanfictionJeongin çocukluk arkadaşından böyle bir hamle beklemiyordu //twoshot