Gözlerini yumdu küçük kuş.Çaresizce beklemeye başladı sonunu.Hafiften esen bir rüzgar ona ölüm ezgileri fısıldiyordu.Hayır böyle olmamalıydı sonu bu kadar yalnız ve bu kadar sessiz.Oysa ne çok sevdikleri vardı uğruna ölümü göze alabileceği.O an acı gerçeği anladi kuş.Eger boğuluyorsan,gittikçe batiyorsan olmazdi yanında kimse.Mücadele ediyorsan tek başınaydın hayatta.
Ah küçük kuş neredeydi hep seninleyim diyenler.Yürekleri parçalayan çığlığını duymamışlar miydi yoksa,yok yok görmemişlerdir belki yüreğinden süzülen kanlarla,gözünden akan yaşları.Kör müydüler o zaman...
Küçük kuş sevdiklerinin kör mü yoksa sağır mi olduklarını düşünürken bir zamanlar içinde sevdikleriyle beraber yüzdüğü can suyunun nehirleri çekiyordu onu derinlere.Son kez ümitle bakındı etrafına belki biri gelirdi ona el uzatmaya.O kadar saftı ki yüreği tüm gerçeğe rağmen farkli dusunmek istiyordu,o kadar saftı ki yüreği tüm gerceklere rağmen sevdiklerini düşünüyordu.
Derman kalmayınca kanatlarinda birakti kendini nehrin akışına.Yüreği acıyor ama taştan daha cok canini yalnızlığı acitiyordu.Kalabalık hayatına ragmen tek başınaydı ölümü beklerken.Ve son hava kabarcığı çıkarken hüzünle bıraktı kendini ölüme....