Sizden sadece tek istediğim fikrinizi belirtmeniz, teşekkürler...
ღ
Aşırı sıkıcı bir gündü, saniyeler bir asır gibi geliyordu. Matemetik dersindeydik ve artık midem bunalmaya başlamıştı. Daha fazla dayanamayıp elimi kaldırıp hocadan izin aldıktan sonra havada ki elimi indirip karnıma yerleştirerek konuşmaya başladım.
"Hocam karnım çok ağrıyor ben bir lavaboya gidebilir miyim? ayy çok kötü" dedikten sonra hocanın gözlerinin yalvarırcasına bakmaya başladım.
"T-tamam sen git çabuk, istersen sonrasında revire git kızım"dediği an sıramdan kalkıp elim karnımda sınıftan çıktım. Hemen sınıfımızın yanında olan tuvalete girip elimi yüzümü yıkamak için suyu açacakken cebimde ki telefonumun titremesiyle irkildim çünkü okul saatinde hele ki dersteyken kim beni neden arasın? Elimi cebime görürken bir yandan da tuvaletin kaparsını açıp dışarı çıkmıştım. Elimde ki telefonun ekranına baktığımda babamın aradığını gördüm, şaşırmıştım çünkü babam benim derste olduğumu biliyordu hatta ben okuldayken asla aramazdı. Anlamamış bir şekilde telefonun yeşil yanan tuşunu kaydırıp kulağıma götürdüm, birden babamın bağırmasıyla korkuyla yerimden sıçradım.
"Kızım neredesin,okuldamısın?! Çabuk çık oradan caddeye doğru arkana bile bakmadan koş!!!" Babamın korkuyla ardı ardına söylediği şeyler bana aşırı mantıksız geliyordu, ne demek istediğini anlamamıştım. "Baba senin ne demek istediğini anlama-" sözümü bile bitiremeden koridorun sonunda ki merdivenlerden İnan maskeli adamları fark eder etmez tuvalete geri girip kapısında ki okuldaki bir tuvaletin kapısında neden anahtar olduğunu sorgulamadan kilitleyip muslukların hemen yanındaki duvarın yanına çöküp korkuyla babama anlatmaya başladım.
"Baba maskeli adamlar var ellerinde bilmediğim garip aletlerle bu tarafa doğru geliyorlar!? Onlar kim?"
Babamın soluk soluğa kalışıyla koştuğunu anlamıştım. "Kızım şuan bunu sorgulayacak bir zaman değil onlar gelmeden bir yolunu bul ve kaç sen yapabilesin bunu meleğim, sana söz veriyorum seni bulacağım" diyip yüzüme kapatmasıyla şaşkın bir ifadeyle kalmıştımNe yapacağımı düşünürken kabinlerin olduğu yönden ses gelince tüylerim diken diken olmuştu. Duvarın kenarından gizlice arkaya doğru bakmaya çalıştığımda tahminen 185ten uzun yapılı bir vücuda sahip ve yaşının oldukça büyük olduğunu düşündüğüm biri tuvaletin camını açmaya çalışıyordu. Yerde ki ıslaklık ile kayıp düştüğüm an sağ elimin üstüne düşmem ile bileğimde oluşan keskin bir ağrı ağzımdan iniltili bir ses dökülmesine sebep açmıştı. Kafamı kaldırdığımda Yeni fark etmiştim ki üzerinde yeşil bir sweet vardı ve hızla bana doğru geliyordu, yere çarptığım bileğimi sıkmaya çalışmasıyla çığlık atacaktım fakat eliyle ağzımı kapatıp bunu engel olmuştu. Ağzımda ki elini ısırınca bu sefer onun ağzından acı dolu bir inildi kopmuştu. Hızla ayağa kalkıpıp iki adım geriye attım. Acımış olacaktı ki ısırdığım elini yelpaze gibi sallama başlamıştı.
"Sen kimsin ne işin var burada?!"dediğinde sinirli bir ifadeyle cevap verdim.
"Asıl sen kimsin okul kız okulu burada ne işin var, öğrenci falan da olamazsın??"
Tam ağzını açacakken tuvaletin dışından gelen ayak sesleri ile aynı aynı cama doğru gittik. Oda buradan kaçmaya çalışıyordu belliydi ve büyük ihtimalle okulda ki kızlardan birinin sevgilisiydi. Durmadan gözü üstümdeydi amlamadığım bir şekilde, bir şeyler yapacağımdan şüpheleniyor olmalıydı. Camı açmaya çalışırken aklıma kabinlerin yanında ki süpürge sopası gelmişti. Hızlı ve sessiz adımlarla kabinlerin sonuna ilerlerken ışıkların gitmesiyle yerimde sabit bir şekilde kaldım. Büyük ihtimalle şanterlerin hepsini indirmişlerdi, neden..? Babam okuldan çıkmamı söylemeseydi büyük ihtimalle gider ve bu soruyu onlara sorardım.
Elimle duvara dokunarak ilerleyip sopayı aldığımda birden adım sesleri kesilmişti ve sessizlik çökmüştü. Yavaşça elime aldığım sopayla arkama dönüp ilerlemeye başladım. Camdan ışık gelmiyordu çünkü bahçenin arka duvarına bakıyordu o yüzden iş bir tık zorlaşmıştı. Sopayı tuttuğum elimi uzatarak ilerlediğimde ellerime değen soğuk ellerle karşılaştığımda hızla geri çekmiştim çünkü bu soğukluk normal değildidi, evet kışa girdik ama bu soğukluk dondurucu misaliydi. Sopayı ona uzatarak "al bu işe yarayabilir" dedim. Hiç bir tepki vermeden hızla cama vurmasıyla korkuyla kulaklarımı kapatmıştım. Dışarıdan gelen bir kaç adım sonrasıyla kapının kulpunun hareket etmesiyle bakışlarım o tarafa yönelmişti, bir kaç saniye sessizliğin sonrasında gök gürlemesiyle sırtımı kabinlerden birine yaslayıp aramadığım fakat beni bir an rahatlatan bir çift yeşil gözlerle karşılaştım. Öfkeyle dolup taşan gözlerini gözlerimden kaçırıp, karanlığa alışan gözlerimle fark ettiğim kadarıyla elinde ki sopayı daha da sımsıkı sarmıştı. Bana dönüp "sesten sonra say" demesiyle afalladım ne dediğini anlamış değildim, aklım durmuş gibiydi çünkü 2 saniye sonrasında yaşayacağımın artık bir garantisi yoktu, yani bana öyle geliyordu abartmışta olabilirim. Boş gözlerle bakıyor olacağım ki daha açıklayıcı bir şekilde " Gök gürlediğinde say diyorum sana" dedi. Normalde emir kipi kullanılmasından kavga çıkarırdım ama gerçektende sırası değildi. Gözümü kapatıp derin nefes almamla beraber gök gürledi ardından sesli bir şekilde saymaya başladım. "1..2...3..4...5-" gök gürlemesiyle elinde ki sopayı cama geçirmesi bir olacaktı ve böylelikle ses duyulmayacaktı, bu mantıklıydı... tekrar sayıp 5'e gelmemle onun yine sopayla cama vurması bir olmuştu ve artık saymaya gerek yoktu çünkü tüm cam parçaları yerdeydi. Tam cama yanaşacağı sırada onu durdurup üstümde ki hırkayı çıkardım ve kalan cam kırıkları batmasın diye camın ucuna serdim. Bu sefer ellerini önde birleştirerek bana geçiş imkanı sağlamıştı, ellerine ayağımı yerleştirceğim sırada kapının kolu tekrar hareket ettiğinde bu sefer zorlamaya çalıştıklarını fark ettim. Anlamışlardı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-En Baştan-
Teen FictionGerçek bir başlangıç yaptığın an da değil, ilk var olduğun an başlamış olursun. Bu aynıdır