.
.
.
.
"koya! rahat dur. Bu son ateş böceğimiz. Bunuda kaçırırsan karanlıkta kalırız"Masanın üzerindeki içinde ateş böceği olan kavanozla oynayan koya'yı uyarmıştı namjoon.
"joonie ateş böcekleri nasıl ışık saçar?"
"yıllar önce güneş kralının kızı elenor hastalandığında, daha önce kimsenin görmediği varlıklar elenor için kendi özlerinden ilaç yaptı. Güneş kralı da bu varlıklara hediye olarak ışığını verdi, bu ilaca yıldız tozu deniyo "
" yıldız tozu için yıldızları ufalıyolar sanıyodum "
Gülmesine engel olamadı. Ama koya oldukça saf bi bebekti. Merak ediyo, sorguluyo, kendince cevap buluyodu. Namjoon'un gülümsemesini ise koya'nın öksürükleri kesti.
" koya, yine mi? "
" ballı sütünü içtiğini sanıyodum? "
" joonie, sütümü içtim ama hala öksürüyorum"
Koyayı kucağına aldı namjoon. Onun için endişeleniyordu. Koya günlerdir öksürüyor her geçen gün ise öksürükleri kötüleşiyordu. Minik arkadaşının başını okşadı ve koya dakikalar sonra uykuya daldı. Daha sonrada çadırlarındaki minik beşiğe yatırdı. Çalışma masasına geri döndü ve masadaki haritaları tekrar gözden geçirdi. Bütün yıldızlar, galaksiler, gezegenler masasının üzerindeki kağıt parçasına çizilmişti. Yıldızlar ve gezegenlerle dolu mor gökyüzünün altında kaslarının gevşediğini hissediyordu. Başını masaya yasladı ve bütün dikkatini kavanozdaki ateş böceğine verdi. Tek başına ve savunmasız. Namjoon'un en azından yanında koyası vardı. Ufak bi tebessümle gözlerini kapattı, çok geçmeden de uykunun kollarına bıraktı kendini.
.
.
."joonie"
"joonie"
"joonieeeee"
"yaaa uyan artık"
Koya uyuyan namjoon'un kolunu çekiştiriyordu.
"joonie festivale geç kalıcaz "
Namjoon'un kolunu çekiştirmeye devam ederken Namjoon'un ani hareketiyle masadan yere düştü. Bu seferde başka tarafa dönerek uyumaya başlamıştı. Koya, başını kendine gelmek için iki yana sallayıp bu seferde namjoon'un bacaklarına saldırdı.
"joonie eğer uyanmazsan çoraplarını kemiririm"
Bu seferde çoraplarından çekiştirmeye başladı. Daha sonraysa aklına gelen fikirle Namjoon'un çoraplarını bırakıp çadırın yanındaki nehire doğru ilerledi. Ufacık patileri arasına aldığı su, çadıra dönene kadar yere dökülerek azalıyordu. Geri döndüğünde patileriyle korumaya çalıştığı suyu namjoon'a fırlattı fakat namjoon'un paçaları sadece bir iki damla ıslanmıştı. Yüzü bozulan koya bu seferde çadırdan bir bardak alıp tekrar nehire ilerledi. Doldurduğu bardakla tekrar namjoonun yanına geldi. Bardağı bir kenara koyup yerdeki cetvel ve harita kutularıyla kendine bir merdiven yaptı. Bardakla beraber masaya çıktığında bardaktaki tüm suyu namjoonun kafasına döktü. Islanan namjoon neler olduğunu anlamaya çalışır gibi çatık kaşları ve uykudan kısılan gözleriyle etrafa bakındı. Koya kahkahalara boğulurken sandalyesinde başını geriye atıp gözlerini kapattı ve derin bi iç çekti.
" koya ne yapıyosun, ya haritalar ıslansaydı? "
"ama ıslanmadı"
"eğer ıslansaydı hepsini tekrardan sana çizdirirdim"
" joonie boşver şimdi onu festivale geç kalıcaz"
İkilinin aquarius'daki son günleriydi. Bu galaksiye güzelce veda etmek istiyorlardı.
"ah- doğru festival vardı dimi"
"joonie bu kadar unutkan olmayı nasıl başarıyosun?"
" herneyse bana hazırlanmam için zaman ver"
Namjoon telaşla çadıra girdi. Koya namjoon'u beklerken harita ve cetvelleri toplayıp kutularına koymuştu. Ne de olsa bu onların buradaki son geceleriydi. Namjoon dakikalar sonra çadırdan çıktığında ayağına dolanan çadır ipiyle birden yere serildi.
" joonie, bu evrende senden daha sakar biri olduğunu düşünmüyorum"
Namjoon ayağa kalkmaya çalıştığında ise kafasına çadır duvarındaki pusula düştü. Bu görüntüden sonra koya kahkahalara boğulurken namjoon içinden lanet okuyordu.
"hadi gidelim artık"
Namjoon ayağa kalkıp toparlandıktan sonra çantasını sırtına attı. Koya da masadan inip sırt çantasına tırmandı. Her zaman ki yerini aldıktan sonra ikili festival alanına ilerlemeye başladı.
Yerli halkın hepsinin toplandığı alanda çeşitli eğlenceler oluyordu. Herkes rengarenk kıyafetleriyle gözalırken. Namjoon ve koya etrafına şaşkın gözlerle bakıyordu. Bu katıldıkları ilk yi peng festivaliydi. Namjoon hep kitaplarda festivalin oldukça muazzam olduğunu okurdu.
"koya bak! Kleotitler"
"kleotit de ne joonie?"
" şekil değiştirici, okuduğum kadarıyla her canlının formuna dönüşebilirlermiş."
Namjoon ve koyanın baktığı camın ardındaki kleotit birden koyanın şeklini aldığında koya biraz ürkmüştü. Bu canlılar çok tehlikeli olabilirlerdi.
" koya sakın benden ayrılma burası çok kala-"
" koya? "
" KOYAAAA"
" bir kere de sözümü dinlesen"
.
.
."joonieee"
"JOONİEEEEE"
Koya her yerde namjoon'u arıyor ama bulamıyordu. Daha saniyeler önce yanındaydı nasıl hemen kaybolmuştu ki. Başındaki ani ağrıyla tökezledi. Neyi vardı? Birden etrafı kararmaya başlayınca kendini yere bıraktı. Ve son olarak Namjoon'un telaşlı sesini duydu.
" KOYAAAAAA"
_________________________________________
⚠ Bilgilendirme ⚠
Bu kitaptaki çoğu varlık isimleri kendi hayal ürünümdür. Ayrıca her bölümde ikiliye farklı bir macera yazmayı düşünüyorum bu yüzdsn bölümler uzun olabilir. Sizi sıkmamaya çalışcam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stardust
FanfictionTek arkadaşı koya'yı iyileştirmek için onlarca galakside yıldız tozu arayan Namjoon'un hikayesi