.
.
.
Koya yavaş yavaş gözlerini açtığında karşısında bir sasquat görmeyi beklemiyordu. Kocaman gözleri, sivri kulakları, ve ucu tüğlü kuyruğuyla oldukça sevimli görünsede bu koya'nın korkmasın engel olmadı."korkma"
Kocaman gözleriyle koya'ya bakıyordu.
Koya ise hiç bilmediği bir yerde olduğunun yeni farkına varmıştı. Duvarları laciverte boyanmış odada sadece bir koltuk vardı. Kafasını hemen yanındaki cama çevirdi. Fakat görmeyi beklediği koyu lacivertlik değil mavi gökyüzüydü. O geçen balık mıydı?" sonunda uyandın"
Namjoon'un sesini duyduğunda bütün dikkatini sesin geldiği kişiye verdi. Sasquat'ta aynı yere kafasını çevirdi.
"koya senin için ne kadar endişelendim bi bilsen"
Diyip Koya'yı kucağına alıp başını okşamaya başladı.
"demek adın koya. Bende Ruby"
İşaret parmağını Namjoon'un kucağındaki minik koalaya doğru uzattı. Koya patileriyle işeret parmağını tutup salladı. Bu el sıkışmanın daha sevimli bir versiyonuydu.
"memnun oldum Ruby"
Sasquat koyanın bu sevimliliğine gülümsemeden edemedi.
"bir şey yemek ister misiniz?"
Ruby eliyle odanın diğer köşesindeki büyük sofrayı işaret ettiyordu. NE!? O sofra daha önceden orda mıydı? Hayır değildi.
" ya da canınız sıkıldıysa eğlenebilirsin"
Diğer eliyle odanın başka bir köşesindeki bilardo masasını işaret etti. O da daha önceden orda yoktu? Namjoon bu duruma alışık gibi hiç şaşırmamıştı.
" teşekkürler ama biz gitsek iyi olur"
" joonie burası neresi?"
Ruby koyanın sorusunu duymuş ve namjoon'dan önce cevap vermişdi.
" atlas okyanusunun en derinleri koya"
Koya gözlerini kocaman açarak bir kez daha camdan dışarıya baktı. Koyu lacivertlikte bi şey görmek zordu ama camın yakınından geçen fener balıkları çok net görünüyordu.
"hemen gitmek zorunda mısınız? Bu sevimli yaratığı çok sevmiştim"
Üzgünce konuştuğunda namjoon'da istemezce başını salladı. Camın hemen yanında ne zaman ortaya çıktığını bile bilmedikleri kapıya yöneldiler. Namjoon kapının kolunu çevirdiğinde yüzlerine çarpan serin meltemle ikiside irkildi. Okyanusun ortasından buğday tarlasında bulmuşlardır kendilerini. Akşam saatlerinde esen meltemle sallanan buğday dolu tarlaya adım attılar. Çadırlarına doğru uzun bir yol vardı önlerinde.
.
.
."joonie ben yoruldum"
Namjoon sırt çantasından çıkardığı örtüyü yere serdi. Hava iyice karamıştı. İkili etrafındaki ateş böceklerini büyülenmişcesine seyrediyordu.
" joonie, ruby'i nerden tanıyorsun?"
Namjoon sırt üstü yere uzanıp gökyüzündeki yıldız ve gezegenleri inceledi bir süre.
" sasquat ar aquarius'un hekimleri olarak bilinir. Sen festival alanında düştüğünde seni benden önce bulmuş. Sonra ben sizi buldum."
" koya "
" joonie? "
Koya gökyüzüne sabitlediği başını namjoon'a çevirdi.
" sana yıldız tozunun hikayesini anlatmıştım ya hani "
" evet "
" sana anlatmadığım bi kısım var. Güneş kralı ateş böceklerine ışığını hediye ettikten sonra ateş böcekleri özlerini kaybetti"
" zavallı yaratıklar"
"zavallı koya ve joonie " diye geçirdi namjoon içinden. Minik koalasının henüz haberi yoktu. Minik koalasının o yıldız tozuna fazlasıyla ihtiyacı olduğuna henüz haberi yoktu....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stardust
FanfictionTek arkadaşı koya'yı iyileştirmek için onlarca galakside yıldız tozu arayan Namjoon'un hikayesi