-1- Farklı

137 15 3
                                    

''Zamanın açığa vurmadığı sır yoktur.'' -Racine

Keyifli Okumalar..

Hiçbir uğraşımın tam karşılığını alamadığım bir 24 saatin içindeydim yine.
Bir trigonometri sınavının daha sonuçları açıklanmıştı.Tüm gün eve kapanıp çalışmıştım oysa ki.

Az önce yaşadığım heyecandan dolayı  terleyen ellerimi kotuma silip oturduğum yerden kalktım. Ayağa kalkar kalkmaz yaşadığım baş dönmesi ve beyin sarsıntısı beni şaşırttı.Dün sınava çalıştıktan sonra hemen uyumuştum.Peki ya öyleyse nasıl bu kadar bitkin ve harebe hissedebiliyordum?Beynime yeni bir şeyler ,yeni güçler, ekleniyor ama direncimden alıp ayakta durmamı zorlaştırıyordu sanki.Pekela, belki de sadece çizgiromanları ya da bu tarz filmleri bırakmalıydım.

Dolabıma geldiğimde,dolabın  üstündeki aynaya uzun uzun baktım.Üstümde hardal bulaştırdığım gömleğim vardı.

Sıcaktan dolayı yanaklarım kızarmış,gözlerim resmen sarkıyordu.Vücudum kamburlaşmış, düşdüdüşücektim.Neden olduğunu anlayamadan kendimi aynaya,gövdemde kalbimin bulunduğu noktanın yansımasına dokunmuş buldum.Refleks gibi aniden olmuvermişti.

"Herşeyhazır, sadece size ihtiyacımızvar.Ve sizin de kazanmak için bize." kalbim hızla atmaya başlarken ses yinelendi.

"Sınavları tabiki kazanmak istiyorsunuz.Öyleyse etütlerimiz sizleri bekliyor."

Tabi ya diye geçirdim içimden.Etüt seçmeleri için yapılan bir anosdu bu.Kalbime normale dönmesini emrettim.Basit bir anostu işte.Nefes alıp verme hakimiyetimi sağlamaya çalışarak çıkış kapısına doğru yürüdüm.

Hava bugün oldukça değişikti.Gri gökyüzü ve şiddetli rüzgara rağmen insanın tenine işleyen bir sıcak vardı sanki.Üstümdeki t-shirte baktım belki de daha ince bir üst giymeliydim,terliyordum.
O sırada ellerini kaşmir paltosunun ceplerine sokmuş olan Jude'u gördüm.

"Jude?"
"Oh,Tim.Rüzgar tam sırtımda.İçeri girmeliyim.Sen de hasta olmadan arabana binsen iyi edersin."sözlerinin hemen ardından hızlı adımlarla içeriye doğru yürümeye başladı.

Etrafımdakiler paltolarına sinmiş ilerliyordu.Üstümdeki t-shirtle bile terlerken korkmaya başladım.Bir şeyler dönüyordu.

Bana doğru tartışarak gelen Jeremmy ve Brat'e baktım.Jeremmy'nin üstünde kalın bir mont varken,Brat de benim gibi bir t-shirtle  yetinmişti.O sırada içim rahatladı.Belki de her şey Jude'un abartmasıydı.

"Selam Jeremmy"

"Selam dostum."

"Hey,neler oluyor Brat'le ?"

"Ona, üstüne bir şeyler almazsa hasta olacağını söylüyorum, o ise terlediğini.Anlarsın ya,Brat bugün biraz ateşli."

Ben gülerken Brat ise düz bir şekilde bana bakıyordu.

Yeni fark etmiş olacak ki ekledi.

"Hey.Senin de Brat'ten bir farkın yok?"

"Evet.Bugün biraz öyle" diye geçiştirdim Jeremmy'nin sorusunu.Arabama bindim.Caddy.Bu sene almışdım.Büyük bir arabaydı.Kulaklarımı bir müzik doldurdu.Etrafımda çalan bir müzik aleti aradım ama yoktu.Yavaşça arabadan indim.Ama değişen bir şey olmadı.O sesi bulana kadar yürümeye başladım.En sonunda ses artmaya başladığında yaklaştığımı anladım.Yine etrafına bakındım.Ve kulaklığıyla müzik dinleyen bir kız gördüm.Fakat başka hiçbir şey yoktu.Kendi kendime saçmalama dedim.O kızın kulakla dinlediğini 40 araba öteden duyamazdım değil mi.Kıza daha fazla yaklaşdım.Evet.Duyduğum ses, şarkı ondan geliyordu.İyi de ben bunu nasıl duymuşdum?

Elimi yüzümü yıkadım.Ellerim vıcık vıcık olmuşdu.Gitgide terlediğimi hissediyordum.Karar değiştirip duş almaya karar verdim.Bay Horringston'a gazeticelere biraz gecikeceğimi söylemesi hakkında kısa bir mesaj attıktan sonra, vücudumu suyun gevşetiliciğine bıraktım.Huzur mu?Huzur tam anlamıyla buydu.

''Merhaba Bay Macomber''

Başımla ünlü gazeteci Cris'i selamladıktan sonra, hiç vakit kaybetmeden sorularını yöneltmeye başladılar.

"Aileniz siz doğmadan vefat etti.Saygılarımı iletiyorum.Huzur içinde yatsınlar.Sizi kim büyüttü Bay Macomber?"

Büyükbabama kısa bir bakış attıktan sonra cevabımı verdim.

"Öz büyükbabam diyebileceğim bir ihtiyar.Hiç bir şeyimi eksik etmedi.Ailemin kahyalığını yaptığı zamanlarda da büyük saygınlık kazanmış bir insan" Zoraki bir tebessüm yolladım.

Beni büyütmüş,öz büyükbaba şevkatıni bırak,öz babam gibi yetiştimişti.Yanaklarını sıkmak isteyceğiniz tarzda değildi.O daha çok, görünüşünün altında tüm sıcaklığını saklayabilen ciddi insanlardandı.Ailemden kalan tek şeydi o.Belki Macomber soyundan değildi ama benim için uzak bir akrabadan fazlasıydı.Tek bir şeyi anlayamıyordum yalnız.Annemin,babamın adını bile bilmiyordum.Ve Horringston, bana bunlarla ilgili hiçbir şeyi anlatmıyordu.Ailemin adları hayatı benden saklanıyordu.Belki de asıl saklanan onların sır gibi tutulan ölümleriydi.

'Üç kişi bir sırrı saklayabilir,eğer ikisi ölmüşse'

-B.Franklin

-KÜTÜPHANENE EKLE, YENİ BÖLÜM GELDİĞİNDE HABERİN OLSUN -

FARKLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin