Farklı-2-

26 4 0
                                    

Hiç bilmeden, görmeden sevebiliyor insan.Uğruna bir şeyler yapabiliyor mesela.

Bazı hedeflerim vardı benim de, ileriye ait isteklerim.Başarmak istediğim işler ya da daha iyi olmak istediğim konular.İnsanın istekleri bitmekbilmezdir.

Ama bir hedefim var ki,uğruna tüm diğer isteklerimi silebileceğim..

Tam buradan,kalbimden istediğim.Yine bir kararlılıkla çıkmışdım evden.Bu sefer olacak demişdim yine.Kandırıyordum hep kendimi.İnsanın kendine yalan söylemesi böyle bir şeydi işde.Kendine yalan söyleyebilecek kadar çaresiz hissedebiliyordu insan.Başkalarının kendini kandırmasını avutmasını istiyordu ama bir bakmışsın kendinle başbaşasın.

'Teşekkürler bayım' Sağ ayağımı arabadan atıp dışarı çıkdım.Yaşadığım semtin çıkışlarına yakın bir yerdi burası.Daha önce bir iki kere geldiğimi hatırlıyordum.Etrafıma bakındığımda kendime tanıdık gelen birçok şey bulabiliyordum.Semtin anayerlerinden daha yeşil,daha temiz bir yerdi.Fabrika sayısı az,yola baktığınızda daha çok hayvan görebileceğiniz sevimli bir yerdi ayrıca.İleride yetişen elma ağaçları dallarını sarkıtmış sonbahardan kalma birkaç elmasıyla, o da buranın yeşilliğine katkı sağlıyordu.İşim bitince de buraya bir daha gelmeyi aklıma not düştükten sonra kapıyı iteleyip içeri girdim.İçerinin boğuk havası ve terli kokusu burnumu yakarken nefes almak güçtü.

'Merhaba' sesim boş odada yankılandı.

'Hey!Kimse yok mu?'sesim bu sefer bir öncekine göre daha yavaş yankı yapmıştı.Kendi sesimden rahatsız olmuşdum.Etrafıma tekrar bakındım.Bir banka deposu için oldukça korunmasız bir yer olması ilginçti.Tam gitmeye yelteniyorken içeriden omzunda yeşil bez olan bir kız girdi.

'Ne vardı?' sesi bir kızdan çıkabilecek bir sese göre oldukça kalın ve ... ve cazibesizdi.

'Ben eski banka kayıtlarınıza bakmak istiyorum.'

Kaşları istemsizce olduğunu tahmin ettiğim bir biçimde havaya kaldırırken yine o kesin tonlmasıyla konuştu.

'İmkansız'

'Ne?'dedim, istemsizce yüzümü buruşturdum.Ondan bir cevap gelmiyeceğini bildiğim için devam ettim.

'Anlaşabileceğimizi düşünüyorum.'

'Çok şey düşünme' Yeşil bezi omzundan alıp karton kutuların üstüne attı ve ardısıra konuşmaya devam etti,

'Kurallar var.Ve bil bakalım kurallar ne diyor?'

Konuşurken dahi yüzüme bakmaması ve başka işlerle uğraşması gitgide sinirimi bozarken elimi yumruk yapdım.

'Bak,dinle.Ailem hakkında hiçbir şey bilmiyorum ve yardımına ihtiyacım var.Banka kayıtlarına bakacağım sadece.'

'İnammamı beklemiyorsun değil mi?'bu sefer yeşil bezi eline tekrar aldı.

'Hadi ama izin ver de işlerimi yapayım?'

Yumruğumu daha çok sıkdım.Dudağımı öyle ısırmıştım ki kanayacak sandım.Başım ağriyacağını birkaç saat önce belli etmişti ama şimdi öylesine ağrıyordu ki düşecektim az daha.Pes edemezdim.Öyle bir şansım yoktu.Son birkez,son birkez daha çaresizliğimi anlatmama rağmen beni hiç sallamayan kıza baktım.Dışarıya çıktığımda elma ağacı bana gülümsemeye devam ediyordu.

Güneşli bir gündü.Hava kırk derceymişcesine terliyordum.Her saat başı duş almak geçiyordu içimden.Bej rengi odamda eşyalarımın hepsi siyahtı ve o kadar uyumsuz gözüküyordu ki bu konuda kendimi bir kez daha tebrik ettim.Tenimi yakan güneşi engellemek için siyah kalın perdemi kapatırken bir ikinci el kitap satıcısının tezgah açtığı yeri gördüm.Ancak gözlerimi kısarak görebiliyordum.Üzerime yatağımın üzerindeki t-shirtü geçirdikden sonra, her indiğimde çökecek diye korktuğum kahverengi ahşap merdivenlerden teker teker indim.Pansiyonun bulunduğu sokağa geldiğimde yandaki büfeden kendime bir sandviç aldım.Sanki kitap tezgahına doğru adım adım yaklaşırken,kitap kokusu kendinin daha çok göstermeye başlıyordu.Sanırım dünyada bundan daha güzel bir koku olamazdı.

Sağ köşede Lyanda Bellingham'a ait iki kitap vardı.Yukarıdaki kitabın kapağında aşınmalar varken, altındaki sanki yepyeni bir kitap gibiydi.Biraz daha yaklaşarak ismini okumaya çalışdım.There's Something I'm Dying to Tell You

Onun iki kitap ötesinde Brian Glover kitabı vardı.Kitabı elime aldığımda birkaç sayfasının yırtılmış olduğunu gördüm.Tezgahın yanında banka deposundaki kız vardı.Neşeyle kitaplara bakıyor ve satıcıya fiyatlarıyla ilgili bir şeyler soruyordu.Yanına gidip ikna etmeye çalışmak aklımdan geçmedi değil ama daha da sinirleneceğimi düşünüp vazgeçtim.Sadece bu güneşin altında kalmak bile sinirimi bozmaya yetiyordu.

Ona hala baktığımın farkında bile değildim.Ama o bunu farketmiş olacakki yanıma doğru gelmeye başladı.

''Bakın kim beni takip ediyormuş''dedi

Bu kızın olayını hiç anlayamayacaktım sanırım.

"'Burası evimin önü"dedim kaşlarımı kaldırarak.Omuz silkti.

''Senin ucuczcuda ne isin var zengin çocuğu?''

''Ben sana senin dünyada ne işin var diye soruyor muyum?''

İlk başta düz bir ifadeyle baksada sonra olayı kavrayıp omzuma yumruk attı.

'Ben de gevurları laf sokmada iyi sanmazdım,üşengeç insanlardı sözde?' dedi.Garip bir şeyler demişti ve pek düzgün anlamlı cümleler sayılmazdı.Ayrıca bana yabancı demişti.

''Sen ingiliz değil misin?''

Zaten sırıtan yüzündeki tebessüm iyice genişledi ve sorumu bir de beni tek başıma bırakıp gitti.

Ardında meraklı gözler bıraktığının o da benim kadar farkındaydı.

-KÜTÜPHANENE EKLE, YENİ BÖLÜM GELDİĞİNDE HABERİN OLSUN -

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 24, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

FARKLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin