1. Bölüm 'O gün ki gördüm seni...'

874 36 87
                                    

Minik bir spoi; La Douleur Exquise okuyucuları anlar 🥰 başka bir evrende,'belki bir sokakta' diyoruz bu ilk bölüm,orada benim yazdığım tiyatro oyununu göreceğiz. 🖤 Ayrıca yazılan mekan tamamen hayal ürünüdür.

Bu kurgu da, sinanxosman için. 🖤
Geri dönüşü ise,mvaygc içinnn ❤️

**
Elini duvar boyunca gezdirerek yürümeye devam etti Melis,bu atmosferi seviyordu. Tablolara gözü kaydığında, çıkışta bunlara bakmayı da aklına not etti. Mekan tam anlamıyla sanatı andırıyordu onun için, kulağında kendi besteleri,önünde tablolar ve biraz ilerisinde tiyatro salonu vardı. Öğrenciler oynuyordu. Hep bilindik tiyatrolara gitmek yerine,bu kez genç yetenekleri görmek istemişti. O da onlardan biriydi aslında, sadece eğitimini almıştı. Çocuklardan neler çıkabileceğini,oynanan oyunları merak etmişti. İlerleyerek koltuk numarasını buldu ve otururken çantasını karıştırdı, kulaklığını düzgün bir şekilde çantasına koymak istiyordu ama dağınık çıkacağına emindi. Gereksiz bir çabaydı ama vazgeçemiyordu da. Önüne gelen saçını saniyelik bir öfkeyle kulağının arkasına savuruverdi.

Elleri cebinde yürüyen Recep ise aşırı keyifliydi. Tablolara baktığında tebessüm ederek ilerlemeye devam etti, dudaklarında bir ıslık melodisi can bulmuştu. Dönüşte bunları da mutlaka inceleyecekti. Tiyatro salonunu kısaca taradı,koltuk numarasının yanında genç bir kız oturuyordu,daha doğrusu ilk bakışta öyle zannetmişti. Arkası dönüktü,bir şeylerle uğraşıyordu. Daha fazla incelemeden yanına oturdu, aldığı enfes kokuyla yutkunma ihtiyacı hissetse de,bunu bastırdı. Yıllarca oyunculuk yapmıştı,şu an oynayacak olan öğrencilerin yerinde bir zamanlar o vardı. Ne zaman tiyatroya gelse,aynı heyecanı hissederdi,bunu da ona yordu. Yanılıyordu.

Yıllarca aldığı eğitim,tiyatro oyunları,en büyük şansı olarak tanımladığı şahsiyet dizisi,ardından uluslararası ödül alması. Ödülü o almamış olsa da,bu işin içinde olmak dizi ekibiyle aylarca aynı ruhu solumak hikayeyi anlamlı kılmıştı,bu yüzden gurur duymuştu işiyle. Yeteneğiyle ilk işi dijital olmuştu ve o ilk iş ödül almıştı. Bu yüzden çok özeldi. Öğrencilerin çıkmasıyla dikkatini sahneye çevirdi. Melis de nihayet işini bitirip önüne döndü,onun da aldığı derin nefesle ciğerlerine yoğun, oldukça güzel bir koku dolmuştu ama önemsemedi. Dönüp bakmak istiyordu ama insanın aklına bin tane ihtimal geliyordu. Göz göze gelirlerse ne yapardı bilmiyordu ve daha kötüsü yanında kimin oturduğunu bilmiyordu, doğru dürüst bakmamıştı,o bakmıyorsa rahatsız etmiş olurdu. Hemen hemen aynı şeyleri hisseden Recep yerinde kıpırdandı ve hafifçe uzaklaştı ama bu hareketi yanlış anlaşılmıştı. Melis de onun rahatsız olduğunu düşünüp biraz yana kaymıştı, aralarında boşluk vardı. Özellikle genç adam, yanındakinin genç bir kız olduğunu zannettiği için rahatsız etmekten korkmuştu. Melis öğrencilerin çıkmasıyla işaret parmağını çenesinde gezdirerek her detayı yakalamaya çalıştı. Recep de kollarını göğsünde birleştirerek izlemeye başlamıştı.

Genç bir adam elinde kitap okur gibi bir defter tutuyor ve bir şeyler mırıldanıyordu,tekrar yapıyor gibiydi, heyecanlıydı. Recep gülümsedi,ona oldukça tanıdık gelen bir sahneydi. Melis de çocuğun heyecanına ortak olur gibi nefesini üfledi. İki öğrenci daha çıktığında,genç ve dik duruşları ikisini de etkilemişti. Az önce deftere bakarak fısıldayan çocuk anlatmaya başladı,bu esnada diğer iki genç de sahnenin iki ucunda duruyordu.

"Bir varmış,bir yokmuş. Dünya üzerinde savaşan 2 hükümdar varmış. İkisi birbirine çok zıt kutuplarda,bir o kadar da benzer insanlarmış. Biri yeryüzü gibiymiş,biri gökyüzü. Ama bir fark varmış. Yeryüzü ve gökyüzü dünyayı dünya yapan unsurlardanmış ama bu hükümdarların biri dünyayı yakıp yıkma gücüne sahipmiş,tek dokunuşu her şeyi bitirebilirmiş. Diğeri ise onarma gücüne. Benziyorlarmış,çünkü biri yeri geldiğinde yapılan kötülüğe misliyle karşılık verirmiş,diğeri de asla altında kalmazmış.

SANATSAL TABLOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin