2. "Nasıl bakarsan,öyle görürsün."

351 35 78
                                    

"Bazı insanlar tablo gibi. Bir tabloya bakmak gibi,onun hikayesini bilmek ve yaşamak gibi. İlham verici."

(Kendi Eserim)

Bölüm Şarkıları,

Barış Akarsu - gözlerin
Bedo & Patron - ölebilirim

**
Öğrencilerin selamı bittiğinde,bütün salon ayakta duruyor ve alkışlıyordu. Oldukça başarılı olan performans karşısında alkışlar, perdeler kapanana kadar durmamıştı. Melis halinden oldukça memnun bir şekilde çantasının sapını omzuna geçirdi ve o saniyelerde kulaklığını çıkarmayı ihmal etmedi. Recep yan tarafına göz ucuyla baktığında şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. Küçük biri zannettiği kişi genç bir kadındı ve... Çok güzeldi. Evet,boy olarak ufak tefek duruyordu ama öğrenci değildi. Dikkati onda değildi,o yüzden yüzünü inceledi birkaç saniye. Kulaklığını telefonuna takmıştı ve tahmini olarak müzik seçiyor olmalıydı.

Küçük burnu,burnunun üzerinden, kenarlarından yanaklarına yayılan çilleri,zayıf bedenine tezat dolgun yanakları, kıvırcık saçları, henüz göremediği gözlerinin etrafını çevreleyen sık kirpikleri. Güzel bir tabloyu andırıyordu sanki,her zerresi özenle seçilmiş gibiydi. Nihayet yaptığı işi bırakıp telefonunda olan bakışlarını kaldırdığında,bu muazzam güzelliğe bir şey daha eklenmişti. Gözleri... Yeşile çalan ela gözleri... Ama onları maksimum 3 saniye görebilmişti.

Melis kafasını kaldırdığı an,birinin geniş gövdesiyle karşılaşmıştı. Kafasını daha da kaldırıp,uzun boylu çocuğun yüzüne bakmaya cesaret edemedi bir an. Gördüğü tek şey,siyah, bedenini saran gömleği olmuştu. "Pardon," diye mırıldanıp yanından geçti,ikisi de aldıkları kokuyla saniyelik gözlerini kapatmıştı. Recep,genç kadın yanından geçip giderken bunun burada kalmaması gerektiğini düşünüyordu ama pat diye rahatsız da edemezdi ki! Ensesini kaşıyarak arkasından baktı,Melis o esnada koridordan dönerek tabloların olduğu kısma yetişmişti. Kafasını iki yana sallayarak düşüncelerini bir köşeye savurmaya çalışırken, gördüğü görüntülere odaklanmaya çalıştı.

Recep de ilk geldiği zamanki neşesinden eser kalmamış bir şekilde,yavaş adımlarla yürümeye başladı. Genel olarak içinden geleni yaptığını düşünen bir insandı,şimdi neden duraksamış ya da yapamamıştı? Düşünceler eşliğinde yanaklarını şişirip yürüdü ama gördüğü görüntüyle yüzüne saniyelik bir tebessüm yerleşti. Gitmemişti! Oradaydı! Tabloları inceliyordu. O da bunu planladığı için bir sorun çıkmaz diye düşünüyordu,gerçekten şanslıydı. Oldukça ünlü bir tabloyu inceleyen kadına doğru adımladı. Sesini duyduğu an,Melis iyiden iyiye dalmış olacak ki,irkilmişti.

"O tablonun hikayesini biliyor musunuz?"

Genç kadın arkasını döndüğünde yine o simsiyah gömlekle karşılaştı ve başını iyice kaldırdı. Gördüğü karizmatik,yakışıklı yüzle bir an duraksadı. Hatta... Az önce bakmadan geçip gittiği için pişman olmuştu. Bir alevi andıran kızıl saçları,bembeyaz teni,yüzünü boynuna kadar süsleyen çilleri,buna tezat olarak giydiği simsiyah takımın onu bu asil renkle bütünleştirmiş olması. Recep kadının halini fark etmeden saçlarını karıştırdı mahcup bir şekilde.

"Kusura bakmayın,korkutmak istememiştim."

Ve ikinci kez duyduğu sesi... Tok ve insanın içine işleyen cinstendi. Yutkunup konuştu,sesinin net çıkması için gayret etmişti.

"Hayır, bilmiyorum." dedi o da tok bir sesle. Recep de ilk kez duyduğu ince sesle derin bir nefes aldı ve kadının yanına geçerek tabloya baktı.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
SANATSAL TABLOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin