Doğuma başlayalı uzun saatler geçmişti.Yok yok Kazım'a öyle gelmiyordu,gerçekten uzun zaman geçmişti.Karısının ara sıra çığlıklarını duyuyordu ve telaş yapıyordu.Neden erken doğum olmuştu ve bu kadar uzun sürmüştü ki?İçerden iyi haberler gelmesini umuyordu.Ama kalbi sanki bir şeyleri hissetmiş gibi sızlıyordu.Karısına ve çocuğuna bir şey olmaması için dualar ediyordu.
Neriman hayatında ilk defa bu kadar büyük bir acı yaşıyordu.Bu çektiği fiziksel acı değildi,onunda ötesinde bir şeydi.Biraz önce ebe kadından ikiz çocuklar doğuracağını öğrenmesinin mutluluğu,hemen ardından yerini derin bir acıya bırakmıştı. Zor bir doğumdu,kendisini çok zorluyor adeta canından can gidiyordu.Kendisini boş vermiş bebeklerini düşünüyordu.Ebe ikisinin de doğum yoluna girdiğini,nefessiz kalabileceklerini söylüyordu.Daha doğmadan onları kaybetmemek için daha da gayret ediyordu.Ama yapamamıştı ilk bebeği doğduğunda mosmor olmuş,nefes alamadığı için ölmüştü.Bu Neriman için büyük bir yıkımdı ama düşünmesi gereken bir bebeği daha vardı.Onun için son kalan gayretiyle ıkınıyordu.Gücü artık iyice tükenmiş,kendinden geçmek üzereyken duymuştu bebeğinin sesini.Gözünü açıp onu görmek istiyor, göz kapaklarına söz geçiremiyordu. Doğum yapmaya uygun olmayan bedenine birde ikiz gebelik eklenmişti.Bu zor doğumda çok fazla kanaması olmuştu.Tıpkı annesi gibi...
Biliyor dahası hissediyordu bu dünyadan göçeceğini.Kazım'ı yalnız bırakacağını.Çok üzülecekti sevdiceği.Onun yanına gelmek isteyeceğini de biliyordu.Ama bebeği için yaşamaktan vazgeçmeyeceğini biliyordu.Neriman emindi ki gözü gibi bakacaktı ona.Son bir gayretle baş ucunda duran Hatice ablasına emanet etmişti bebeğini.Onunda en az Kazım kadar iyi bakacağını biliyordu minik kuzusuna.Gözlerini sonsuzluğa kaparken düşündüğü son şey ölen bebeğiydi.Şimdi onun yanına gidiyordu...
Kazım avluda oradan oraya turlarken,içerden bir kadın koşarak yanına gelmiş acilen Neriman'ın şehre gitmesi gerektiğini söylemiş,geldiği gibi içeri dönmüştü.Kazım'ın huzursuzluğu şimdi korkuya dönüşmüştü.Hızla evden çıkmış, aracı olan birinin evine gitmişti.Ama adamda arabası da evde değildi.Başka birinin evine doğru yol alırken içinden onun evde olması için dua ediyordu.Çok şükür ki adam evdeydi, hemen aracı alıp Kazım'ın evine doğru yol almışlardı.Kazım hızla avludan geçip eve girdi.Holde duran kadınların ağladığını gördü.Geç kalmamış olmayı umarak karısının doğum yaptığı odaya girdi.Orada bulunan kadınlarda diğerleri gibi ağlıyordu. Odada gözlerini gezdirip,sevdiceğinin yüzünü buldu gözleri.Ve yanında mosmor olmuş bebeği.Sorar gözlerle baş ucunda dikilen Hatice hanıma gözlerini çevirmiş,kucağındaki bebeği görmüştü.
Böyle bir konuşmayı kim yapabilirdi ki? Hatice kendini toplayarak Kazıma olanları anlatmıştı.Karısına veda etmesi için herkes odadan ayrılmıştı.
Ne diyecekti ki Kazım,ne denirdi ki.Neriman'ın başucuna oturmuş,alnını alnına dayamıştı.Sevdiğine veda bile edememiş gözlerini son kez görememişti.Sadece "Beni bekle sevdiceğim, sana kavuşacağım günü bekle.Sana ve yanında götürdüğün melek kızıma.Merak etme ben burada kızımıza çok iyi bakacağım.Sadece onun için yaşayacağım Neriman.Sen kalbimi de,nefesimi de götürdün giderken ama ben kızımız için yaşayacağım".
Kızının adını Gül koydu Kazım.Gül çok tatlı bir bebekti. Kazım ve Neriman'ın aksine sarışındı.Bu konuda anneannesine benziyordu.Gözlerini ise tamamen Neriman dan almıştı.Minik yüzü ve tatlılığıyla kendisini sevdiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevilmek Sana Yakışır
General FictionEn çok istediği şeydi bu hayatta "SEVİLMEK" Peki hayat bu çok istediği şeyi ona sunacak mıydı? Kara bulutlar hep mutlu olduğu zamanları mı seçiyordu aydınlığını karartmak için? Peki sevdikleri en huzurlu anları mı bekliyordu hayatından çıkmak için...