Dix

150 24 79
                                    

4 Şubat 2022

Merhaba!

Nasılsınız?

Final haftasına girmiştim bu bölümü yazarken. O yüzden geceleri anca gelip yazabiliyordum ve bölümün ilk kısımları da gece yazılmıştı. Saat 02.38di mesela kxmdldödd

Şu an tatildeyim ama finallerdi, sonuçlardı, kaldım mı geçtim miydi derken ayrıca misafir falan da geldi o yüzden hiç buraya yazmak için giremedim😔

Sonunda bölümü tamamlayıp anca atabildim ama merak etmeyin bu hafta bir bölüm daha gelecek( bu sefer kesin lxöxöxxç) bir an önce bitsin istiyorum çünkü aklımda ve taslaklarda farklı ve yeni kurgular var ve onları da yayınlamlamak istiyorum.

Neyseee.

Bölüm şarkıları;
V-Sweet Night
Sam Airey-Stars

Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen🙏🏻

İyi okumalar.

°

Soğuk, karanlık ve ıssız olan bu yerde, sessizliğin en büyük çığlığını dinliyordu.

Kalbi kırık, yüreği burkulmuştu. Bol üzün, bol hayal kırıklığı ve de çokça acı vardı içinde.

Saatler önce duyduğu şeyler, onu yaralayan belki de kaçıp gitmesini, tamamen gitmesini, sağlayan o kelimelerdi canını bu denli yakan, kalbini bu denli kıran, onu bu denli hayal kırıklığına uğratan.

Artık ailesinden de fazla sevdiği, belki de ailesi yerine koyduğu, aşık olduğu kişiden duymasıydı kendisini bu denli yıkan.

Dün gece geç saatlerde duyduğu o telefon konuşması ile beraber hiç beklemediği ve her anında sığındığı kişinin söylediği sözcükler ile kendisinden hemen sonra evden çıkmış, nereye olduğunu bilmeden gitmeye başlamıştı.

Kendini zor tutuyordu. İçinden boğazı acıyıncaya, sesi kısılıncaya kadar bağırmak, çığlık atmak, yüreğini rahatlatana kadar, gözyaşları gözünde kuruyup da akacak bir şeyi kalmayıncaya kadar ağlamak istiyordu.

Ki öyle de yapmıştı.

Etraf tenhalaşmaya başlayınca, insanlar gidip yerini ağaçlara bırakmaya başlayınca zar zor tuttuğu gözyaşları tamamen koyvermişti kendini o güzel gözlerinden aşağı.

Saatlerce yürümüş, bazen koşmuş ve sık sık da ağlamıştı. Nerede olduğunda tam emin olmamakla beraber şehir dışından uzakta olduğunu ve şu anda da bir uçurumun dibinde oturduğunu biliyordu.

Tıpkı artık tamamen istenmediğini bildiği gibi.

Ne ailesi, ne arkadaşları, ne çevresi ne de Taehyung...

Taehyung.

Artık o bile istemiyordu kendisini, bıkmıştı. Aslında, çok bile dayanmıştı. Bu sürekli ağlamalara, hıçkırıklara, gözyaşlarına... Başına ne gelirse, ne için ağlasa soluğu onun yanında alıyordu. Sürekli ona dertleniyor, ondan yardım istiyordu.

Ama yine de, keşke kendisinden bıkmasaydı ya. Kendisi onu bu kadar seviyorken, ona bu kadar aşıkken sadece kulak misafiri olduğu bir konuşma yüzünden gerçekleri öğrenmeseydi. Geçen onca yılın hatrına, aralarındaki bu güzel arkadaşlığın hatrına keşke, kendisine söyleseydi içindeki gerçek duyguları da kendi yüzüne karşı rol yaparken telefon konuşmasıyla hayal kırıklığına uğramasaydı.

Ama Jeongguk, kızgın değildi ona. Onu seviyordu çünkü, ona aşıktı.

Ve ihanete uğramış bir aşık gibi sessizce silinip gidecekti şimdi.

Sweet Night ||Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin