Evine davet ettiği çifti uğurlayıp salona döndüğünde Jimin'in masadaki bulaşıkları toplamaya başladığını gördü, yardım etmek için yanına yaklaştı ama sert bir tepki almıştı.
" 'Bizi bilirsin küçük kavgaları büyütmeyi severiz.' Öyle mi Taehyung? Tabii gerçeği söyleyemezsin, nasıl bir tepki alacağını biliyorsun. Tüm yemek boyunca seni şaşkınlıkla dinledim. Çok iyi oyuncu olurmuşsun ama bunu yeni fark etmem benim salaklığım. Ne de olsa birlikteyken beni seven bir sevgiliyi oynuyordun." Elindeki tabakları tezgaha sertçe bıraktığında uzun bir süre orada sakinleşmeyi bekledi ama istediği olmamış tersine akşam yemeğinde olanlar aklına geldikçe daha da sinirlenmişti. Geldiği yönden geri dönerek Taehyung'un üzerine yürüdü, tehdidini fiziksel anlamda simgeleyen işaret parmağı yine onun için kalkmıştı.
"Bir daha.. sakın.. beni bu durumlara sokmuyorsun. Sakın! Bir daha olursa yardım etmem yalnız kalırsın. Anladın mı beni?!" Jimin bağırdıkça karşısındaki adam ona bakıp gülümsüyordu. Son cümlesinden sonra başını olumlu anlamda salladı. "Bir daha olmayacak."
"Umarım. Ben gidiyorum." Askılıkta asılı olan ceketine uzandığında Taehyung, elinin üzerine elini koyarak "Bu geceyi idare ettiğin için sana teşekkür edemedim. Birer kadeh şarap ikram etsem nasıl olur? Yeni açtığım mekanı da göstermiş olurum. Buraya çok yakın. Hm?"
Jimin kendisine yapılan bu cazip teklifi reddetmemişti. Evden çıktıklarında kendisi bir adım geride giderek yanındaki adamı takip ediyordu. Teklifi kabul etmesinin nedeni şu an ona tek iyi gelecek şeyin birkaç kadeh şarap olmasındandı.
Bara geldiklerinde duraksadı etrafa baktı. Bu sırada Taehyung'un beline koyduğu eli onu içeriye yönlendirmişti. Sesin ve ışığın yoğunluğu uzun zamandır bu ortamlara girmediğinden rahatsız etmiş yüzünü buruşturmasına sebep olmuştu.
Kulağına eğilip duyabilmesi için bağırarak konuştu. "Benimle gel! Bu taraf daha sakin!" Jimin başını sallayarak onayladı ve peşinden gitti.
Barın bir diğer bölümüne geçtiklerinde onları daha loş ışıklandırma ve kısık müzik sesi karşılamıştı. İçeriye göz gezdirdi. Yanan mumların etrafa saçtıkları ışıklar ortamın havasını yumuşatmış müziğin tınısı sayesinde romantik bir konsept yakalanmıştı.
Bu ortamın asıl amacı Jimin'e hitap etmesiydi. Raflarda dizili çeşit çeşit şaraplar, birbirinden farklı kadehlerle beraber müzik onu yansıtacak şekilde belirlenmişti.
Taehyung servis alanına geçtiğinde o da karşısındaki tabureye oturdu, etrafa bakmayı bırakıp cebinden çıkardığı tabakadan sigara alıp dudaklarının arasına götürdü. Ortamda bulunan mumlara kısa süre eşlik eden kibritin alevini söndürmek için elinde salladı ve önünde bulunan kristal kül tablasına bıraktı.
Raftan aldığı iki kadehe şarap doldurduğunda birini tabureye oturmuş sigara içen adamın önüne koydu.
"Bu şarapların hepsi senin için çeşitli yerlerden geldi. Hepsinin ilk tadına bakan sen ol istiyorum. Hediye edecektim fakat seni burada görme düşüncesi daha ağır bastığı için yapmadım."
Jimin gülümsedi, sigarasını tablada ezerek söndürdü. "Bir bar bölümüyle bu kadar uyumlu olabileceğimi düşünemezdim. Çok sevdim bu konsepti. Vücuda alkol girmeden sarhoş eden bir etkisi var. Taehyung benden ilham almak nasıl bir şey? Zamanında söylenen sözlerimin bile bir değeri yoktu oysaki..."
"Geçmişte olan hatalarımı telafi etmeye çalışıyorum. Böyle bir yer hep aklımda vardı. Fırsat bulduğumda ilk senin görmeni istedim ama artık birlikte değildik. Baştan aşağı seni yansıtan bir yer tasarladım. Bar kültürüne aykırı birçok şey burada ama bir önemi yok, insanlar burayı sevdi. Bir kadeh daha ister misin?" Sözlerinin ardından eliyle boş kadehini işaret etti.
Başını olumlu anlamda salladığında Taehyung raflardan yeni bir şişe indirmişti. Kadehlerini doldurduğu sırada çalan şarkıya mırıldanarak eşlik ediyordu.
Onun bu hali Jimin'i gülümsetiyordu. Çabalıyor olması, verdiği sözü yerine getirmek için elinden geleni yapması hoşuna gidiyor aynı zamanda onu mutlu ediyordu. Eski kendisi şu an burada olsa şimdiye affetmiş eski hayatına dönmeye hazırlanıyor olurdu. Yüzüne yerleşen gülümsemeyi gizlemek için başını öne eğmiş ciddiyetini geri kazandığında başını tekrar kaldırmıştı.
"Hadi kadeh kaldıralım. Yeni mekanın sana başarı ve para getirsin." Kadehini havaya kaldırdığında Taehyung da kadehini kaldırdı ve karşısındaki adama doğru yaklaşarak dudaklarına uyguladığı kısa süreli baskıyla onu öptü.
Jimin havada kalan elini yavaşça indirdi, kadehini bıraktı. Yüzünün ani ısınması yanaklarının pembeleşmesiyle utandığını dışarıya yansıtmıştı. Şaşkın suratı az önceki ciddiyetine geri dönmeye çalışsa da başarısız oldu. Hafif sağa sola çevirdiği başıyla gözleri uyum içerisinde hareket etti. Etrafta oturan müşterilerden gören olup olmadığına bakıyordu.
Kalkmak için hareketlendiği sırada Taehyung kolundan tutup onu engellemişti. "Kal lütfen." Sözlerinin bir değeri olduğunu umuyordu ama karşı tarafın hal ve hareketlerinden öyle olmadığını anladı.
Oturduğu tabureden kalkarken tuttuğu kolunu elleri arasından çekmişti. Arkasına bile bakmadan geldikleri yönden geri dönerek ilerledi.
Taehyung yalnız kaldığı dakikalarda hata yaptığı noktayı bulmaya çalıştı. Ne kadar düşünse de nerede yanlış karar aldığını anlayamadı. Aralarını düzeltme konusunda sadece fiziksel dürtülerini dinlemesi hataları peş peşe getirir olmuştu. Bir zamanlar kızdığı Jimin'in davranışlarını kendisi yapıyordu. Onu değerli hissettirmeye duygularından başlamalıydı. Zamanında kendisi de bunu görmek istemişti. Bunun farkına vardığı zaman her şey daha olumlu ilerleyecekti.