Geçimini sağlamak için üniversite ve işi aynı anda yürüten Başak, kasiyerlik yapmaktadır. Sürekli markete onu görmek için gelen Fetih'ten ise haberi bile yoktur. Berbat geçen bir günün ardından onun varlığını görmeye başlar.
24 Ocak 2022 <^^
O kadar uzun zamandır kitap yazmıyorum ki köreldiğime çok eminim :|
İyi okumalar <3
Sia-Bird Set Free
1. BÖLÜM: SOĞUK NEFES
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Noodle paketlerini tezgaha tek tek sıralarken yan tarafımdan ince, nazik bir ses geldi. Sesin geldiği yere döndüm. Aynı sesi gibi tatlı ton ton bir teyze yumuşak bakışları ile bana bakıyordu. "Buyrun," dedim gülümseyerek elimdekileri kenara bıraktıktan sonra. "Yarım yağlı süt alacaktım ama gözlüklerimi evde unutmuşum hangisi olduğunu göremiyorum kızım bir yardım etsen..." Mahçupça bakan bakışları vardı, sağ omzuna yasladığı siyah çantasından bir kağıt çıkarttı ve bana uzattı.
Kağıtta hangi marka süt alacağı yazıyordu. Başımı sallayıp arkamı döndüm ve süt reyonuna doğru ilerledim. Arkamdan yavaş adımlarla geliyordu. Saniyeler içinde istediği sütü buldum ve alıp teyzeye verdim. Gülümseyerek elimden aldı. "Allah razı olsun senden güzel kızım."
"Rica ederim, ne demek." dedim ve bıraktığım paketleri düzenlemeye devam ettim.
Düzenlemesini bitirdiğim paketlerin karton kutularını geri dönüşüm kutusuna atarak tekrar çalıştığım markete girdim. Zeynep yardım ettiğim teyzenin aldığı ürünleri geçiriyordu. İkinci kasaya geçtim ve Zeynep'in işini hafifletmek için yaşlı teyzenin arkasındaki kişilere doğru seslendim.
"Buradan yardım edebilirim isterseniz." Benim konuşmamla 2-3 müşteri kasaya doğru ilerledi. Tek tek hepsinin ürünlerini geçirdikten sonra ve geriye kalan müşteri kalmadığında elimi kasaya yaslayıp derin nefes aldım. Zeynep'e doğru bakıp saatini işaret ettim. "Kaç saat kaldı?"
Saatine kısaca bakıp fısıltıyla, "1,5 saat." dedi. Kafamı sallayarak onayladım. O sırada yanımdan öksürük sesi geldi. Sağ tarafıma baktım. Yanımda alttan alttan bakan genç adam vardı. Ne sorduğumu anlamıştı ve dudaklarını gülümsememek için bastırıyordu.Toparlanarak yüz ifademi düzelttim ve kasanın yanındaki boşluğa koyduğu alacaklarını geçirmeye başlarken, "Hoşgeldiniz."dedim.
Aldığı limonlu sodayı ve sarı bezi geçirdikten sonra tutan miktarı söyledim. Elini cebine attı, cüzdanını çıkartıp kağıt parayı bana uzattı. Kasaya parayı koyup fişini uzattım. Parayı alırken üstümde yazan ismime bakıp tekrar bana baktı. "Başak Hanım bir şey sorabilir miyim?"dedi bir yandan da kasanın yanına bıraktığım paraları alırken. Yüzüme çalışan gülümsemi kondurdum. "Tabii ki."
"Bulyonlar nerede acaba?"
Dudaklarımı birbirine kısaca bastırıp, "Tavuk bulyon mu, yoksa et bulyon mu?"
