𝒕𝒂𝒃𝒍𝒐.

209 34 4
                                    


Yıl 2020, yürüdüğüm sokak nemli. Beynimin dörde, beşe, hatta onlarca parçaya bölündüğünü hissediyorum. Bir yanım dış dünyadan sesli uyarıcıları algılamaya çalışıyor. Tak... Tak... Tak... Arkamda ya da önümde, birisi yürüyor. Yürüdükçe gözlerim açılıyor, etrafıma bakma fırsatıyla gözlerimi sanki daha önce hiç görmediğim bu ışıltılara dikiyorum. İnsanlar gülüyor, insanlar sessizleşiyor, insanlar dağılıyor. Sonra bir ıslaklık hissediyorum yanağımda, evet. Bu senin en sevdiğin şey; yağmur.

Açıyorum avuç içlerimi, önceden ellerinle ısınan bu avuçlarım şimdi en sevdiğin şeyle kaskatı kesiliyor.

Hastalıklı yanlarım, migrenim, kısa boylu ağrılarım, beslediğim hayaletlerim, konuştuğum sardunyalarım, bitmek bilmeyen intikam hissim... Biri var bu dünyada, düşündüğüm, merak ettiğim, narsistik krizlerimin es geçtiği bir erkek var bu dünyada. Değerli bir şey var. Arıyorum, gözlerim onu arıyor. Ellerim onu arıyor. Bedenim, ruhum, sahip olduğum her şey o'nu arıyor.

Sonra yağmur diniyor, tiz bir sesin bana seslendiğini duyuyorum. O minik adımlar birden büyüyor gözümde, hızlıca bana koşuyorsun. Atlıyorsun kollarıma. Bense boynuna sokulup seni soluyorum, derin derin nefesler alıyorum. Tutuyorsun ellerimi, avuç içlerimde kayboluyor ellerin ama

bir sıcaklık yayılıyor bedenime,
gerçek dışı gibi, masalsı.

"Bir sigara yakar, birkaç kadeh içer kendimize geliriz. Bir sokağı turlar, vakit kalırsa galatada bir nara atar ve bu şehirden gideriz."

𝘕𝘢𝘮𝘮𝘪𝘯 - 𝘎𝘶̈𝘻 𝘺𝘢𝘳𝘢𝘴ı.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin