Giriş Bölümü: Gökyüzünde

17 4 6
                                    

             ************         ÖN   SÖZ      *************

Her ne kadar giriş bölümü olsa da bir ön söz yazmak istedim.

Sevgili okurlar...

Bu benim yazacağım ilk hikâyem olacağı için çok heyecanlı ve mutluyum karmaşık, bambaşka duygular içerisindeyim. Bu hikâye benim için çok büyük bir önem ve değer taşaıyor. Hikayeyi yazarken en büyük destekçilerime  çok ama çok teşekkür ediyorum.

Umarım karakterlerimi güzel bir şekilde tanıtabilirim., umarım karakterlerimi seversiniz. Umarım hikâyemi okuyanlara o anı yaşatıp hissettirebilirim. Çok uzattım inşallah hikâyemi seversiniz.

Oy kullanıp, düşüncelerinizi ve güzel yorumlarınızı eksik etmezseniz çok sevinirim.

                                  ******************  Giriş  ********************

İstanbul'da sıradan güzel bir gündü, ta ki öğle vakti gelen o arama her şeyi altüst etmişti. Arayan babamdı, telefonu hemen açtım. Babam'ın, "Ayzam hastaneden çıkıyoruz." demesini beklerken, babamın üzgün bir ses tonuyla "Ayzacım, annen bu sabah kansere yenildi." demesiyle altüst olmuştum. O an bir deprem yaşayıp enkaz altında kalmıştım.

Hemen üstüme bir mont geçirdim. Ayris'i de alıp, bir taksiye bindim. Trafik yoktu ama çıldırmıştım. Hastaneye varır varmaz babamı arayıp geldiğimizi söyledim. Babam hastanenin kapısının önünde bizi bekliyordu. Annemin ölü bedenini görmeye gittik. Annemin cansız bedenine bakmak beni perişan ediyordu. Annemle içimden konuşuyordum. Tam yenmişti derken yenilmesi, biraz daha dayanamaz mıydı? Hadi ben ve babam bir şekilde idare etmeye çalışacağız ama Ayris, annemsizliğe nasıl dayanacaktı. Ayris annemin cansız cesedine sarılıyordu, "Annecim hadi kalk uyan o güzel yeşil gözlerini aç" söyleyip durdu. Babamda sanırım benim gibi annemle içinden konuşuyor gibiydi çünkü mimikleri onu ifade ediyordu. Üçümüzün göz yaşları tükenmişti. Saatlerce orada kalabilirdik ama veda etmemiz gerekiyordu...

... Annemin ölümünün üstünden tam 1 yıl geçmişti. Ama hâlâ onsuzluğa alışamadık ve alışamayacaktık. Annemin mezarına gittik. Anneme çiçek götürdük. Annemle konuşmaya ilk Ayris başladı. Ayris, anneme "anneciğim biricik Ayris'in bu yıl sensiz bir yaşa girdi. 2 dilek diledim. 1. dileğimde senin tekrar yaşamanı diledim biliyorum böyle bir şey olmayacaktı ama ben yine de şansımı denemek istedim. 2.dileğimdede seni rüyalarımda görmek istedim." dedi. Annem ile konuşma sırası bana gelmişti. Anneme, "merhaba annecim nasılsın? Umarım iyisindir. Gökyüzünde, orada bir yerlerde bizi izlediğini biliyorum. Sensiz koskocaman sıkıcı bir yıl geçti. Çok kötü bir yıldı. Hatırlıyor musun? Sana sen olmadan yalnız yaşayabilirim demiştim ya cidden çok ama çok özür dilerim özrümü kabul et lütfen kalbini kırdığım için çok üzgünüm. Sen olmadan ev çok sessiz evin neşesi aslında sendin. Ayris, sana olan özleminden dolayı perişan bir durumda, aslında hepimiz öyleyiz. Babamı soracak olursan üzüntüsünü her ne kadar yansıtmaya çalışmasa da belli oluyor. Ben de güçlü olmaya çalışsam da olmuyor. Ev işleri ve bizim için babam yenilerde bir hizmetçi ve bakıcı tuttu. Seni çok ama çok özledim." dedim. Çiçekleri toprağına koyup, eve gittik...

... Biz eve vardığımızda babam çoktan evdeydi. Bizimle bir konu hakkında konuşmak istediğini söyledi. Hangi konu hakkında konuşmak istiyordu diye merak etmiştik. Merakla babamı dinliyorduk, İzmir'e taşınacağız demesiyle tüm ışıklar sönmüştü...

Kimseye SöylemeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin