you & I

303 32 29
                                    

gözümü camdan ayırmıyordum. aradan yarım saat geçmesine rağmen hâlâ gelmemişti. perdeyi kapatıp koltuğun üzerinde duran telefonumu elime alarak mesaj kutusuna girdim. onu mesaj yağmuruna boğmak neden bu kadar geciktiğinin hesabını sormak istiyordum. telefonu koltuğa fırlattım, tekrar camın önüne geçtim. ah arabasından inip evime doğru yürüyordu, anlık reflekle tişörtümü çekiştirip saçımı geriye attım. zil sesi gelince kapıya yöneldim.

"-bekletmedim umarım?"

göz devirerek onu içeri çektim.

"-yarına gelirsin sanmıştım."

gözlerini bir süre üzerimde gezdirip oturma odasına yöneldi, peşinden giderek karşısına oturdum.

"-ee niye getirdin beni buraya."

sorduğu soruyla aklımda bir bahanem olmadığı dank etti.

"-hiç, seni görmek istedim. hyung'umuzu göremeyecek miyiz?"

göz devirerek elini ensesine koydu.

"-ha ve ha ufaklık."

"-şu kelimeyi söyleme yoon."

sırıtarak bulunduğu yerden kalkıp benim yanıma oturdu. gözlerimin içine bakıp hâlâ sırıtmaya devam ediyordu.

"-niye taktın sen buna bakayım?"

göz devirerek yüzüne yaklaştım.

"-görüyorsun ufak değilim."

"-peki ya yaşın?"

"-önemli olan yaş mıdır? akıl mı?"

iyice yaklaşıyordu, geriliyordum ama belli etmemeliydim.

"-senin için bir söz koyamam, sen ne istersen o."

gözlerini dudaklarıma indirmişti, reflekle dudaklarımı ıslatıyordum.

"-ben de ıslatmak isterdim."

dediği karşısında kaşlarımı havaya kaldırmıştım. istifimi bozmadan ona bakıyordum. eliyle çenemi tutarak alt dudağımı diliyle ıslatıp öpmüştü. gözlerimi kapatmıştım, bu yaptığı beni anlamsız iyi hissettiriyordu. o çok özel. boşta kalan eliyle elimi kavrayıp sıkmıştı. ilk defa öpüşüyormuş gibi yeni hissediyordum. kendini geri çekince dudaklarımda kalan boşluk canımı sıkmıştı. öylece bana bakıyordu, yüzümü inceliyordu.

"-bir şey mi oldu?"

yine o gülümseme yüzüne ışık getiriyordu.

"-sana sahip olmak için her şeyimi verirdim."

kalbime dokunuyordu ama buna daha fazla izin veremezdim, bununla başa çıkmak zorundaydım.

"-bu gece birlikte uyuyalım mı?"

verdiği teklifin ne kadar doğru olduğunu sonra düşünebilirdim.

"-uyuyalım. gel benimle."

ayağa kalkarak elini tuttum ve onu sürükleyerek odama çıkartmıştım. odaya girince gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.

"-meditasyon falan mı?"

gülerek dolabıma yöneldim.

"-senin kokunun bana verdiği etki meditasyonsa evet, meditasyon."

lafı çürütmek için dolaptan aldığım eşofmanı eline tutuşturmuştum.

"-al bunu giyin gel bekliyorum."

eşofmana bakıp önünde tutuyordu.

"-burda da giyinebilirim."

altında ki pantolonu çıkarttığı an arkamı dönerek yatağımı açmaya yöneldim. yastığımı düzeltip içine girmiştim.

"-bu rahat oldu sevdim."

yanıma gelip uzanmıştı, yüzüme bakıyordu.

"-saçımı okşar mısın?"

"-seviyor musun okşanmasını?"

"-evet."

"-ortak nokta."

yine, yine gülümsemesi yüzünü aydınlatmıştı. yanıma iyice sokulup elini göğsüme koymuştu. elimi saçlarına götürüp parmaklarımla yavaşca okşuyordum. çok güsel kokuyordu.

"-seni seviyorum ufaklık."

göz devirip gülümsemiştim.

"-ben de seni sevgili yoon."

☆

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
say somethingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin