fransada harika bir gündü. eyfel kulesinin önünde baget yiyen mero ve sevgilisi kaworu oturup konuşurken hizmetçileri onlara bir mektup getirdi. mektupta monte carloda harika bi parti olacağı söyleniyordu ve atlayarak arabaya bindiler (fransada başka şehir bilmiyorum monte carlo orda mı amk).
mero yoldayken çok telaşlıydı. kaworu dayanamayıp sordu tatlı sevgilisine:
noldu aşkom o güzel gamzelerinin olduğu suratın neden asık
endişeliyim kawo. partide ne giyeceğim?? ve yeni gelen kızlar.... beni.. çok korkutuyorlar....
onlar kimmiş ayol sen çok güzelsin bir kere.
tm
arabadan indiler ve bütün paralarını harcayıp partiye hazırlandılar.
akşam olduğunda harika kıyafetleri ve muhteşem gösterişleriyle partiye geldiler. herkes onları alkışladı ve izlemeye başladı. mero herkesin ne kadar kıskandığını biliyordu çünkü onun götüne bülbül öteydi. kaworunun güzelliği zaten maşallah anam yani ona düşmeyen ya aseksüeldir ya da var olmamıştır tabi. o sırada mero volim sürahisinden su içen bir kız gördü. hayatında ilk defa bu kadar çirkin bi sahne görmüştü. sülaleden volim içmek ne amınakoyim.
kaworu ona dopru bakıp:
fakirlere bakma öyle boşver içsin dedi
mero kaworuyla beraber partiye döndü ve insanlarla sohbet etmeye başladı.
oradaki herkes elit ve varlıklıydı. hepsini seviyordu mero. ama hepsiyle arası çok garipti. ne kadar samimi olunabilir ki onlarla. herkeste bir kusur buluyordu. biri çirkin, diğeri kilolu, diğeri bencil.
ama kimde kusur yoktu biliyor musun?
kaworuda.
onun o melek gibi yüzü ve harika götü hep meroyu etkilemiştir.
iyi yürekli kaworu. meronun hayattan umudu kestiği günlerde bile onun yanında olup yardım etmişti. dünyada son 1 2 iyi insan kaldığının kanıtıydı o. harika insan. yerim seni. hrr.