prologue 2,,

137 22 2
                                    

uyarı!! kan, kavga, hassas içerik.

"minho, yakalanacağız." diye fısıldadım kulağına. benden yaşça büyük olan minho ise oldukça kendinden emindi, henüz 15 yaşında olmasına rağmen başına hiçbir şey gelmeyecekmiş ve sanki 30'lu yaşlarındaymışçasına davranışlar sergiliyordu. elindeki çakıyı sıkıca kavramış ve beni de elimdeki çakıyı sıkıca kavramam için uyarıyordu.

"sıkı tut ve sadece arkamda dur hyunjin."

"sana bir şey olursa diye korkuyorum sadece."

minho bana baktı sadece, beni daha da arkasına aldı ve gözlerini yüzümden kaçırırken elimi tuttu.

"bir şey olmayacak, lütfen böyle düşünme çünkü direncimi kırıyorsun."

"üzgünüm," dedim sadece, elini sıkıca tuttum; "sana bir şey olmasını istemiyorum."

"bebeğim.. bana bir şey olmayacak."

sadece yanlardaki pencerelerden vuran ışıklarla aydınlanan geniş odada gördüğü geniş masaya doğru yavaşça ilerledi minho, beni de arkasından getiriyordu.

"sessiz ol!" dedi bir an ve benim ağzımı tutarak bir hışımla masanın altına girdi. gelen seslere bakılırsa, gelen kişiler beklediğimiz kişilerdi.

elini yavaşça ağzımdan çektiğinde arkamdaki bana kıyasla daha iri duran bedene yaslandım ve sadece onun duyabileceği şekilde fısıldadım. "babalarımız yüzünden artık bunlarla uğraşmak istemiyorum."

"özür dilerim bebeğim.. her şeyi telafi etmeye çalışacağım ikimiz için." dedi ve burnumun ucuna hafifçe değdirdi dudaklarını. derin bir nefes aldım ve içeriden gelen sesleri dinlemeye başladım.

"o adamlar tamamen önümüzde engel, bunu biliyorsun değil mi?" diye bir bağrışma koptu bir anda. yavaşça altında olduğumuz masanın örtüsünü onların farketmeyeceği şekilde kaldırdım ve onları izlemeye başladım.

"ne yapabilirim ben bu durumda? her defasında bağırıp çağırıyorsun ancak değişen hiçbir şey yok. yanlarında gezdirdikleri iki bücürleriyle bile senden ve senin adamlarından daha çok iş beceriyorlar." dedi karşısındaki adam, daha sonra saçlarını karıştırıp ona bağıran adama baktı uzun uzun. "emin ol onların çocukları senden daha iyi silah kullanıyordur."

"daha fazla konuşursan emin ol alnının ortasındam vuracağım seni."

"hyunjin!" dedi minho fısıldayarak, o an korkuyla elimi örtüden çekip üstten bana bakan gözlere baktım.

"yapma." dedi sadece.

"farketmiyorlar."

"fazlasıyla sinirliler.. farkederlerse gerçekten bizi paramparça ederler."

"onlara yenilir misin?"

"karşımdaki 35 yaşındaki 2 adama karşı oldukça güçsüz kalırım miniğim." dedi ve yumruğunu sıktı. "babam umarım çabucak gelir ve bir sorun olmadan bu işi de hallederiz."

tam o sırada kulaklarıma ilişen o sesle gülümsedim.

minho'nun babasının benim babamın sesiyle karışan sesi.

bu ses minho'yu da gülümsetmişti ki bunu yüzüne bakmadan hissediyordum.

"çağırdın, geldik." babamın ukala bir tonla söylediklerini duymuştum. tekrardan masanın örtüsünü kaldırdığımda ise minho'nun babasıyla göz göze gelmiştim.

living life in the n¡ght, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin