-Düşünsene , ileride evleneceğin kişi şuan ne yapıyo,acaba ?
-Bilmem. Büyük ihtimalle top peşinde koşuyodur.
-Yaa saçmalama. Doğru düzgün cevap versene.
-Peki. O halde , o da beni düşünüyordur.Dilara'nın bana yağdırdığı , ucu belli olmayan fakat düşündükçe insanın içini hoş bir havayla dolduran sorulara teker teker cevap verirken bir taraftan da bu kızı yeni tanımama rağmen ne kadar iyi iki arkadaş olduğumuzu , düşüncelerinin ve davranışlarının bana ne kadar da çok benzediğini aklımdan geçiriyordum. Onu gerçekten çok sevmiştim. O ve küçüklük arkadaşlarım haricindeki arkadaşlar beni içine kapanık, suratsız ve hiçbir espriden anlamayan bir kız olarak görüyorlardı fakat onların yanında tamamen farklı bir kişiliğe bürünüyordum. İki koca günün ardından yine bir aradaydık çünkü onu bizim evimize çağırmıştım.Tekrardan saçma sapan eğlencemize başlarken aklıma bir fikir gelmesi ile heyecanlandım . Bir hışımla harekete geçtim ve lafını tam da büyük bir ihtişamla anlatırken kestim.
- Dilara , bugün bizim kızlarıda çağırıp dışarıya çıkalım mı?
-Bilmem ki. Yaa Behiş nereden çıktı şimdi bu?
-Sadece dışarı çıkmak istedim.
Nolcak iki dakika çıksak.Sessiz ama duyulur bir of çekti.
-Tamam ama önce bi üstümü değiştirmem lazım.
-Peki. Ben de kızlara haber veririm zaten.
-Tamam ben hemen bi eve gidip geliyorum o zaman.
-Sen hemen bi eve gidip gel o zaman.Onu koridorun solundaki dış kapıya doğru yolcu ettim. Onlardan çekinmesem bile her misafiri yolcu etmeliyim. O ayakkabılarını Giyerken ben de hanım efendiliğimle son noktayı koydum.
-Görüşürüz , canım arkadaşım.
-Görüşürüz , yapmacık şey.O merdivenlerden birer birer , sallana sallana çıkarken kapıyı yavaşça örttüm ve odamda olan telefona yöneldim. Üniversite egitimi için il dışında kalıyorum ve annem beni merak etmesin diye rehberden annemi buldum . Heh çalıyor.
TELEFON GÖRÜŞMESİ ;
-Alo , Behiş.
-Alo , anne nabıyorsun?
-İyiyim kızım , sen?
-Ben de iyiyim annem ,bişey sormak için aramıştım sadece.
-Evet.Ses tonundaki sadelik beni ürkütmüştü.
-Anne biz kızlarla biraz dışarıya çıkalım mı? Bu arada sen iyimisin sesin biraz garip geliyorda..
-Yok kızım iyiyim de hastalar çok yoğun olduğundan yorgunum biraz. Bu arada tabi çıkabilirsiniz kızım ama fazla abartmadan yani geç olmadan gelin. Tamam mı?
-Tamam , Anne. O zaman görüşürüz.
- Görüşürüz.Hemşire olmanın zorlukları işte. Annem kapattığı hâlde telefona bir öpücük kondurdum onları gerçekten özlemişim. Odama hızla ışınlanım ve üstüme giyecek bir şeyler hazırladım. Her zamanki gibi altıma patlıcan moru bir ispanyol , üstüne bol ama salaş olmayan gri bir tişört giydim.Fazla beğenilmeyen bir seçim fakat ben kendi özümden vazgeçemem. Saçımı yapmadım ama daha önce yapacak işlerim vardı. Ayşe ve Esra'nın telefonuna •İki dakkaya bizim marketin yanında olun• şeklinde birer mesaj atarken bir taraftan da bizim market tabirini anlayıp anlamadıklarını düşündüm. Anlarlar herhalde bizim market , bizim binanın yanındaki market demek oluyor. Sonra belimin biraz üstüne gelen saçlarımı zor bela at kuyruğu yaptım. Daha sonra sırtıma aldığım mont ve başıma taktığım bere ile tamam olduğuma inandığım anda kapının önündeki ayakkabılarımı giydim. Kapıyı gürültüsüz bir şekilde kapatırken herhangi bir şey unutup unutmadığımı da kontrol ediyordum ve acelem olduğu için asansörü kullanmaya karar verdim.Zemin katı tuşladım ve aşağı asansör ile inerken içime bir ürperti geldi fakat düşündüğüm şey olmadı yani asansör kalmadı. Oh be. Kapı açıldığında hızlı bir hamle yapıp indim ve binanın kapısına yöneldim. Kapının buzlu camından dolayı arkasında birinin olduğu belli oluyordu. Bulanık bir şekilde duran kişinin Esra olduğunu kapıyı açınca anladım. Aa markette bekliyecekti ama. Beni görünce yüzündeki ciddilik bir anda dağıldı ve yerini tebessüme bıraktı.
-Behiş.
-Esra.
-Behiş.
-Esra.
-Kes şunu. Nerelerdesin ne zamandır yoksun ortalıkta.
-Yaa sınavlar işte. Okula git gel git gel git gel git gel....
-Ya tamam sus artık.Dudaklarımda hafif bir tebessüm oluştu ve sessizce kıkırdadım. Bu kıkırdama fazla sürmedi.
-Eee , hadi gitmiyor muyuz?
-Tamam , hadi gidelim.Yavaş ve uyuşuk adımlarla bize doğru yaklaşan Dilara ve Ayşe'ye baktım. Ooo Ayşe hanımda bugün pek şıktı yaniğğ. Ben aptal aptal sırıtırken Ayşe lafa girdi.
-Hadi ne yapıyoruz , burada böyle durmuyacağız herhalde!!Lafa o sırada Dilara 'da dahil oldu.
-Şu köşedeki parka gidelim de biraz sohpet edelim.Ayşe cevapladı.
-Ee peki madem gidelim.Biz de Esra ile kafamızı yukarı aşağı sallayarak onay verdik...... 23-24-25-26-27 veee tam 28 adım sonra parka ulaştık. Evet saydım. Park o kadar da uzak değil demek ki. Parka şöyle bir göz gezdirdim , (oh be) tanıdık yok. Hemen çardaklardan birine tünedik. Oav cips kola, nerden çıktı bunlar. Hiç farketmedim. Ortaya yaydık ve birer birer paketlerini açtık. Bir yandan alınan abur cuburlardan ağızımıza depo ediyor ve bir taraftan da masum sohpetimize devam ediyorduk.Daha iki çift lafın belini kırmasını başardık (?) ama saatte epey geç olmuş.Bana göre geç.
-Kızlar saat baya geç olmuş eve gitmeliyim.
-Yaaa.Diye mızmızlanan Dilara 'ya
-Dilara gerçekten benim gitmem lazım siz sohpet etmeye devam edin.Diyerek biraz moralini bozdum sanki.
-Yok. Bizde gidelim artık.Diyen Ayşe'yi , Esra'da kafasıyla onayladı ve hep birlikte ayaklandık. Bir çırpıda masanın üzerine dökülen ıvır zıvırıda çöpe attık ve evlerimize yol aldık. Yine adımlarımı sayarak eve doğru yürüyordum ki bir ağlama sesi ile feleğim şaştı. Bu ses nereden geliyor. Tereddüt etsemde heyecanımı bastırarak sesin geldiği yere yöneldim.Bu da ne?Kaldırım ile beyaz arabanın arasında duran pembe puantiyeli bir bebek çantası ve içinde yatan sevimli mi sevimli , oldukça şeker bir bebek.
Okuyanlar ve beğenenler votelesin ya da boş ver!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşım Sakız
ChickLitDerslerine önem veren ve başka işlerle uğraşmayı tercih etmeyen üniversiteli bir kız , Birde karısını yeni kaybetmiş ve küçük kızına annelik yapan bir babanın hayat hikayesi. Yanlış anlamayın. Bu baba üniversiteli kızın babası değil. Küçük Bıdış'ın...