Be kind ✓ | Jikook

Cheapter: final.

❦︎

Saf üzüntüden başka bir hafta olmamıştı. Eğer ona böyle bir şans verilseydi Jungkook odasından bile ayrılmazdı. Çok az yemek yiyor ve arkadaşları onun için gün geçtikçe daha çok endişe ediyordu. Kral, Jimin ile ilgili her konuyu hemen kapatıp, artık adını bile duymak istemediğini söylüyordu.

Sözleri o gece sertti ama hepsi doğruydu. Jimin onları reddetmemişti bile. İstediği tek şey beyaz tenli olan güzel omeganın o geceki halini zihninden söküp atabilmekti.

Omega çok kırılgan görünüyordu, ağlayarak kendini açıklamaya çalışıyordu. Ve Jungkook o an, ona onu gerçekten çok sevdiğini söylemek istemiş ama yapamamıştı. Ona daha fazla zayıf yanını gösteremezdi.

Çünkü bunu yaptığı için şu anda bu denli acı çekiyordu.

"Kralım, delirmiş gibi sürekli sizi soran bir hizmetçi var. Gardiyanlar onu tutuyor ama savaşıyor, sizi görmek istediğini bağırıp duruyor. Kendisini Hana olarak tanıttı."

Jungkook kaşlarını çattı. İnsanların böyle bağıra çağıra saraya girme cesaretini bulmasından çok bu gelen kişinin kim olduğunu ve onu tanıyıp tanımadığını tartmaya çalıştı.

Kapısının önünde bekleyen muhafıza dönmeden önce ahşap masadaki başka bir kağıdı daha imzaladı. Vücudu takımının içinde gerilmeye başlamıştı.

"Kimseyi görmek istemiyorum. Onu gönderin ve geri gelmediğinden emin olun." dedi ve kraliyet muhafızının kafasını sallayarak odadan ayrılmasını izledi.

Muhafız daha odasından bile ayrılmadan bahsettiği hizmetçi gözyaşları yüzünden aşağı akar bir halde içeri girdi.

Jungkook şaşırmıştı. Onun bu cesaretine ve en önemlisi de içinde bulunduğu hale. İki gardiyan hemen peşinden odaya girdi ve onu tekrardan odanın dışına çıkarmak için kollarından tutarak sürüklemeye çalıştı. Alfa, gardiyanların onu tutma şeklinden incinmiş olabileceğini fark etti ve bu yüzden onlara kadını bırakmalarını emretti.

"Bu ne cüret böyle?" dedi gözleri huzursuz bakışlarla kesişirken.

"Ben hana, majesteleri. Ben Jimin'in kişisel hizmetçisiyim."

Hana... Jungkook bu ismi hatırlıyordu çünkü Jimin birkaç kez onun hakkında konuşmuştu.

"Pekala, benden ne istiyorsun?" Dedi kollarını geniş göğsünün üzerinde çaprazlayıp geriye doğru yaslanırken.

"Onu nasıl bırakabildiniz? Onu hiç sevmediniz mi? Bunu ona nasıl yapabildiniz?" diye art arda sordu. Jungkook ile olan konuşma şekli resmiyet ve saygıdan çok uzak, yüksek sesli bir noktadaydı ama şu anda önemli olan bu değildi.

"Para dışında hiçbir şey umrunda olmayan bir omeganın kalbimde ve çevremde yeri yok. Şimdi çıkabilirsin." diye konuştu. Daha sonra hizmetçi kapının önünde durmayı bırakıp ona doğru yürümeye başladı, ellerinde bir sürü açık zarf sıkılı bir şekilde duruyordu. Hepsini masanın üzerine sertçe koyarken Jungkook anlamayarak ona baktı.