1974-1975 yıllarında Kars-ığdır'da hudut bölük komutanıydım,üsteğmendim. Bölük merkezi:taşburun isimli bir köyün yakınında olduğundan, bölük, taşburun hudut bölük bölüğü olarak tanımlanır. Bölük merkezi, sscb'nin Ermenistan sınırına 6 km mesafedeydi. Aras nehri'nin çizdiği sınırdan 19 ve 25 numaralı hudut taşları arasında kalan 46 km'lik bir hudut hattından sorumluydum . elimdeki güç:7 subay-astsubay, 225 asker, 25 at, 13 katır, 7 motorlu araçtan ibaretti.bu mevcutla 7 karakol ve müfreze halinde siyasi hudut boyunca tertiplenmiş durumdaydık. Genel coğrafi konumumuz büyük ve küçük ağrı dağları ile aras nehri arasıydı. Tam karşımızda ise geniş bir alana dağılmış olan Ermenistan'ın başkenti erivan bulunuyordu.bölgede Türk ve Kürt vatandaşlar birbirinden ayrı köylerde yaşıyorlardı. Geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktı. 1975 baharında bölüğün at, katır ve koyunlarını taze otlaklarda bir kaç ay beslenmeleri için.ağrı dağlarının ortasında kalan serdarbulak yaylalarına göndermiştim. Aradan bir aya yakın bir zaman geçince durumlarını görmek için serdarbulak yaylası'na gitmeye karar verdim. İki saate kadar yakın ciple tırmandık;fakat öyle bir yere geldik ki artık cipin devam etmesi imkansızdı. Şoförü ve aracı bıraktım. Yanımdaki piyade tüfeği ve av tüfeğinden, av tüfeğini alarak yaya olarak tırmanmaya başladım. Diz boyu ot vardı, sanki bir ot denizinin içindeydim. Yarım saat kadar geçmişti ki karşıma ismini önceden bildiğim rus süvari kışlasının kalıntıları çıktı. Iğdır ovasının büyük bir bölümü ve erivan şehri ayaklar altındaydı. Büyük ağrı istikametinde ilerledim, arazi otlaklıktan kayalıklara şeklinde değişiyordu görünürde bizim hayvanlı müfreze den eser yoktu. Her yer keklik kaynıyordu.kimse bu kadar kekliğin bir arada bulunabileceğini hayal bile edemezdi. Bütün kayalıklar keklik doluydu. Şaşırdığımdan ve kaybetme duygusu olmadığından uzun bir süre ateş bile edemedim. Artık büyük kayalıklarla kaplı bir alandaydım, birden yukarılardan birinin beni gözetlediği hissine kapıldım. Bir süre sonra tepedeki kayalıklar arasında saklanıyor İzlenimi bırakan bir insan başı gördüm. Kendimi kayalıklar arasında onun göremeyeceği gibi önce gizledim. Gidiş değiştirerek tamamen farklı bir yerden, gizlenerek yukarı tırmandım. Kayalıklar bitip de düzlüğe çıktığımda 25-30 metre ileride arkası bana dönük silahlı biri duruyordu.sert bir ses tonuyla:
"yarım saattir beni gözetleyen sen miydin?"döndü:"bendim kumandan bey, keklikler ürkmesin diye ses çıkarmadım."
Yaşı 60'ların üzerindeydi.Sol gözü yoktu, kıyafetinden yoksul biri olduğu belliydi.zayıf ve kemikli bir suratı vardı.
"hiç silâh desi duymadım.gördüğüm kadarıyla hiç bir şey vuramamışsın,"dedim. Ben 10-15 kekliği birarada görmeden ateş etmem,fişekler çok pahalı,o kadar param yok kumandan bey."
"diyelim o kadar kekliği uzaktan gördün,tüfeğin menziline kadar demi yaklaştırır mı? Sürünün gözcülerinden nasıl saklanacaksın?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok
Non-FictionHakkari ve Kuzey Irak dağlarındaki Askerler