Gökyüzünü aslında içinde sızı ile Okyanusu'nu yarattı, o güzel kalbini gökyüzü için besledi., ve yaşam kaynakları oluştur, gökyüzünün aşkına oluşturduğu denizin kalbinden bir parça taşıyorsun, geceleri ve ya gündüzleri insanlar gökyüzüne yıldızlaea bakıp "ah" Çekerler veya ağlarlar., bunu yaparken ruhların dan bir parçayı gökyüzüne göğe çıkarırlar, buna kim dayanır, onca ahın ve üzüntünün ruhunu besleyen bir gökyüzü varken, ağırlığını fazla taşıyamyıp insanların üzerine yağar ve onları cezalandırırdı. Fakat gökyüzü bunu yaparak tekrar insanların üzlmesine engel olmaktan çok daha da arttırdı. Boş bir çukura gidip tüm öfkesini için de biriken her şeyi çukurda biriktirdi. Ve küçük şu birikintisi yavaşça büyüdü. Onların uyumuna şahit olan insanlar denizi kullanmaya ve onu kirletmeye yeltendiler. Gökyüzünün içi yanıyordu. Onlara yıldırım düşürdü. Gökyüzü kendi parçasını denize üfledi. Ruhunu bahşetti. Ve her ayın deniz e yaklaştı bir gün vardır. O gün gökyüzü nün en mutlu olduğu andır. Güneşe olan aşkını düzgün yaşayamayan ay bu sefer aşık olan kişilerin aracısız olmuştu. Ay kendisine çekim kuvveti olarak çekerek onun bir kısmını gökyüzüne kaldırıyor.,
_Mitoloji ile karışık olan efsaneler yazmayı seviyorum._
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙏𝙄𝙉𝙉𝙄𝙏𝙐𝙎 | ᴛᴀᴇᴋᴏᴏᴋ
General FictionSevgilim; "Söz verdiğim gibi yine burdayım. Belki artık bir arkadaş ya da bir kardeş gibi; ellerimizin sevgiyle kavuşamadığı ama gözlerimizin aşkla sarıldığı anlarda.. Artık daha az kişi şahit olacak bize, ikimize.. Günün sonunda yine biz kalırız am...