Hogwarts'ın etrafındaki ufak göller, bu dönemde her zaman donardı. Bu sene de öyle olmuştu ve ayağımdaki delicesine keskin olan patenlerle, kardan dolayı yumuşamış bugünde, gölün üzerinde hareket ediyordum. Diğer insanlardan kaçabileceğim en iyi yer burasıydı, özellikle de Noel zamanı geçip, Sevgililer Günü yaklaşırken. "İnsanlardan bu denli nefret etmemelisin." Arkamı dönüp gelene baktım, Harry kızarmış yanakları ve benimkiler gibi olan keskin patenlerle orada duruyordu. "İnsanlardan nefret etmiyorum ama yalnızlığı tercih etmediğimi hiçbir zaman söylemedim." Gülümsedi ve ayağını ileri attı, ben ne olduğu anlayamadan ise oturur vaziyette yerdeydi. "Merlin," dedim ona doğru ilerlerken. "Bilmiyorsan neden buradasın ki?" Uzattığım elime tutunup kalkarken olduğu yerde sallanıyordu, bu haline gülebilirdim bile. "İlk yıldan beri yılın bu zamanlarında seni hep burada görüyorum. Ve ben de bu sene başlamadan annemle gidip bunları aldım ama donmuş bir yer bulamadığım için alıştırma yapmam pek mümkün olmadı." Gülümsememi tutamamıştım ama bunun sebebini bilmiyordum, yine de elini bırakıp geri gittim. "Herhangi bir yeri büyüyle dondurabilirdin, biliyorsun değil mi?" Bana bakarken sanki sihir yapabildiğini yeni hatırlamış bir çocuk gibiydi, gözlerimi devirip gülerken elimi ona uzattım. "O kadar kötü değil." İlk günden beri ilk defa gözlerinde bu ifadeyi görüyordum. Harry James Potter... Gergin miydi? "İncecik bir süpürgeyle havada süzülmekten daha zor değil." Eli uzanıp benimkini bulurken "O incecik süpürge beni hiç ilk anımda yere çalmadı," dedi. "Patenler de beni. İnsanlar farklıdır." Diğer ellerimiz de birleşirken bir adım geri kaydım ve böylece o da bana eşlik etti. Ne denli yalpaladığını ve gergin olduğunu görebiliyordum ama elini bırakmadım, bir adım daha geri kaydım ve Harry de benimle birlikte kaydı. "Bu kadar soğuk olabileceğini tahmin etmemiştim." Ellerini bıraktım. "Sürekli böyle huysuzlanacak mısın?" Elleri endişeyle tekrar benimkilerle birleşirken "Hayır!" dedi. "Merlin, gerçekten çocuk gibisin." Yeşil gözleri bana böylesine odaklanmışken neden şu an ona yardım ettiğimi düşündüm.
Bir süre sonra Harry sadece tek elimi tutarak kayabiliyordu, yüzünde heyecanlı bir ifade vardı ve bunu ben dahi beklemiyordum ama, eh, o bile bazen eğlenceli olabiliyordu. "Şimdi seni bırakacağım," dedim parmaklarımızı ayırırken. Baştaki kadar gergin görünmüyordu, kollarını havaya kaldırdı ve ayaklarını birbiri önüne sürdü. "Aferin Potter," dedim kollarımı göğsümde birleştirirken. "Ya düşersem?" Onun tam yanında yavaşça hareket ederken "İzin vermeyeceğim," dedim, bir elim cebimdeki asaya uzanmıştı. Harry başını kaldırıp bana baktı, gülümsedi ve tekrar önüne döndü. Yavaştı ama iş görürdü, çabalıyordu ve ne kadar bunu kendime itiraf etmekten nefret etsem dahi, onu böyle izlemek eğlenceliydi. "Neden bana yardım ediyorsun?" Onun etrafında ufak bir daire çizip önünde dururken "Kusursuz Potter'ı böyle görmek eğlenceli." Gülerek bana baktı. "Düşmanının yenilgisinden zevk mi duyuyorsun Granger?" Gözlerim yeşil şeritli kravatına kaydı ve duraksadım, bakışları bu nedenle bana çevrildi. "İyi gidiyorsun," dedim yanından geçip gölün dışına ilerlerken. "Hermione-"
O başka bir şey diyemeden, gitmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
she hated him x harmione
Fanfiction... nah, she didn't gryffindor hermione x slytherin harry