1

136 34 280
                                    

Hayatınızın kaçıncı evresinde can yıkıcı bir gerçeklikle bütün umutlarınızın sizi terk ettiğini söyleyebilirsiniz? Ah pardon, umut fakirin ekmeği derler çoğu zaman. Umudunu kaybeden adamın bütün limanlarının harabe olduğunu da söylerler. Kısacası umut kelimesine o kadar anlam yüklersiniz ki çoğu duyguyu onun alt başlığı altında incelersiniz.

Mesela korku, umutlar biterse korkup tedirginleşirsiniz. Ya da özlem diyelim. Umutlar bitirse özlem miktarı artar. Özlem miktarı artan bir bedende düşünme işlemi gerçekleşemez. İnsanın bu durumlarda deli damgası alabileceğini biliyor muydunuz?

Peki özgürlük. Özgürlük umutla bağlantılı mıdır sizce?

Burnundan ve kulağından kan gelen genç adamın son düşünceleriydi bunlar. Bu iğrenç yerde her defasında bu sandalye de ölümle savaşırken özlem duyduğu bedenlerin yüzleri aklından gitmiyordu. Hepsine son defa bakmak için çırpınırken anbean daha da batıyordu. Ne biliyordu, belki kurtuluş diye bahsettiği gün ışığı parçaları ölümün kesitlerinden bir kasetti.

Penceresi bile olmayan depoya benzer odada tek bırakılmıştı Batı. Kafasını geriye atmış belli bir süredir kıpırdamadan duruyordu.

Uzun sayılacak bir süre sonrasında hafif bir kıpırtıyla kafasını oynattı. Zorlukla yutkunurken ağzına gelen kan tadıyla yüzünü buruşturdu. Ne iğrenç bir şeydi bu? Ne tadı değişiyordu ne kokusu. Mide bulandırıcı bir etkiye sahipti.

Kafasını zorlukla kaldırmış, kaldırdığı andan itibaren zonklayan kafasına elleriyle bastırmak istemişti. İfadesiz gözlerini kollarına götürürken sandalyenin kenarlarına bulaşmış kanlara göz gezdirdi. Elleri hâlâ kelepçeliydi.

Koridorlardan gelen adım sesleriyle kafasını yukarı doğru kaldırdı. Her taraf aynı derece de karanlık olduğu için gelecek darbeyi kestiremiyordu.

Yaklaşan adım sesleri bir yerde son bulunca, kilit sesiyle beraber açığa çıkan ışık gözlerini kırpıştırmasına neden oluyordu.

Işığa alışınca gözlerini tepesinde dikilen adamın alaycı süiletine çevirdi.

"Kendine gelmişsin."

Adamın havaya kalkan kaşlarıyla söylediği şeyler çok kısık çıkmıştı ağzından. Kendi kendine söylüyor gibiydi. Yapılan bu işkenceyi kaldırabileceğini düşünmüyorlardı.

Kaldıramamıştı. Kaldırmış gibi yapmak çok yoruyordu.

Adam sersem ifadesini yok etmek ister gibi kafasını iki yana sallarken hayret eder halinin yerini aynı alaycı bakışlar almıştı.

"Bugünde kurtulamadık senden." Keyifle söylediği sözler tiksindiriciydi.

"Ellerimi çöz."

Batının emir verici sözlerinden haz etmeyen adam aynı ciddiyetsizlikle cevap verdi.

"Yok ya, keyfimin kahyası çözmek istemiyor onu ne yapacağız?"

"Keyfinin kahyasına başlattırma şimdi!"

Sinirli sözlerini destekleyen bir beden diliyle kelepçeyi sertçe bağlandığı sandalye tutunaklarına çarpmıştı.

Sertçe gözlerine bakan adama dik dik bakan Batı ciddi manada korkutucu gözüküyordu. Ellerindeki ve ayaklarındaki kelepçeleri çözdükleri anda sonlarını kendi kendilerine yazmış olurlardı.

Pis bir sırıtışla yanından ayrılan adam beşlik su şişesiyle geri dönmüştü.

Dişlerinin arasından sinirle dudaklarını araladı.

"Sırıtma."

Sırıtışını daha da büyüten adam sandalyenin yanına kadar gelmiş, şişesinin kapağını aralamıştı.

"Arkaya yatır bakalım kafanı." 

Yapmayacağını bile bile kendi kendine konuşuyordu bu boş adam.

Sandalyenin arka tarafına geçip  dağınık halde bulunan kömür karası saçlarını çekerek arkaya yatırmıştı.

Dişlerini sıkarak gözlerini kapattı. Birkaç saniye sonrasında beşlikteki suyun hepsini Batı'nın yüzüne dökmüştü. Bir eliyle dökerken diğer eliyle de elinin altındaki saçları karıştırıyordu.

Sandalye de oturan gözleri kapalı genç adama iğrenmiş bakışlarıyla karşılık verdi.

"Bir daha ki gelişinde seni iyi karşılayalım, leş gibi kokuyorsun."

Son sözcükleri sertçe söylemişti.

Sırılsıklam olmuş yüzünden dolayı düzensiz nefes alış-verişi yapmış, yüzündeki kanları elleriyle temizleyen adama dik dik bakmıştı.

"Çok beğendiysen 20'lik bidon getirelim bir dahakine."

Batı karşındaki tatmin olmuş gibi bakan adama karşılık düz bir şekilde lafını kesti. "Yemiyor değil mi?"

Aralarında geçen uzun ve çirkin bir bakışmadan sonra boş bakan gözlerini Batı'dan çekmiş, sinirle fısıldamıştı.

"Sesinin tınısına dikkat et."



Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 26, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ꜱᴀʜᴛᴇᴋâʀ-ɢᴀʏHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin