☃"yılbaşı için bir planın var mı?"
heyecanla kendini yanıma atan ten'le irkilmiştim.
"tanrı aşkına! kitap okurken böyle şeyler yapma diyorum her seferinde! ah..."
söylediklerimi tamamen duymazdan gelirken benden bir göz devirme kazanmıştı. sorusunu yinelerken cevap almadan onun yanımdan gitmeyeceğini biliyordum.
"bilmiyorum, evde olurum büyük ihtimalle. yapacak daha iyi bir şeyim yok."
"gerçekten çıtır vücudun 22 yaşında olmasına rağmen ruhun tam anlamıyla 80 yaşında. üniversitedesin ve herkes etrafında dört dönüyor, biraz kafanı o kitaptan kaldırsan diyorum, hım?" elimdeki kitabı alıp kapatmış, sağında duran komodine bırakmıştı. " eminim ki o kitabı daha önce de okumuşsundur ve tüm satırların altı çizilmiştir." bir şey dememiştim çünkü haklıydı, özenle yazılmış satırları itinayla okumuştum.
"doyoung, iki gün sonra lee taeyong bir parti düzenliyor ve beni biliyorsun... lütfen gidelim." alttan alttan bana bakıyordu. amacı sevimli davranarak beni partiye götürmekti lakin sessizliği bırakıp gürültü olacağı kadar sıkıcı olacak bir partiye gideceğimi hiç sanmıyordum.
"boşuna uğraşma oraya gelmeyeceğim."
"doyoung! ben senin en yakın arkadaşınım bana destek olman gerekiyor! hem sence de biraz yoonoh'u pişman ettirmemiz gerekmiyor mu?"
"yoonoh'tan ben ayrıldım?" tek kaşımı kaldırarak ona baktığımda omuz silkmişti.
"bu seni kaybettiği gerçeğini değiştirmiyor."
"beni rahat bırakır mısın? kitap okumak istiyorum." konuyu değiştirmek istediğimde kafasını iki yana sallamıştı.
"bana benimle partiye gideceğine dair söz verirsen, tabiki giderim." saçlarımı karıştırıp bıkkınca ona bakmıştım.
"vazgeçmeyeceksin değil mi?" kafasını tekrar iki yana sallamış, bana artık sevimli bir şekilde değil sinsice bakmaya başlamıştı.
"tamam gideceğiz. ama asla iki saatten fazla orada kalmayacağız, anlaştık mı?"
"anlaştık tabiki!"
üstüme atladığında kısa süren bir sevgi patlaması yaşamış, beni de dahil etmişti bu olaya. ten, ailemin yokluğunu aratmayan biriydi. üzüldüğümde saçlarımı okşayarak annem oluyordu; düştüğümde ellerimden tutup beni kaldırdığında kanayan dizlerimi ve dirseklerimi sardığında babam oluyordu mesela. o benim farklı anne babadan olan kardeşimdi. kan bağının önemli olmadığını kanıtlayarak, hayata tutunmamı sağlıyordu o.
ama fazlasıyla yapışkan olması kabul edilebilir değildi!
en sonunda bedenini üzerimden atıp onu dışarıya gönderdiğimde kendimi yatağa bırakmış, tavanı izlemeye başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
amour de la neige, jaedo
FanfictionLet's go below zero and hide from the sun I love you forever where we'll have some fun