first meet.

156 6 3
                                    

。 :*•

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

。 :*•.───── ⊱ ✦ ⊰ ─────.•*: 。

— Tokyo Ortaokulu, 2000

[saat 13:30 civarları]

"O kas yapmaktan vücudunda beynine yer kalmamış ağabeyine söyle, akşam bizi yine rahatsız etmesin. Okul çıkışında atari salonuna gideceğiz diye söz verdin!"

Senju yarım saattir elinde tuttuğu için erimeye başlayan mavi dondurmasını sonunda hatırlarken, ağabeyi Taiju yüzünden Yuzuha'ya sitem ediyordu. Günlerdir sırf Senju'ya olan gıcıklığı yüzünden okul çıkışına erkenden geliyor, Senju'ya gözdağı verir gibi motoruyla Yuzuha'yı alıp gidiyordu. Senju her ne kadar onunla kavga etmek istese bile kendisi henüz ortaokul 1. sınıftı ve en yakın arkadaşı olacak kişinin ağabeyinin, yani koca kas yığınının, liseli olması pek de lehine bir durum sayılmazdı.

Yuzuha almak için otomatı tekmelediği çilekli sütünü bitirip kutusunu ayağıyla ezerken, derin bir iç çekti ve umutsuz gözleriyle Senju'ya baktı, "Elimde olan bir şeymiş gibi konuşuyorsun! Henüz ortaokulluyuz, ona kafa tutamayız. Küçüklüğümüzden beri sana gıcık zaten, yaptığı şey yeni sayılmaz. Yine de konuşmaya çalışırım." dedi. Yuzuha cevabını vermesinin ardından, Senju'dan gelecek cevabı umursamamıştı çünkü mızmızlanacağını biliyordu.

Şu an öğle arasıydı ve evlerine gitmek için son birkaç dersleri kalmıştı. Tokyo'nun sıcak ve yakıcı güneşi doğrudan oturdukları arka bahçeye geliyor, ılık rüzgarla birleşerek insanı mayıştırıyordu. Yuzuha saçlarını düzelterek Senju'nun yanına, arka bahçedeki küçük kulübenin üstüne çıktı ve sırt üstü uzandı. Güneş yüzünden kamaşan gözleri hafif sulanmıştı, yine güneş yüzünden etrafı hafif parıltılı görüyordu. İşte en sevdiği his buydu! Senju'nun isyanlarını bastırarak gökyüzüne baktı, sıradandı ve sıradanlığıyla oldukça güzel gözüküyordu. Ön bahçeden gelen boğuk çocuk sesleri, spor salonu yerine bahçedeki sahaları tercih eden sporculara yapılan tezahüratlar ile karışıp kulağına ilişiyor ve okul bahçesindeki çiçekler ile yeni biçilmiş çimlerin kokusu, ılık rüzgar ile birlikte burnuna doluyordu.

Derken, huzurunu bozan iğrenç bir kahkaha sesi duydu.

Duyduğu ses ile Senju'ya dönmüştü, onun tepkisinin de kendisininkinden aşağı kalır yanı yoktu. İkisi de duraksayıp birbirine bakmış, ardından sesin geldiği yer olan, okulun bodrumundaki kazan dairesine açılan merdivenlere bakmışlardı. Oradaki merdivenlerde birisinin olacağını düşünmemişlerdi çünkü aşağı doğru inen merdivenler oldukça tozluydu ve çöp doluydu. Yine de duydukları ses yanıldıklarını belli ediyordu.

Yuzuha ve Senju yerlerinden fırlayarak giydikleri okul eteğini umursamadan küçük kulübeden atladılar. Yavaş yavaş duydukları kulak kanatıcı ses daha da netleşiyor, beraberinde anlaşılabilir birkaç kelime getiriyordu. Vardıklarında, merdivenlerin korkuluklarına yaslanarak kimin olduğuna baktılar. Okulda korkmaları gereken birileri olmadığından, saklanmaya gerek duymamışlardı. Yuzuha ve Senju, kendi isimleri duyulduğunda insanların onlardan saklanması gerektiğini düşünüyorlardı. Okuldaki en kurnaz ve güçlü kişiler onlardı, birilerinden korkmak için hiçbir sebepleri yoktu.

𝗵𝗲𝘆, 𝗹𝗶𝘁𝘁𝗹𝗲 𝗴𝗶𝗿𝗹! 𝘁𝗼𝗸𝘆𝗼 𝗿𝗲𝘃𝗲𝗻𝗴𝗲𝗿𝘀!Where stories live. Discover now