"Boş hayaller arasında kaybolmuş gibiyim.
Yönler karışmış , insanlar hayatlarına devam ederken dünya durmuş gibi.
Boşluğa düşmekden korkmaz oldum.
Gecemdeki yıldız kayboldu.
Ve sevgilim şunu sana söylemeliyim ki gecemdeki o yasak yıldız her zaman sen oldun."Yıl; 1921 -
Bana hiç mi hiç sıcak gelmez şu esen maziler. Ruhumu koysam bir çuvala götürsem sahillere. Geçen güller açar mı yine? Adımlarımı atıyorum ya her an yine kayboluyorum zihnimde. Mürekkebi masama yavaşça koyuyorum ama gönlüm ister ellerim ona uzansa. Ah sevgilim. Bu ay ışığı gönlümün aydınlanmasına yetmezki. Dikenler her an daha da sıkıyor bak kalbimi.
Kafamı yavaşça kaldırdım. Bir şeyler kulağımı dolduruyordu. İçimdeki insan bir anda canlanır oluverdi. Elimin altındaki dosyaları yavaşça çektim uzağıma. Kulağıma hâla bir şeylerin mırıltıları geliyor, dahada yükseliyordu.
"Bay taehyung! Bay taehyung"
Bir uykudan uyanmışım gibi kalktım yerimden. Kapıya doğru yürüdüm. Kasabanın sınırlarında yaşayan bay seohyun'un buraya koşarak gelmesinin amacı neydi acaba? İçimdeki insan mutluymuş gibi gülümsedim camdan ona.
O ulaşmadan kapıyı açıp elimi salladım.
"Efendim bay seohyun?"
Bakışlarımı yavaşlayan adımlarına ve derin soluklarına çevirdim. Sonrada siyah şapkasını çıkartarak kafasından birer birer düşen ter damlalarını elinin tersiyle yavaşça siliverdi.Ayakkabılarının sert topukları taşla toprakla çarpma sesi yavaşça kapımın önünde bitti. Aynı anda bende içeriye doğru adımlayarak girmesi için ona yer bıraktım.
"merhaba bay taehyung."
Bir sessizliğin arkasından içeriye doğru elimi uzattım. "Merhaba bay seohyun."Az önce ruhumun dinlendiği koltuğuma doğru tekrar yürürken, nefesim daraldı gibi oldu. Takmadım. Sanki iç dünyam her tarafı kapatıyordu. Bütün duvarlar teker teker kapanıyordu. Ama dilerdim ki bu sadece iç dünyamda etki etsin. Boğazımdan gelen bir kaç öksürükle yerimi geçip derin nefesler almaya başladım.
"Oh iyi misiniz bay taehyung."
Aradan bir kaç saniye geçmedi nefes alışverişim düzelmeye başladı.
"İyiyim iyiyim bay seohyun. Tekrardan hoşgeldiniz." Omuzlarım biraz çökük çoğu insana gülümsediğim gibi ona da gülümseyerek konuştum. "Bir sorun mu vardı?"Orta bir stresle gülümsemesi gerilirken bir an koltuğuna içine sinecek diye kortum. Konuşmak niyetiyle ağzını açtığında beni kontrol etmek amacıyla gözlerime bir kaç saniye baktı.
"Kusura bakmayın bay taehyung. Size acil bir haberim var."
"Acil bir haber mi?"Derin bir nefes verdi. Kafasını yavaşça bükerek gözlerini benden sakladı.
"Saat altıda ocak evine halkı çağıyormuş muhtar."Muhtemelen yine çoğu kişi gibi bana aynı şeyleri zırvalayacaktı. Bıkkınlıkla derin nefes verdim.
"Peki bununla benim öğrenmem gereken acil haber ne?"Sanki afallamış gibi tekrar dikti gözlerini bana.
Şaşkın ve çekingen sesi ile "Efendim."Dedi.
"Biliyorsunuz ki ülkemiz bir yıla yakın bir savaş içinde."...***