Lili,

820 48 8
                                    


Carmen, Carmen, sabahlara kadar uyanık,
Sadece 17'sinde ama sokakta çok çekici yürüyor

***

Her şeyin başladığı gün Rosé için zaten sıkıntılı ve yorucu bir gündü.

Seul'un en ünlü hastanelerinin birinin acil servisinde, sırtı kalorifere yapışık bir şekilde yerde oturuyordu Rosé. Yorgundu ve üşüyordu. 15 dakikadır acilin sakinliğini fırsat bilerek, kafeteryadan aldığı sandviçini yiyordu.

Yemeyi bitirdiğinde telefonundan saatine baktı: 03:52, sıkıntıyla ofladı, nöbetinin bitmesine 1 saat vardı daha. Ama o mental ve fiziksel olarak bitmişti. Telefonun kamerasından kendine baktı. Belirginleşmiş göz altı torbalarına ve çatlak dudaklarına. Annesi onu bu halde görse ne üzülürdü ama. O da 'sevdiğim işi yapıyorum anne, mutluyum' diye onu teselli etmeye çalışırdı büyük ihtimalle.

Sıkıntıdan ve uykusuna engel olmak için açtığı tetris oyununda kendi rekorunu kırmaya çalışıyordu şimdi de. Ama göz kapakları ona meydan okuyordu. Sırtından aldığı sıcak onu mayıştırmaya başlamıştı. Bunu fark ettiğinde yavaşça ayağa kalktı.

Dizlerinin yorgunluktan titrediğini fark ettiğinde kendisine acıdı ama ayrıca kendine kızmadan da edemedi Rosé. İşini severek yapıyordu. İnsanlara yardım etmek her zaman en büyük hayaliydi ve bunu en güzel şekilde gerçekleştiriyordu. Tabiki de biraz yorulacaktı. Aslına bakarsak çoğu zaman gurur duyuyordu kendisiyle.

Ama şuan tam da yorgunluktan bayılmak üzereyken ve evine gidiş yolu gözünde büyürken bu düşünceler onu çok mutlu etmedi açıkçası. Ve ona doğru koşan hemşireyi fark ettiğinde 'keşke şu an buharlaşsaydım da beni görmeseydi' diye düşünmeden edemedi.

Hemşire ona ulaşamadan hareketlendi ve acilin girişine doğru hafifçe koşmaya başladı. Bu saatte geldiğine göre büyük ihtimalle sarhoş bir şekilde partiden dönmeye çalışan ve babasının arabasıyla kaza yapmış bir gençtir diye tahmin etti. Birazdan ailesi hastanede belirir, asla çocukla ilgilenmemiş annesi üzüntüden kendini yerlere atar, sadece derslerini önemseyen babası hem sinirli hem de üzgün bir şekilde çocukla konuşmaya kalkar ve onu kurtarmamız için bize yalvarır. Derin bir nefes aldı yavaşlarken. Hep böyle oluyor. İlginç. İnsanlar ilginç, diye düşündü. Yada insanlar çocuk büyütmeyi bilmiyor.

Rosé kendinden çok emindi ama tahminlerinde yanılmıştı bu sefer. Bunu sedyede taşlı kıyafetleriyle uzanan genç kızı gördüğünde anladı. 'Evet' dedi. 'Aslında yanılmış sayılmam çünkü bu da büyük ihtimalle bir parti ve içki vakası' Ama kızın bilincini kontrol etmek için yüzünü çevirdiğinde vazgeçti.

"Aman tanrım, şirketi bu skandalı kapatmak için milyonlar ödeyecek,"

Arkasını döndü Rosé. Karşısında, arkasında ve etrafında duran bir sürü hemşire vardı ve hepsi sedyede yatan kız için toplanmıştı. Hem görevleri olduğu için hem de meraktan. Cevap vermeye hazırlanıyordu ki birisi tarafından şiddetle itildi ve yere doğru sendeledi.

Afallamıştı. Zaten beyninin işleyişi bu saatlerde fazlasıyla yavaşlamışken neye uğradığını şaşırmıştı. Doğruyu söylemek gerekirse etrafında acemi hemşireler olmasa ağzına gelen küfürleri savurmaya hazırdı. Hemşireler onu kollarından tutarken onu yere iten adama ve onunla birlikte olan kalabalığa baktı, ardından kıza.

Kuş gibiydi kız ve adamın kolları arasında yok gibi duruyordu. Yere doğru sarkan ince kollarına, yer yer morarmış bacaklarına baktı. Çatılan kaşları tekrar eski haline döndü ama kalbi hâlâ deli gibi atıyordu. Çocuk gibi diye düşündü Rosé, biraz daha sıkarsa kırılacak, gözlerini kemikli parmaklarında, parça parça dökülen saçlarında, silik teninde gezdirdi.
'Anoreksiya' dedi. 'Kesinlikle anoreksiya hastası.'

u turn lili | chaelisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin