Kuşlar vücutları tüylerle örtülü, akciğer solunumu yapan, sıcakkanlı, yumurtlayan, gagalı, kanatlı omurgalı hayvanların ortak adı, iki ayaklı, sıcak kanlı, omurgalı ve yumurta ile üreyen hayvanlar sınıfı.
Yaklaşık 10.000 civarında yaşayan türüyle en kalabalık tetrapod omurgalıları oluştururlar. Kuzey Kutbundan Güney Kutbuna dünya üzerindeki tüm ekosistemlerde yaşarlar. Boyutları arı sinek kuşunda 5 cm ile deve kuşunda 2,7 m.'ye kadar değişir. Bulunan fosillere göre kuşlar, yaklaşık 150-200 milyon yıl önce, Jura Devri'nde terapod dinozorlardan gelmektedir. Bilinen ilk kuş Jura Devri'nin sonlarında yaklaşık 155-150 milyon yıl önce yaşamış olan Archaeopteryx 'tir.
Omurgalıların kalabalık bir sınıfıdır. Gagalarında diş bulunmaz. Günümüzde karada ve suda yaşayan 10.000 kadar türü mevcuttur. Çoğu uçucudur. Kivi ve deve kuşu gibi uçamayan nadir çeşitleri de vardır. Hepsi sıcakkanlı ve yürekleri dört gözlüdür. Büyük ve küçük dolaşım birbirinden tamamen ayrılmıştır. Genellikle vücut ısıları 41-42°C'dir. Derileri tüy ve teleklerle kaplıdır. Tüyler vücut ısısını muhafaza eder. Derilerinde salgı bezleri yoktur. Yalnız kuyruk diplerinde yağ salgılayan bir çift bez vardır. Su kenarlarında yaşayanlarda bu fazla gelişmiştir. Bacakları keratin pullarla örtülüdür. Ayakları dört parmaklı olup, üçü önde biri arkadadır. Ağaçkakan gibi tırmanıcı kuşların parmaklarının ikisi önde, ikisi arkadadır. Baykuş, gök kuzgunu ve guguk kuşlarında dördüncü parmak hem öne hem de arkaya döndürülebilir. Bazılarının parmakları arasında yüzme derisi bulunur. Pelikan, karabatak ve sümsük kuşlarında dört parmak da perdelidir. Ördek ve Martılarda öndeki üç parmak perdelidir. Uzun müddet karla kaplı olan bölgelerde yaşayanların parmakları tüylüdür. Balık kartalının parmaklarının alt yüzeyinde, balıkların kaymasına mani olmaya yarayan özel dikenler vardır. Afrika devekuşları iki, Güney Amerika ve Avustralya devekuşları üç parmaklıdır. Dövüşken kuşların ayaklarında birer adet mahmuz bulunur. Ağaçkakan ve papağanların dilleri etli ve yumuşaktır. Kuşlarda vücut, uçmaya elverişli şekilde yaratılmıştır. Kemiklerin içinde ilik yoktur. Hava ile doludur. Havada üşümemesi için ve sıcaktan rahatsız olmaması için soğuk ve sıcak geçirmeyen bir tüy örtüsüne sahiptir. Kuyruk tüyleri dümen vazifesini görecek şekilde yaratılmıştır. Ayrıca fren vazifesi de görmektedir.
Tüyleri son derece hafif ve kuvvetlidir. Ana tüy gövdesinden çıkan ince tüycükler birbirine minicik çengellerle kenetlenmiştir. Hatta bu tüycüklerin insanı şaşırtan kendi kendini tamir gücü de vardır. Parçalanmış tüy dikenleri bir araya getirildikten sonra uzunlamasına birkaç kere okşanınca mikroskobik denilebilecek kadar küçük kancaların tekrar birbirine geçip eskisi gibi kenetlendiği görülür. Kuşlar tüylerini gagalarıyla tarayarak düzeltir. Ter bezleri bulunmadığından tüyler her zaman kurudur.
Uçma olayında büyük enerjiye ihtiyaç duyulduğundan kuşlarda gelişmiş bir sindirim sistemi vardır. Mîde ve barsak kuruluşu, diğer hayvanlarınkinden farklıdır. Mesela bunlarda "kursak" denilen bir torba da bulunur. Burası alınan gıdayı depolamaya ve devamlı mîdeye aktarmaya yarar. Besinler mîdeye gelmeden önce kursakta iyice yumuşatılır. Mîdeleri de iki gözlüdür. Birincisinde mîde özsuları salgılandığından, "bezli mîde" adını alır. İkincisine "taşlık" adı verilir. Kuş enerji depo edebilmesi için yediğini hemen hazmeder. Mesane bulunmadığından posalar derhal dışarı atılır, vücut hafifler.
Mîde ve barsakların posayı aşağıya iten hareketleri müthiştir. Yuvasını henüz terketmemiş bir ardıç kuşu uçmanın tekniğini şuurlu olarak bilmez. Bunun için gerekli yakıt hesabını yapamaz. Ama içgüdü olarak önüne çıkan koskoca bir solucanı hemen kursağına indirir. Karga yavrusu, sanki uçmak için fazla gıda gerektiğini biliyormuş gibi, her gün kendi ağırlığının birkaç katı öteberi yutar.