Alarmım çaldığında çoktan uyanmıştım. Bıkmış bir ifadeyle uzanıp kapattım. Son zamanlarda hayatım biraz garipleşmişti. Anlam veremediğim şekilde bir kişi davetsiz bir şekilde hayatımın tam ortasına girmişti ve bunun bana iyi gelmediğine emindim. Sadece çok fazla düşünmemi sağlayan zaman kaybıydı, ondan nefret ediyordum. İsmi Furkan'dı. Geçen hafta annemin düğünü vardı ve onunla orada tanışmıştık. Açıkçası kafamı bu kadar karıştıracağını bilseydim kesinlikle o gün onu gördüğüm an koşarak kaçardım.
Telefonuma gelen bildirimle irkildim. Hafifçe doğrularak telefonumu elime aldım ve bildirimin kimden geldiğine baktım. Mesaj ondandı;
"1 saattir arıyorum ve cevap vermiyorsun."
Kahretsin bu çocuk bir haftada nasıl hayatımın büyük bir bölümü olmuştu?
"Üstelik görüldü atıyorsun. Anlaşılan oraya gelmem gerekecek."
Gözlerimi devirdim.
"Saçmalama, uyuyordum. Hazırlanıp geliyorum."
"Umarım :)"
Çok sinir bozucu birisi olduğuna kanaat getirdikten sonra sonunda yatağımla vedalaşıp kalktım. Yüzümü yıkadıktan sonra aynadan ne kadar berbat göründüğüme baktım. Gözaltlarım şişmişti ve bu iğrenç gözüküyordu. Giysi dolabıma doğru ilerledim. Kırmızı bir bluz ve buz mavisi bir pantalon seçip giyindim. Şık olmakla uzaktan yakından alakam yoktu. Makyaj yapma gereği duymadan odamdan çıkıp kapıyı kilitledim. Bir öğrenci yurdunda kalıyordum ve burası gürültücü bir üst komşunuz olmadığı sürece gayet iyi bir mekandı. Kapının önünde onu gördüm. Yine çok şık giyinmişti, beyaz bir gömlek ve siyah bir pantalon. Siyah pahalı arabasının camından bana bakıp gülümsedi. Bugün naziklik düşündüğüm yoktu, karşılık vermeyip yan koltuğuna oturdum.
"Günaydın güzellik." diyip gülümsedi.
"Günaydın. Zaten çok yorgunum, beni konuşturma. Bir an önce gidelim." dedim.
Başını salladı ve motoru çalıştırmadan önce Mavi Gri'nin "Dünyanın En Güzel Kızı" şarkısını açtı. Ona doğru döndüğümde bana bakıyordu.
"Ne bu yersiz şarkılar, sen hayırdır?" dedim. Cevap vermedi, sadece gülümsedi. Sürekli gülümsüyordu ve bu beni rahatsız etmeye başlamıştı. Önüme döndüm ve şarkının eşliğinde yola koyulduk. Annemlerin evine gidiyorduk. Bizi kahvaltıya çağırmışlardı. Furkan da üvey babamın oğlu olduğundan benimle birlikte geliyordu ama bu çok saçmaydı. Ben ve Furkan iyi anlaşmak zorunda değildik, sanırım bunu anlamıyorlardı. Yol boyunca hiçbir şey konuşmadık. Vardığımızda ben kapıya uzanacakken koşarak kapımı açtı. Beni etkilediğini falan mı düşünüyordu? Bu yaptığı "jest"ler etkileyici değil, tam tersi gülünçtü. Onu boşverip eve doğru hızlıca yürüdüm. Kapıyı çaldığımda hizmetçi kız beni karşıladı.
"Hoşgeldiniz Nilüfer Hanım, Furkan Bey."
Yanıma baktığımda buradaydı. Nasıl bana yetiştiğini umursamayıp içeriye girdim. Annemi görür görmez ona sarıldım. Üvey babam bana gülümsüyordu, bende ona içten bir gülümsemeyle karşılık verdim. Bu gün umarım güzel geçebilirdi. Umarım.