Ilık, nazlı bir rüzgarın çocuğunu okşayan anne misali ağaçlardaki sararmış yaprakları okşadığı anlar şüphesiz Lord Xiao'nun izlemekten zevk aldığı sayılı zamanlardandı. Böyle zamanlarda genç hükümdar oturur, Avrupa'nın üzerine esecek olan gelişim rüzgarlarını düşlerdi. Cahil, elindekinin kıymetini bilmeyen yaşlı amcanın elindeki tüm malzemeleri alacak ve onu kendisine muhtaç bırakacaktı. Bu dünyada elindekini kullanmayı bilmeyenlere yer yoktu. Yaşlı amca, Doğu, gibi.
Fakat bu akşamüstü her şey biraz daha farklıydı. Yine ılık bir rüzgar vardı fakat hava gereğinden daha da boğucuydu. Sokaklarda ara sıra çöllerdeki kum fırtınalarına benzer fırtınalar oluyor, sokaklardaki tozu yukarı kaldırıp görüş mesafesini düşürüyordu. Manzarası ile arasına giren ufak toz hortumları sebebiyle sinirlenen Lord Xiao, oturduğu reçine kokan işlemeli sandalyesinden hışımla kalkarak içeriye, çalışma odasına, gitti. Masasının karşında, kapının kenarında duran yardımcısı Ganyu, her zamanki gibi ayakta, hülyalı bir biçimde kendisine verilecek yeni görevi bekliyordu. Lord Xiao, sandalyesini çekip otururken önünde paketlenmiş dosyaya bir bakış attı. İstediği haftalık raporlar olduğunu, paketin üzerindeki süslü "Yuheng" imzasından anladı. Sararmış, saman kağıdından yapılmış paketin mührünü kırarak içindeki kağıtları çıkardı.
Dükkanların gelirleri, şehre girip çıkan yabancı ve tüccarların bilgileri, yakalanan haydut çetelerinin durumu ve en önemlisi, son bir haftadır halk arasında bir virüs misali yayılan hastalığın gelişmeleri.
Lord, tüm kağıtları bir kenara ayırarak eline hastalıkla ilgili olan raporu alarak dikkatlice okumaya başladı. Raporda hastalıkla, buna neden olabilecek herhangi bir sebep bulunamadığı özenle belirtilirken hastalardan bazılarının konuştuğu açıklanıyordu. Söylediklerine göre, kendi işleri ile meşgullerken bir anda kulaklarına tatlı bir lir sesinin doluştuğunu, ardından da kendilerini dans ederken bulduklarını belirtiyorlardı. Bazıları bunların yanı sıra, lir sesi ile bu liri çalanı da gördüklerini söylüyorlardı. 155 boylarında, örgülü mavi saçlara, ufak ve güler bir yüze sahip; vücudunun çoğu yerini açıkta bırakan beyaz bir elbise gitmiş kanatlı bir meleğe benzediği de yazılanların altına iliştirilmişti.
Raporun bir sonraki sayfasına geçen Lord, bu sefer de şehrin ileri gelen yaşlı halkının olanlar hakkında söylediği bir kaç elle tutulur denebilecek ama hala çocuk ürünü olduğunu düşündüğü bilgiyi gözden geçirdi.
Yaşlı halka göre şehir lanetlenmişti. Tanrılarına olan öfke ve inançsızlıklarından dolayı, yedi kutsal tanrıdan biri onları cezalandırmaya gelmişti. Halkın herhangi bir mikrop etkeni olmaksızın dalga dalga dans etmeye başlayarak bir süre sonra yorgunluktan veya canlarını yakmalarından dolayı ölmelerine bu bilgi pekala bir kılıf olabilirdi fakat söylenilenlerin devamı bir türlü kafasına oturmuyordu Lordun. Yaşlılara göre onları cezalandıran tanrının yöntemine bakarsak, bu tanrının yedi büyük tanrıdan en özgür ruhlu olanı ve ayrıca ozan olarak da tanınmışı Barbatos, halk arasında Venti olarak bilinirdi, olduğunu söyleyebilirlerdi.
Bütün bu "tanrı" ve "ceza" saçmalığı, şehre çöken gecenin karanlığı eşliğinde Lord Xiao'nun içini bunaltırken öfkeyle masasından kalktı. Bir savaşa hazırlanıyorlardı lakin ne olduğu belirsiz bir hastalık halkını ufak ufak yiyerek ordusundan askerleri azaltıyordu ve koskoca Lordun bulabildiği tek kılıf - ki bu da zorlama bir kılıftı - başka bir tanrının onları inançsızlığından dolayı cezalandırdığıydı.
Masasının alt gözünden ejder işlemeli, Smith & Wesson tabancasını alarak belindeki sert kayışın gözüne yerleştirdi. Askıdan koyu yeşil renginde, düğmeleri safir işlemeli çeketini alarak usulca giydi.
Odasından çıkmadan önce yardımcısı Ganyu uyandırarak kendisi gelene kadar bir fincan meyveli pu-erh çayı yapmasını istedi. Ardından da hızlı adımlarla odasından çıktı.
<><><><>
bölüm sonu.
diğer ithaflar:
kuroikawa maywwe maraspolisdepartmani yuj3rian
haebaexo
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1518, dance | xiaoven
FanfictionLord Xiao, karanlık çağın ortasında bir lir ezgisiyle aydınlığı bulabileceğine inanmıyordu. Tanrı Barbatos ise, bir ölümlüye bu denli vurulacağını tahmin bile edemezdi. fanart belong @/yeetoldy from twitter.