Bir Başka Dilde Aşk
Günümüzde, yaşadığımız hayat ile kalite arasında ters orantı oluştu. Ne kadar çok olaya muhatap olursak, yoğunluğumuz ne kadar artarsa; o kadar kalite ve emek azalır oldu. En sade halini yaşıyoruz yaşanılanların. Süsü, emeği, düşünmeyi ve gayreti o kadar azalttık ki, yapılanları makineleştirdik, robotlaştırdık. Örneğin, şarjı biten ya da hafızası bozulan bir telefondan sonra kaç numara hatırlayabiliyoruz diye düşünün basitçe. Kolaylaştırırken hayatımızı, verdiğimiz emek, fedakarlık ve düşünme çabamız çok azaldı, ufaldı; hatta gittikçe görünmez olmaya başladı.
Öyle bir çağa geldik ki ilişkiler bayağılaştı. Yanı başımızda olanların kıymetini bilemez olduk. İnternet çağı adı altında hiç görmediğimiz kişilerin, ya da gerçek hayatta görme imkanımızın çok seyrek olduğu kişilerin parmaklarından çıkacak kelimelere odaklanır olduk. Dibimizde olanlara ise ya hak ettiği değeri vermez olduk, ya da dikkatimizi bile çekmez oldular. Mesela, aynı apartmanda oturup tanımadığımız bir sürü kapı komşumuz var. Yakınlaştıkça uzaklaştık aslında.
İletişim araçlarının çok hızlı geliştiği ama iletişimin bir o kadar bayağılaştığı şu içinde bulunduğumuz zaman diliminde sevmenin ve sevilmenin de tadı değişti. Kimse kimseden Leyla ya da Mecnun olmasını beklemiyor tabi ki; ancak Mecnun ya da Leyla olmasa da insan, onlar kadar gayret göstermeli sevgi için, sevgili için. Öyle basitçe; "Ben seni sevdim, hoşlandım. Sen de beni sev. Anlaşamaz isek herkes yoluna..." diyerek değil tabi ki.
Emek vereceksin sevgin için, çaba sarf edeceksin, uğraşacaksın. Gecenin en koyu karanlığında düşüneceksin. Herkes senle bile olsa, o olmadığı için yalnız olacaksın. Kelimeler yetmeyecek anlatmaya derdini.
İşte böyle bir durumda bir sürü dil gelir insanın aklına, sevdiğini anlatmak için. Seni seviyorum demenin başka dillerle çok fazla yolu var, gönülde duyulanlar bir olsada. Dünya üzerinde tahmini 220 resmi dil var. Resmi olmayanlarla 500-600 civarında. Bu demek oluyor ki 500-600 dil ile seni seviyorum diyebilirsin; ama seven gene de bulamaz sihirli kelimeleri, gene de anlatamaz bazen sevdiğini tüm dinleyenlerine. İşte tam bu demde bir soru çıkıverir karşıma, yıllardır cevabı ile iç içe yaşadığım bir soru: "Matematik gerçek hayatta ne işe yarar?"
Hani öğrenciyken de çok karşılaştığımız bir durum. Aslında yığınla cevap verilebilir bu soruya. En basitinden dört işlem durur hayatın tam orta yerinde. Lakin diğer konular kalır elimizde gerçek hayata dokunamadığını düşündüğümüz. Mesela, polinomlar, fonksiyonlar, bağıntı, mantık, türev, integral... Nerde kullanırız bunları? Sanki öğrenirken hayatın en gereksiz işini yapıyoruz gibi gelir bize. Öyle değildir aslında durum.
Sayılan her konu kullanılabilir belli durumlarda. Kolaya alıştığımız şu devrimizde biraz daha düşünmemiz gerek sadece. Madem maşuk anlatacak her dilde sevdiğini, bu neden grafiklerle olmasın ki? Matematik burada bile işe yarar işte. Hem de maşuk çözdüğü an yapbozu, gülümseme kalır dudaklarında en tatlısından.
Peki, mümkün müdür seni seviyorum demek matematikçe? Elbet mümkün. Grafiklerle anlatılan versiyonunu seçtim ben. Denklemler yazılır grafiklerin altına, çizilen her grafikte bir harf çıkar. Çıkan harflerle sevdiğini anlatırsın işte. Bütün harfler için denklemleri yazmak mümkün. Ben sadece "S" harfi için yazacağım ve diğerlerini de, merak edenlerin azıcık düşünmesi için bırakacağım.
y=3, 0≤x≤3
x=0, 0≤y≤3
y=0, 0≤x≤3
x=3, -3≤y≤0
y=-3, 0≤x≤3
Sevginizi anlatmak istiyorsanız biraz emek harcamak zorundasınız. Ancak acizane tavsiyem, denklemleri verdiğiniz sevgili, en az sizin kadar matematik biliyor ve en az sizin kadar sevgisine emek veriyor olsun. Yoksa denklemler boşa gider ve değersiz bir kağıt parçası gibi buruşturulup atılır.
Diğer harflerin denklemleri olmadan sadece grafiklerini çizelim. En azından aşık maşukuna ne sunduğunu bilsin değil mi?
Her harfi çizmek mümkün denklemlerle. Seven gene de anlatamayabilir derdini bu dille. Çölde kalmış birinin dudaklarına hafifçe su dökmek bizimkisi; susuzluk gitmese de, tadı kalsın damaklarda. Sanırım bu denklemleri alıp çözen kişi de bir o kadar anlar herhalde sevildiğini...
Sevgi ile...
Muhammet Fatih GÜNGÖR