3 • know my rights

80 24 8
                                    

• 6lack/know my rights

"been in the field,
and i know my wrongs, i know my rights.
i fought the fight, paid the price."

Yurttan istemeye istemeye çıkmak zorunda kaldığımda hızlı bir duşun ardından yırtık kot giyip beyaz bir tişörtle işin kolayına kaçtım. Yolun uzun olmadığını söyleyen Siwan'a güvenerek saçlarımı kurutmadan kapıdan dışarı atılmıştım, attığım her adımda saçlarımdan damlayan suların ensemden kayıp tişörtümün içine doğru kayışını hissettiğimde irite oluyordum. Sessiz yürüyüşümüz boyunca gerginlikle soluyordum, biraz da telefonundan yükselen mesaj seslerinin etkisi de var sayılırdı. Sohbet etme meraklısı biri değildim, bu denli acelesi varsa en azından saçlarımı kurutmam için beni yalnız bırakabilir, kendisi istediği gibi sessiz sakin yoluna gidebilirdi. Benim bu boğucu gerginliğimin sebebi tamamen oydu.

"Geldik," diyerek mırıldandığında başını ekrandan kaldırmamıştı bile. Karşıma bakarak üç katlı ahşap binanın tüm ışıklarının yanmasından partinin orada olduğunu farz ettim. Yaklaştıkça yükselen müziğin sesini duyuyordum, bitişiğindeki binadakilerin bundan rahatsız olup olmadığını merak ettim. Eğer ben olsaydım, aynasızların bile ayıramayacağı kadar şiddetli bir kavgaya tutuşurdum. Başkalarını önemsediğimden değildi, tamamen kendimi tanıdığımdan, itlik serseriliktendi işte.

Kapıyı çaldığımda çabucak açıldı. Aralanan kapıdan silüet gözüktü, kim olduğuna bakmayı umursamadan önce evin içerisine adımladım. İki yana sapan koridorları ve dıştan büyük gözükmesine rağmen içerisinde dar odaları vardı. Bütün aydınlatmalar açıktı, girişin karşısında direkt merdivenler vardı, üst katların da onlara ait olduğunu anlamıştım. Duvarları maç posterleri, eskimiş üst üste dizilen ayakkabılar, yıpranmış formalar, kasklar ve madalyalardan oluşuyordu. Düzensiz ama onlar için gurur verici bir tablo falandı herhalde, kalemlerle etraflarına yazılmış yazılar, kocaman atılmış imzalarla donatılmıştı.

Kapıyı açan elemana döndüğümde Siwan'la sohbete atıldıklarını gördüm. Buraya zorla getirilmeme rağmen yalnız kalmıştım, etraf tanımadıklarımla doluydu. Sağ koridordan başımı uzattığımda amerikan mutfak sayesinde salonun geniş olduğunu fark ettim. Göz göze geldiğim birkaç kişi bira şişelerini kaldırarak selamladıklarında başımı sallayarak selam vermekle yetindim, beni nereden bildiklerini bilmiyordum bile. Ne sikik sosyalleşme olayı ama!

Arkamı dönüp kapıya yürürken neredeyse kaçıp gitmeye hazırlanıyordum ama merdivenlerden gürültülü bir şekilde inen Colin'i görünce gülümsedim. Bir kurtarıcı gibi kollarıma atılıp kendine çektiğinde, "Gelmişsin!" diyerek haykırdı. Omzunu sıkıp arkasındaki Rio ve tanımadığım birkaç herife selam vermeye kalkıştım. "Ve kapının önünde yalnızsın."

Cevap vermeme kalmadan Siwan, "Sohbete dalmışım," diyerek onu geçiştirdi. Oysa yalnızca unutulduğumu falan söyler, ajitasyon yapardım. "Her şeyi abartma."

"Lütfen kendisinin ödlek bir çirkin ördek yavrusu olduğunu unutma. Yoksa bir bakmışsın pıtı pıtı kaçıveriyor yuvamızdan." Başını başıma yasladı. "Beni terk etmezsin, değil mi Jeongguk?"

"Şu aşırı samimiyetine bir sınır getirmezsen pıtı pıtı kaçan sen olacaksın," Alnına parmağımı yaslayıp başını geriye ittim. "Çirkin ördek yavrusu."

"Buna alındım işte."

"İlk sen başlattın."

Colin dudak büzecek falandı, bir ergen çocuk havasına büründü fakat Rio haddinden büyük kahkaha attığında buna son verdi. Az daha kalbime inecekti. Colin ters ters bakmaya başladı, Rio ağzını eliyle kapatmaya çalışıyordu, müziğin sesi yavaşladı, sohbeti ilgi çekici bulanlar etrafımızı sardı. Siwan her ne yapıyorduysa bırakıp yanımda yerini almıştı, Colin'in üzerimdeki temasını hepten kesip aramıza girdi. Diğerleri başka bir sohbeti başlatıp hepsi kolaylıkla ayak uydururken atılgan olmadığım işin kendimi geri çektim birkaç adım. İlgimi çekmeyen futbol muhabbeti dönüyordu, diğer yanımdakiler Colin'in haylazlıklarından konuşuyordu, bazıları kahkaha atıyor, bazıları bitirdiği şişeleri değiştiriyordu. Geniş bir ortamdı, bir kulüpten ibaret olmasına rağmen sıkı fıkı gözüküyorlardı. Benim yeni birisi olmam umurlarında değil gibiydi, belki görmezden geliniyordum belki de yenileri kabullenmeye açık insanlardı. Bilemiyorum.

broken hearts club • namkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin