YA TEVVÂB
Ey Beşîr ve'n -Nezîr (a.s.m.)!Gece, karanlığın eteklerinden tutmuş,visali arıyor. Gündüzle gece,akıl ile kalbi pay ediyor. Gündüze akıl,geceye kalp düşüyor. Kalp,gece sırrını alıyor. Dünyaya uyanık gözler,uyku ile gecenin ellerine veriliyor. Mana gözü açıklara gece,nuranî aydınlık oluyor.
Gecenin kalbine düşenlere vuslatı haber ediyor gece. Gece toprağında deliniyor nefsin kabuğu. Siz de Rabbinize bir gece yürüyüşüyle gidiyorsunuz. Miraç,gece yürüyüşü. Gece yürüyüşü olmayanın miracı olmuyor.
Geceye adım atıyoruz usulca. Kalpler size eğiliyor,sizinle gece yürüyüşüne düşmek için. Her yeri lâhûti bir sükûn kaplamış. Yıldızlar üstünüze bir defacık dökülmek için çırpınıyor. Parmağınızı kaldırmanız mehtabın yüzüne nahif bir elif gibi düşmeye yetiyor,mehtabın kalbi parçalanıyor.
Gece,Asr-ı Saadet'e açıyor kapıları. Teheccütle giriliyor o kapıdan.
Huzurundayız Efendim.
Gece,duygularımızı tutuyor. Rabbim,varlığa önce gece mi düştü? Gündüz onun eteklerine mi tutundu? Gecenin inceliği var. Madde incelmiş ruha baş eğmiş. Kalplerin kokusu gül olmuş hissediliyor. Tüm ruhlar Rabbine firar etmiş. Medine el bağlamış visalî bir namazda. Nefsin sesi kesilince varlığın Size salât ü selâmı işitiliyor:
"Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammed."
Kâinat salavathane,her şey yekdil söylüyor:
"Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammed."
Ağlıyorsunuz.
Siz ağlayınca âlem ağlar...
Kapınızda mahcup ve üzgün bekliyoruz. Merak içimizde kördüğüm. Mübarek annelerimizi kaldırıyorsunuz tek tek.
Gözleriniz yaşlı,hıçkırıklar yüreğinizde çağlayanlar gibi.
Buyuruyorsunuz;
"Hiç kimse uyumasın bu gece! Herkes ibadet etsin. "
Annelerimiz gecenin içine nurdan bir kandil gibi damlıyor;huşûyla huzura varıyorlar.
Siz ağlıyorsunuz Efendim.
Her dem rahmetle yunmuş avuçlarınız semaya uzanmış. Gözyaşlarıyla ıslanmış,hüzünle sarınmış dualar dökülüyor mübarek dudaklarınızdan. Gözyaşlarınız Yakup'un Yusuf için akıttıklarından daha çok, daha keder yüklü. Dertlenişiniz tüm annelerin yavrularına dertlenişinden daha fazla.
Gece,avuçlarınızdan akıyor usulca. Vakit silinmiş sanki. Duadasınız.
Ve siz ağlıyorsunuz...
Gözyaşlarınız annelerimizin kalbine değiyor. Siz ağlayınca onlar kan yaş ağlıyor. Sizi ağlatan durumun ne olduğunu soruyorlar.
Hıçkırıklar içinizde düğüm düğüm,gözleriniz ıslak buyuruyorsunuz;
"Ahir zamanda gelecek bazı kadınlar kendilerini giyinik zannederler ama onlar çıplaktı."
Ağlıyorsunuz...
Ahiret kayıplarımıza,önemseme-diğimiz kabir sonrası istikbalimize,istikbal diye koşuşturduğumuz olmayan zaman vehmimize ağlıyorsunuz. Kaybettiğimiz örtümüz için hüzün dolu yaşlarla gece boyu ağlıyorsunuz.
Ey Beşîr ve'n-Nezîr(a.s.m.)!
Gece sükûnlu örtü...
Visalî çekmiş üstüne herşey. Gecenin pak seccadesine baş koymuş has kullar. Hayal, kapınıza koşmuş. "Giyinik çıplaklar" ifadeniz içimizi yakıyor. Nedamet dilini en iyi gece bilir. Pişmanlık ateşi tutuşuyor alev alev tövbelerle. Sizi ağlatanlardan olmamak için gecenin karanlığında nuranî bir aydınlık için dualara tutunuyoruz.
Tüm gecelerimizin nur yüzlü mehtabı olan eylemler Beşîr ve'n-Nezîr (a.s.m.)! Biliyoruz ki örtü, nefsi tövbeye sevk ediyor ve
"YA TEVVÂB!" diyor...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖRTÜDE 70 ESMÂ
De TodoArşla arz buluştu. Tüm esmâ yansıdı. Varlık titredi. Hira titredi. Resûl evine koştu. Arş kalpli kadın kapıdaydı. Şefkat dolu kalbe seslendi: "Örtün beni!" "Örtün beni!" Vahyin ağırlığını örtü teskin ederdi. Bildi mübarek annemiz,örtünün muhkem gü...