Ailesi allahın Elvis'e verdiği en güzel hediyeydi,
ama gittiler karanlıktan korktuğunu bile bile onu karanlığa hapsettiler.
bazı şeyler istediği gibi olmadı. belki de bu tanrının imtihanıydı , o kadar çok seviyordu ki ailesini, Tanrı onlar olmadan yaşayabilir mi diye onları yanına aldı. peki bu haksızlık değil miydi?
en çok allahın yanına gitmek isteyen kendisiydi fakat onlar gittiler ,onlar olmadan yaşamak acımasızcaydı ve şimdi gözleri kapanıyor bileğinden kanlar akıyor.., elvisi'de yanınıza alacak mısınız tanrım?...
günler geçti elvis halasiyla yaşamaya başladı ama gun gittikçe ailesini daha çok özlüyordu. halası onu başka bir okula yazdırdı yeni arkadaşları oldu hepsiyle çok yakındı bir gün yakın arkadaşı selen onu cok sevineceği bir yere götüreceğini söyledi Elvis sevindi. herkesten uzak bir yere gittiler masanın üstünde büyük ve ağır bir anahtar vardı Selen anahtarı aldı ve kapıyı açtı, çok karanlık olduğu için ikiside hic bir sey göremiyorlardi ve bir anda elvisin kalbine bıçak saplanmış gibi oldu.
ölüyor muydu? kavuşacak miydi ailesine? ailesi yüzünden delirmişti
hala anlam veremiyordu. neden elvis değilde onlar, Hayatının kalan günlerini annesi olmadan geçirmek açıklayamayacak bir ifadeye sokuyordu elvis'i. gözlerini kapadi göz kapaklarında ağır mı ağır taşlar vardı sanki kapıdan dışarıyı dinledi
kimsenin gelmediğinden emin olduktan sonra "zalim acımasız yerden uzaklaşıyım ki bana bakışlarıyla hayat veren kişileri tekrar görebileyim" dedi. ve selenle içeri girdiler girdikleri yer ona çok huzur veriyordu odanın her yerinde mum vardi neden oluyor bütün bunlar diye düşünmeye başladı Belkide düşünmemesi gerekiyordu düşündükçe boşlukta hissediyordu kendisini.
aklında olan tek şey burası neresiydi
yağmur sesi kulaklarında çınlıyordu toprak kokusu... ve annesinin sıcak nefesi
sanki tüm bedenini sarmıştı. çok uykusu gelmişti ama yola devam etmeliydi kapatmamaliydi gözlerini .
yan masada su bardağı vardı hemen içti suyu ve gözleri kapandı...
gözlerini açtığında karşısında bir adam vardı hemen kalkıp ondan uzaklaşmaya başladı
-Merhaba Hanım efendi.
+ Şeyy sizi tanıyormuyum?
- Hayır siz beni tanımıyorsunuz. Ancak ben sizi yıllardır yakından tanıyorum.
+Anlamadım? Nasıl yani
-Her şey tanımak değil di bir birimizi ben seni hep gözlüyorum ama senin ruhun bile duymadı,yillarimi sana harcadığım gibi harcandım ama :)
Elvis adamin dediklerinden hic bir sey anlamadı ona bir kac adım yaklaşarak ismini sordu
+isminiz nedir acaba?
- benim adım ash
ash elini uzattı. elvisin elleri ise titriyordu etrafına baktığında arkadaşı selen yoktu.
ash "sizi korkuttuysam özür dilerim"dedi ve odadan çıkmak üzere ileriye gitti tekrar arkasina dönüp elinde kenarları sekmeli bir karton dosyayla." sizin bu kağıtları imzalamaniz gerekiyor elvis hanim, söylemeyi unuttum" dedi
ash cebinden kalemini çıkarırken masanın üstüne kağıdı koyup elvisin imzalamasini istedi. elvis ash'a güvenmediği için kağıdı imzalamadi
ash"beni tanımadığın için imzalamak istemiyorsun anlıyorum fakat bu senin iyiliğin için elvis" dedi
elvis kağıdı imzaladı ama ash'tan nereye giderse onu da yanina götürmesini istedi ash bunu kabul etti ama oldukça endişeliydi. ash ve elvis odadan çıktılar vakit nerdeyse ikindi namazina gelmişti, ve ash Müslüman olduğu icin en yakindaki camiyi bulmak icin arabasindaki GPS'i kullandi. cami 3 kilometre uzakliktaydi biraz ileride otobustan inip yolun kenarinda namaz kilan insanlari gordu. ama ash açık yerlerde namaz kilmaya pek hevesli degildi. ama yine de kıldı ve tekrar arabaya bindi elvis nereye gideceklerini sordu
ash cevap vermedi, arabadan indi ve koşarak uzaklaşmaya başladı 6 saat geçti elvis çok korkmuştu bir anda birinin arabaya yaklaştığını gördü. Elvis arabada elmanın yaninda olan bıçağı aldi ve arabadan indi
adam yaklaştıkça elviste ona yaklaştı korktuğu için onunla konuşmaya çalışmadı direkt karnına bıçağı sapladi.
ilk kez böyle bir olay başına geldiği için cok korkmustu telefonu yanında olmadığı için kimseyi ariyamiyordu etrafta kimse olmadığı icin cesedi bi yerlerde saklamaya çalıştı kenarda duran taş dolu çuvalı gördü içini boşalttı ve içine cesedi koydu üstüne toprak atti ve arabaya bindi sabaha kadar arabada ash'i bekledi ash gelmeyince artık ümidini kaybetmisti ve basina bir sey gelmeden ordan uzaklasmak istedi fakat ceset? cesedi polisler bulursa Elvise neler olacak cok korkuyordu ömrünün geri kalanı hapishanede geçsin istemezdi hemen eve doğru gitmeye basladi halasının yanina gitti ve olanları anlatti
halasi çok kızmıştı tanımadığı biriyle nasil gitti elvis bunu nasil yapti bir insanin canini nasil aldi diye düşündü ve elvise bana söz ver bir daha beni yalniz birakmayacasin ve tanimadigin hic kimseyle konusmayacaksin bizim bizden baska kimsemiz yok elvis biliyorsun dimi dedi gece konuştular ve anlaştılar. erken uyudu.