ST ∞ 1

266 11 10
                                    

∞1

Sonunda herzaman hayalini kurduğum şeyi gercekleşdirebilecekdim. Artık zamanı gelmişdi. Çok çalışmışdım ve yorulmuşdum ama buna değecekdi, buna eminim. Son eşyalarımıda bavuluma yerleşdirdim. Annem ve babamdan uzakda kalmak, bu bana zor gelecekdi ama bu avrupa turu için kesinlikle değerdi. Onları şimdiden özleyeceğime çok emindim. Son pantolonlarımıda katladıkdan sonra zorla kapadabildim bavulumu. Son kez aynada kendime bakdım. Kahve rengi, omzumun biraz altında biten, hafif dalgalı saclarımı bağlamışdım.

Yolculuk yaparken beni rahatsız etmelerinden hoşlanmıyordum. Hafif bir makzaj ve salaş kıyafetlerimle dikkat cekmeyeceğime çok emindim. Ama bu benim için sorun değildi. Abartılı olmak pekde benim tercihim olmamışdı. Ceketimide giyindikden sonra bavullarımıda alıp salona cıkdım. Annem herhalde bana yol için börek çörek katmışdı. Ona zahmet etmemesini söylesemde beni dinlemeyip yinede birşeyler hazırlamışdı. Anne yüreği dayanmıyor işte.

'Anne, baba ben hazırım. Birazdan cıkıyorum' diye seslendim ve Annem, 'Dur bekle kızım şunuda katayım hemen geliyorum' diye geri cevap verdi. Babamdan bir ses gelmemişdi. Muhtemelen hala bana kırgındı. Avrupa turuna cıkacağım için içi hiç rahat değildi. Onun gönlünü nasıl alabilirdim bilmiyorum. Beni kırmamışdı ve gitmem için izin vermişdi. Gönülsüz olsada.

Oturma odasına girdiğimde dikkatle Televizyona bakıyordu. Benim girdiğimi görsede aldırış etmedi. 'Baba birazdan Emira gelecek' dedim. Yani en azından bir tepki beklemişdim ama hiçbirşey söylemedi. Başını bile televizyondan cevirmemişdi.

'Babacığım' dedim ve önünde dizlerimin üzerine cökdüm, 'Biliyorum seni bırakdığım için bana kızgınsın ama kızın orada çok iyi tecrübeler edinecek. Bu tura katılmak için çok çalışdım ve para birikdirdim. Lütfen babacığım küçük prensesini böyle küserekmi uğurlamak istiyorsun?' diye sordum ve ellerini tutdum. Gözlerini bana cevirdi. Saclarımı okşadı. Yüzümü avuclarının arasına aldı ve alnıma bir öpüçük kondurdu.

'Ah meleğim benim. Sen bu ihtiyara bakma. Küçük prensesinin büyüdüğünü kabullenmekde çok zorlanıyor. Ben sana hiç küsermiyim? Sadece senin için endişeleniyorum okadar' dedi.

Babam benim kahramanımdı, bu yüzden o böyle diyince gitmek dahada zor geliyordu. Ona sarıldım ve 'Seni seviyorum Kahramın' dedim. Küçük bir damla süzüldü yanağımdan. Ah! Ben bukadarda dramatik beklemiyordum. Tabi bu durumu annemin seslenmesi bozmuşdu,

'Hadi Leyla. Geç kalacaksın. Bey, sende kızı oyalama artık. Şuracıkda 3 ay yok' dedi. Elbette onlar için 3 ay az değildi ama buna dayana bilirdik.

Arabaya bavullarımı yerleşdirdim ve tabi annemin bana ve Emiraya yapdığı koca bir çanta yemekleride unutmadık. Annemin bana uzun uzun tembihlerden sonra, İkisinede sarıldım ve vedalaştım. Bizi Emiranın abisi Can abi bırakacaktı Tren istasyonuna. Emirayla arabaya bindik ve son bir kez el salladım. Görüntüden yavaşca kaybolmuşlardı artık. Emira bana bakdı, 'Şuan bu gercek olamaz demi?' dedi kocaman gülümseyerek.

'Hemde okadar gercekki. Hani Pamuk şeker alırsın ya kendini bulutlarda hissederin ama onu ağzına attığında, tadını alınca gercekdende harika hissedersin. İşte okadar gerçek' dedim ve ikmizde gülmeye başladık.

'Bu kesinlikle duyduğum en saçma karşılaştırmaydı' diye itirafda bulunda. Yüzümü gülümseyerek buruşdurdum, 'Hey ben pamuk şeker yerken böyle hissediyorum tamammı?' dedim ve tekrardan güldük.

'Siz kızlar cidden komiksiniz. Sacma sapan şeylere gülüyorsunuz' dedi Can abi ciddiyetle. Emira gözlerini devirdi, 'Hayır abiçiğim siz erkekler sadece fazla odunsun' dedi. Onlar hep böyleydi. Sürekli birbirlerine laf atıyorlardı ve kavga ediyorlardı. Emira küçüklüğümüzden beri abisiyle hep tartışıyordu. Ben buna alışmışdım. Aslında bazen onların bu hallerini kıskanıyordum. Herzaman bir kardeşimin olmasını istemişdim ama yinede Emira gibi iyi bir arkadaşım olduğu için çok şanslıydım.

Sen Tesadüfleri #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin