Jimin tam bir anlığına Taehyung'un kucağında uyanacağını düşünmüştü.
Ancak gözünü açtığı yer dört yıl önce ailesi yardımıyla liseden arkadaşı Taehyung ile ortak olarak tuttukları mütevazi evdeki odasıydı.
Nefesini tuttu, bedenini hareket ettirmeden önce hala rüyada olup olmadığını sorguladı ancak hayır, ayaklarının altındaki saten kumaşı çok net hissediyordu, lise döneminde kullandığı duş jelinin kokusu gerçekti.
Hala biraz korkarak yatakta dikeldi Jimin, yatağının hemen karşısındaki duvara dayadığı bir boy aynası vardı, çok daha toy görünen yüz hatlarına bakıyordu şimdi, saçları sarıydı, dün boyatmıştı. Üniversiteye başlayacağı için.
Yüzünde belli belirsiz bir tebessüm belirdi, bugün Jungkook'la tanışacaktı, hayatının aşkıyla.
Kalkıp hazırlanmalıydı: Yırtık kot pantolonunu, onun üzerine de enine çizgili siyah beyaz tişörtünü giymeliydi. Yarım saat içerisinde Taehyung kapısını tıklatmadan makyajını da bitirmeliydi, kot ceketi ise dolabının en sağ köşesinde asılıydı, takacağı aksesuarları ise dün satın almıştı, işte minik kırmızı poşetin içinde masasında duruyordu.
Jimin bir süre ne yapacağını bilemedi, sonuçta her gün geçmişe dönmüyordu ve zihninin bir kısmı hala olanlara mantıklı bir açıklama getirmeye çalışıyordu ama yorgundu, artık düşünmek istemiyordu.
Seçtiği yoldan emindi.
Böylece kalktı, yıllar önce nasıl hazırlandıysa aynı şekilde hazırlandı, kullanmak için iki parfümü arasında kalmıştı, yine yıllar önce hangisini kullandıysa onu kullandı.
Taehyung tam zamanında kapısını tıklattı, tam zamanında söylemeleri gereken cümleleri söylediler ve okulları için toplu taşımaya bindiler.
+×+×
