1.Bölüm

39 1 0
                                    

"HİÇBİR ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ DEĞİLDİR."

Rüyamın en güzel ortasındayım ama dışarıdan at arabası sesi geliyor. Sesi duymamak için yastığımı başımın üstüne koymaya çalıştım ancak yastığım yoktu. Büyük bir ihtimalle her zaman ki gibi yerde sürünüyordur. Bu seferde diğer tarafıma dönmeye çalıştım fakat düştüm. Neredeyim ben? Şu an sıcacık yatağımda yatıyor olmam gerekiyor. Zorlukla göz kapaklarımı araladım. Dışarıdan gelen at arabası sesi yoktu. Ben at arabasının içerisindeyim. Fakat neden? Ben buraya nasıl geldim. Ben bu düşünceler içindeyken bir adamın sesini duydum.

-Geldik hanımefendi.

Nereye gelmiştik? Hadi bunu geçtim diyelim. Babam neredeydi? Belki başka bir at arabasından geliyordu. Dışarıya çıktığım zaman ortalıklarda başka bir at arabası görülmüyordu. Önümde kocaman görkemli bir şato vardı. Şato beyazdı. Birden kapı açıldı ve içinden genç bir adam çıktı. Büyük ihtimalle bir düktü. Hemen reverans yaptım. O da buna karşılık olarak elimi dudaklarına götürdü

-Ben David. Adınızı bana bahseder misiniz?

-Ben Adela. Burası da neresi?-

İsminizin anlamı kadar asilsiniz leydim.Burası The Dark Chateau'dur.

-Ben buraya neden geldim.Babam nerede?

Bunları söylerken etrafa bakıyordum babamı görebilmek umudu ile.

-Babanız geldiği yerde.Sizi canı karşılığında bana sattı.Sen artık benimsin.

Bunları söylerken o eski adam gitmiş.Yerine gözleri nefretle parildayan adam gelmişti.Bunları duyduğumda bir an için nefessiz kaldım.

-Peki burası The Dark Chateau ise neden şatonun dışarısı beyaz renkte?

-Şok filan geçirmediğine şaşırdım.Sorunun cevabına gelirsek hiçbir şey göründüğü gibi değildir.Peki ya neden sizin şehriniz iyilik saçıyorken şatonuz simsiyah?

Bunları alayla söylemişti.Aslında haklıydı.Sorumu tekrar ettim.

-Babam nerede?

-Anlamadın galiba.Artık baban diye bir şey yok.

Bunları söylerken kolumu tutu ve sıktı.Sonra beni kucakladığı gibi şatoya yürüdü.Beni bırakması için çığlıklar atıyor,yalvarıyordum.O ise bunların hiçbirine kulak asmadan yürüyordu.Bodruma doğru ilerliyorduk.Burada bir çok zindan vardı.Zindanlardan birinin kapısını açtı ve beni içeriye bıraktı ve çıktı gitti.Ben bunları hak edecek ne yapmıştım?Etrafa baktım.Duvara zincirlenmiş bir yatak vardı.Büyük bir ihtimalle yatak kaya gibi sertti. Duvarda oyuklar ve bunların içinde de türlü türlü daha önce adını bile duymadığım sürüngenler vardı.Yere çöktüm hıçkırarak ağlamaya başladım.Bir baba bunu kızına nasıl yapardı.Demek hiç beni sevmemiş.Tahinime göre 1 saat kadar sonra merdivenlerden ayak sesleri geliyordu.Gelen bana bu zalimliği yapan Daviddi.Zindanın kapısını açtı ve yanıma geldi.Saçlarımı okşamak için elimi saçıma götürüyordu ama ben geriye gittim ve tekrar ağlamaya başladım.

-Ben sana ne yaptım?Hıçkırıklarımın arasında sesim zar zor çıkıyordu.

-Sana anlatmadıkları belli.Şimdi seni buradan çıkarıp bir odaya götürücem.Dinlen,uyu.Sana yarın hepsini anlatacağım.Bu arada 1 hafta sonra evleniyoruz.

Ona alaylı bir gülümsemeyle baktım ve konuştum

.-Evlensek bile asla bana dokunamayacaksın.

Bu cümlem üzerine kahkaha attı.Kahkahası duvarda yankılandı bir süre boyunca.

-Sana günü gelince bu sözünü hatırlatıcam...

vampirWhere stories live. Discover now