EÖ - 300
Gecenin her şeyi gizlediği sessiz ve ıssız bir ormanda kimsenin onun takip etmediğinden emin olmaya çalışarak yürüyordu.
Sonunda ormanın sonuna ulaştığında istediği yere gelmişti. " Arncona Gölü" pelerinin başlığını indirerek göle yaklaşıp suyu elinde hissetmek için parmaklarını suya soktu ve derince bir nefes alıp gözlerini kapadı açtığında artık zümrüt yeşili olan gözleri gecenin karanlığına inat masmavi parıltılarla parlıyordu derin bir nefes alıp gözlerini yumdu vücudunda suyun ona verdiği enerjinin hissiyatıyla huzur buldu belki de içindeki ateşi söndürecek tek şey buydu?
Arka tarafından duyduğu çıtırtı sesiyle panikle elini sudan çekip korkuyla arkasına döndü su ile temasının kesilmesine rağmen gözleri eski rengine dönmemiş ve hala tüm kuvveti ile parıldıyordu.
"Kendini hala saklamayı beceremiyorsun Iris gücünün yaydığı enerjiyi takip ederek buraya geldim.Gerçekten bir norcana* bedeninde saklanmak seni ne kadar koruyabilir sanıyorsun en sonunda seni buldum"
Sesin sahibin çok iyi tanıyordu pelerinin başlığını başına geçirip sakin bir ses tonuyla konuşmaya çalıştı. " Beni buraya kadar takip etmen gururumu okşadı Djin ne istiyorsun benden?"
Djin gür bir kahkaha attı bu kahkaha neşeden yoksun ve bir o kadar duygusuzdu karşısındaki kadın bir Prenses olmasına rağmen ondan korkuyordu.
" Iris o doğunca bana vereceksin onu ruhlara yani atalarına adak yapacağım onu o bebek doğamaz bunu sende biliyorsun!"
Korkuyordu Iris hayatında ilk defa korku denilen kavramı iliklerine kadar hissetmişti evladını,içinde bir mercimek tanesi gibi bile olsa çocuğunu kaybetmekten korkuyordu. Çünkü karşısında ki adam dahil herkes onu bir güç kaynağı ve sadece bir embriyo olarak görüyor onu elde etmek için yarışıyorlardı.
Dudaklarını araladı ve fakat kendinde konuşacak sesi bulamadı dudaklarını kapatarak sıkıca birbirine bastırdı hafif belirginleşen fakat pelerinin altından belli olmayan karnına elini koydu ve onu hissetmeye o an o kadar ihtiyacı vardı ki.
"Djin benim kızım benim rahmime düştüğü ilk gün dünyaya kafa tutmaya hazırdı hemde arkasında çok güçlü bir anne ile!" dedi Iris ve sözlerini devam ettirdi.
"Gidip şimdi yola koyulup kendinize yeni bir adak bulsan iyi olur çünkü asla ama asla bu bebeği size vermeye niyetim yok."
Djin gözleriyle karşısında dimdik duran kadını süzdü karnı belirginleşmişti bebeği normal yollarla değil enerjisi ile beslediği her haliyle belliydi güç kaybetmekten yanakları çökmüş uykusuz bir şekilde sürekli bir yerlere kaçmaktan göz altları morarmıştı.
Pes etmişlikle omuzları çöktü ve Iris'e tekrar baktı onu elinde tutmaktan çaresi yoktu sadece yardım eli uzatıyormuş gibi davranması gerekti en savunmasız anında ise bebeği öldürmeliydi.
"Seni saklar sana ve çocuğuna bir yaşam alanı sağlar en sonunda tahtını geri almana yardım eder gerekli orduyu ve makamı sağlarım." Biraz duraksadı ve karşısındakinin tepkisini bekledi tepki gelmeyince istediği sonuca ulaştığını hissederek cümlesine devam etti .
"Fakat tek bir şartım var sana Prenses Iris bunların karşılığında beni ele vermeyecek ve bana bir Krallık sağlayacaksın gerekiyorsa Ophanim halkını ikiye bölersin ya da seni şimdi şuan da ele veririm ve ne senin ne de çocuğunun bir gelecek imkanı olur!"dedi Djin yüzünde şeytani bir tebessüm oluşmuştu çünkü son 10.000 yıldır hiçbir şekilde Ophanim adası biri tarafından yönetimde paylaşılmamış her geçen Kral ve Kraliçe tek hüküm sürmüş evlendikleri eşlere bile doğuştan olmadığı için rahmiel (leydi) ve remliel (lord) ünvanları verilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OPHANİM
Fantasy⚜️ İLAHİ RUHLAR SERİSİ 1⚜️ "Kimsin sen kadın? Hangi hakla kralına saldırırsın?" Karşısında zorla diz çöktürüldüğü odama kafasını kaldırıp baktı ağzına dolan kanı kendine Kral diyen adamın ayaklarına doğru tükürdü. "Ben kim miyim? Bendeniz sevgili Kr...