Kise bir eli cebinde, diğer eliyle basketbol topunu sektirerek okulun bahçe kapısından dışarı bir adım attı ve topu eline alarak durdu. Kafasını gökyüzüne kaldırarak yorgun bir ifadeyle gerinmeye başladı. Biraz gerindikten sonra seslice esneyerek gülümsedi.
''Ah.. bugün hiç bitmeyecek sandım!'' diye kendi kendine söylenerek ufak adımlarla ilerlemeye başladı. Tüm gün antrenman yapmak onu fazlasıyla yormuştu. Yoluna devam edecekken karşı kaldırımda Kuroko ve Momoi'yi görünce yanlarına gitmenin iyi fikir olacağını düşündü. Kuroko'nun o kızın varlığından pek hoşlandığını sanmıyordu. Ve burnunu sokmadan rahat duramayacağını kendisi de çok iyi biliyordu.
Momoi, Kuroko'nun boynuna atlamış ve sarsarak sarılıyordu. Momoi ilkokuldan beri Kuroko'ya duygular besliyor ve bunu herkese her yerde çekinmeden belli ediyordu. Başka bir deyişle Kuroko'yu gördüğünde ona dokunmadan duramıyordu.
Kulağa sapıkça geliyor değil mi? Kuroko'nun yanında masum ve safı oynayan, melek görünümlü şeytan tabiririn cuk diye üzerine oturduğu insanlardan biriydi.
Başını oğlanın boynundan kaldırarak yüzüne baktı ve gözlerini kısarak gülümsedi. Dudaklarından dökülen cilveli bir cümle belki de üstü kapalı sapıkçıl bir mesajdı. ''Bugün benimle ilgileneceksin değil mi?''
Kuroko her zamanki ifadesini koruyarak donuk bakışlarını kızın gözlerine sabitledi. ''Dondurma mı istiyorsun?''
Kız sevimlice güldü. ''O da olabilir.. Benimle vakit geçireceksin.'' dediğinde Kuroko ağzını bile aralamaya fırsat bulamadan, ceketinin arkasından tutularak havaya kaldırıldı.
Kise, mavi saçlı çocuğu havaya kaldırıp sapık kızın elinden kurtararak imalı bir şekilde gülümsedi. ''Üzgünüm Momoi, Kuroko bugün benim evime geliyor.'' diyerek havada ki çocuğu yere bıraktı ve önüne alarak yürümeye başladı.
Biraz zaman sonra ikisi de aynı hiza da yürümeye devam ettiler. Kuroko başını kaldırıp yanında ki uzun çocuğa baktı. ''Neden senin evine gidiyoruz?''
Kise elini mavi saçların üstüne koyarak dağıtır bir biçimde okşadı. ''O kızla vakit geçirmektense evimde daha rahat edeceğini düşündüm. Haksız mıyım?'' diyerek cevap beklediğinde küçüğünden ses gelmeyince bunun 'haklısın' deme şekli olduğunu anlayarak gülümsedi ve ekledi. ''Ben de öyle düşünmüştüm.''
Eve geldiklerinde Kise, topunu salona doğru yuvarladı ve ceketini asarak odasına geçti. Üniformasından hızlıca kurtulup eşofmanlarını üzerine geçirdi. Elinde dolabından bulabildiği en minimum kıyafetlerle Kuroko'nun yanına geldi. ''Atlet uzun gelebilir ama kapri boyuna uyar.'' diyerek kısa çocuğa uzattı.
Kuroko giyinmeye gittiğinde kendisi de odaya girdi. Yorgun bedenini koltuğa atacakken gözüne masanın üzerinde ki hediye paketi çarptı.
"Bu ne?" diye odunsu bir tepki takınarak masaya ilerledi ve dizlerinin üzerine çöküp üzerinde bir yerlerde not var mı diye incelemeye başladı.
O sırada Kuroko yavru kedi gibi banyodan çıkarak küçük adımlarla yanına geldi. "Bunları giyinmemin doğru bir fikir olduğunu düşünmüyorum."
Atlet uzun ve bol olduğu için uç kısımlarını eline alarak hafif kıvırmış, diğer eliyle de belinden düşmek için hazır ol da bekleyen pantolonu tutuyordu. Şuan fazla komik göründüğünün kendisi de farkındaydı tabii.
Kise paketten gözlerini ayırıp Kuroko'ya döndü. "Neden çok yakışmış. Adeta içinde kaybolmuşsun." dedikten sonra gülmemek için dudaklarını bir müddet birbirine bastırdı.
Kuroko umursamaz bir halde pantolonun paçalarını toparlayarak yanına oturdu.
"Evet çok komikti. Bu önünde ki kutu nedir?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mario! || Kise and Kuroko
FanfictionOyunun yarıda kaldığını düşünseler de, aslında oyun daha yeni başlıyordu. Rüyaları onların başlarına gelebilecek en tatlı mücadeleleri olacaktı.. ♡KisexKuroko♡