Bölüm 1

14 0 0
                                    

01.03.2022

   Güneşin en tatlı baktığı mevsim, çiçeklerin yeşerdiği zamandı. İlkbahar yüzünü göstermeye başlamıştı bile ağaçların çiçek açması, havaların biraz da olsa ısınması istemsizce içimde derin duygulara neden oluyordu. Kuşların cıvıltısı, güneşi fırsat bilip kendilerini oyun oynamak için sokağa atan çocuklar, evlerin önünde oturup örgü ören kadınlar, karşımdan gelen hurdacı amca yanımdan pazar arabasıyla geçerken selam veren Ali amca ve kapısının önünü süpüren Elif ablaya kolay gelsin diyerek yoluma ilerledim. Kısacası herkes halinden memnundu. Ilık ılık yüzüme doğru vuran rüzgarın esintisiyle beraber elimdeki poşetleri bileğime geçirip ağzıma takılan Sertap Erener'in bir çaresi bulunur elbet şarkısını mırıldana mırıldana evin yolunu tuttum. Poşetlere göz gezdirdiğimde çoktan yine ipin ucunu kaçırmışım kendimi tutamayıp gerli gereksiz yine her şeyden doldurmuştum. Mahalleye girmiş sayılırdım henüz köşeyi dönünce bizim evi görecektim. Yolun ortasından yürümediğim halde hemen yanımdan hızla geçen siyah BMW de neyin nesiydi? Koca yola sığamadı zaar. Söylene söylene biraz daha yürüdükten sonra sonunda gelmiştim. Elimdeki poşetleri yere koyunca o an bileklerimin acısını hissettim. Pancar gibi kıpkırmızı iz kalmıştı. Tam zili basınca omzumda bir el farkettim. Aniden kötü hislere kapıldım. Hemen arkama döner dönmez Emir pişkin pişkin sırıtıyordu. Benle uğraşmayı beni korkutmaya bayılırdı. Ne kadar kızsam da gönlümü alınca dayanamayarak hemen affederdim.  Bozuntuya vermeden hiç bir şey söylemeden kaş göz işareti yaptım. Anlamamış gibi boş boş suratıma bakarken ben ise onu süzmekle meşguldüm. Parfümler sıkılmış, saçlar şekillenmiş kıyafet desen konuşuyor sormadan edemezdim.

' Hayırdır randevun mu var?

' Ne alakası var canım çarşıda bir kaç işim var onu halledip gelicem.

Emir'i tanıyorsam ve bi o kadar da süslendiyse kesin bir kızla buluşması var demektir.

' Eminim öyledir bana hiç öyle gelmedide.

' Sanane kızım hem oyalama beni senin yüzünden otobüsü kaçırıcam.

Ardından cebinden çıkardığı cep telefonuyla konuşarak hızlı adımlarla  arkasına bakmadan yanımdan ilerledi. Beni korkutan o ne yani oyalayan ben mi oluyordum. Emir işte.. 

' Kızım nerde kaldın merak ettim.

Aniden kapının önüne geçen gözlerini bana dikmiş bir şekilde Makbule sultanın yanağından bir buse konduruverdim.

' Geldim Makbule Sultan.

poşetleri beraber yüklenip içeriye girdik. Televizyon başında uyuya kalan dedemi uyandırmamak için sessizce mutfağa adım adım ilerlerken Makbule sultanın dedeme söylenmesiden dolayı uyanmasıyla bir oldu. Beş dakikanın ardından cebimdeki telefonun titremesiyle ellerimi kurulayıp telefona yöneldim. Gizli numarayı görünce her zaman ki gibi Emir'in pis oyunlarından biridir diye tereddütsüz açtım.

' Alooo.. Emir sen misin? Sensin demi?

Ses alamayınca önemsemeden kapattım. Artık bu gibi şeyleri Emir yüzünden alışmıştım. Telefonu mutfak masanın üstüne bırakıp pazardan almış olduğum hemen vakit kaybetmeden başına geçtiğim taze yemyeşil ıspanakları kaldığım yerden doğrayabilirdim. Ancak telefonumun tekrar titremesiyle bu şeyin artık sıkıcı bir hal aldığının farkındaydım. Karşımdaki kişiye ne kadar söylensemde yine az önce ki konuşmama hakkını kullandı. Ancak nefes alışverişini rahatlıkla duyabiliyordum. Eğer gerçekten Emir'in eşek şakalarından biriyse hesabını vermek zorundaydı. Makbule Sultana her şey yolunda olduğunu söylerken bahçeye çıkıp Emir'i aralıksız üç kere aradım açmayınca mesaj attım. Ne yazık ki hiç birine dönmedi. Neyin peşindeydi yada gerçekten telefonun arkasındaki kişi Emir miydi? Orasını bilmem muamma ama içeriye girdiğimde mutfaktan oldukça hoş kokular burnuma akın ediyor, tüm salonu ele geçirmiş durumdaydı. Ben pazardan gelesiye kadar Makbule Sultan yine her zamanki gibi yapcağını yapmıştı. Karnımın guruldaması beni oldukça rahatsız ediyordu. Daha fazla dayanamıcam diyip fırından yeni çıkmış bir böreği elime almamla bağırmam bir oldu. Hemen aldığım yere bırakmam konusunda kararlıydım. Bu durum Makbule Sultanı bir nevi de olsa deli kız diyerek güldürdü. Akşam yemeğinden sonra büyük ihtimalle çok yediğimden dolayı karnımın verdiği sonradan çıkma ağrıyla odama çekilmek zorunda kaldım. Bu gece yediklerimi nasıl sindirecektim hiç bir fikrim yoktu. Ağrıyla boğuşurcasına bacaklarımı karnıma çekmiş bir vaziyette can sıkıntısından instagram da gezinmeye başladım.  Aşağı yukarı kaydır milletin storylerini izle boş boş zaman geçireyim derken bide ne göreyim. Fotoğrafa o kadar çok şaşırmıştım ki aniden ağrıyı unutup yatakta doğrulmama neden oldu. Emin olamayıp güzelce yakından inceledim. Uzun zamandır görmediğim halamın kızı Cemre üstelik evlenmeye karşıyken kendi aralarında söz kesmişlerdi. Üstelik bize haber bile vermeden.. Doğruyu söylemek gerekirse kırılmıştım. Sonuçta beraber büyüdük diyebilirim. Sevdiğim değer verdiğim insan hadi kendimi geçtim, nasıl olurda kendi annanesi ve dedesini bu özel gününde yanında olmasını istemez, davet etmezdi. Fotoğrafda tanımadığım  bir kaç kişi de yer alıyordu. Ama benim gözüm kesinlikle Cemrede elbisesinin zarifliği kendisinin muhteşemliği adete gözlerinin içi parlıyor mutlu gibiydi. O an gözüm diz üstü bilgisayarın yanında Cemre'nin üniversite mezuniyetinde üç yıl önce çekilmiş olduğumuz fotoğrafa kaydı. Azcık tanıyorsam kesin heyecandan afallamış olabilirdi. Cemre'nin tayini Ankaraya çıkmasından dolayı alışamaması, kardeşi Cem'in ablasına olan özlemi, halamın her telefon konuşmasının ardından üzülmesi ve enişteme ısrarıyla zorla tayini Ankaraya aldırmasıyla kısa sürede taşınınca tamamen görüşemez olmuştuk. Anlıcağınız kırk yılda bir derler ya hani..  İçimden yinede yanında olmayı çok isterdim diye geçirdim ve fotoğrafın altına bir yorum attıktan sonra telefonu kapattım. Bir özlemle iç çekerken eski anıları gözümde canlandırmamak ne mümkün. Midemden aniden selektör yakmış gibi uğultu gelince beni ürpertti. Karnımın içinde sanki küçük bir canavar edinmişim de  harekete geçmiş gibi hali vardı. Kendimi tutmayınca her zaman ki gibi bu duruma maruz kalan ben bir tuvalete gitsem hiç fena olmaz edasıyla ve geçer ümidiyle yataktan doğrulup bacaklarımı aşağıya doğru sallandırdım. Hiç beklemediğim anda telefonumun çalmasıyla ve arayan tekrar gizli numarayı görünce ister istemez gerildiğimi açıkca söyleyebilirim. Açmalı mıydım yoksa açmamalı mıydım? Ben açıp açmamak konusunda henüz karar verememişken yatağın üzerinde ki telefonumun kapandığını görünce bu kez tamamen kapatıp pencereyi açtım. Yüzüme çarpan rüzgarı umursamadan derin bir nefesi içime hapsettim. İyi geldiği kesindi. Hava soğuk değildi aksine yumuşaktı sadece son haftadır olduğu gibi hafif rüzgarlıydı.  Bir kaç dakika ardından pencereyi kapatınca kafam dağılsın diye raftan rastgele almış olduğum cinayet konulu kitabı aylar önce yarım bıraktığım aklıma geldi. En son nerde kaldığıma dair en ufak bir fikrim yoktu. Sayfaları hızlı hızlı karıştırırken içindeki küçük gül yaprakla beraber kaldığım yeri nihayet bulmuştum. İlk sayfayı okumamla beraber dedektiflerin en son hangi cinayet üzerinde araştırdıklarını hatırladım. Kendimi kaptırmış olmalıyım ki çünkü kapı aralığından elinde meyve tabağıyla bekleyen Makbule Sultanı bile fark etmedim.

Aşk Senden Yana Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin