Uyarı: Bu bölümde rahatsız edici şekilde davranan karakterler, tecavüz (bahsedildi) ve taciz mevcuttur.
-
"Yakınlarda bir elf köyü bulduk Majesteleri."
Kral Rufus, duyduğu sözlerle gözlerini okumakta olduğu parşömenden kaldırdı ve karşısında heyecanla duran kişiye baktı. Adamın yalan söylemiyor olduğu surat ifadesindeki mutluluktan belliydi. Bunu görmesiyle beraber kral tek bir saniye bile tereddüt etmeden şaşaalı koltuğundan kalktı ve kapıya doğru yöneldi. "Yolu göster."
Kral Rufus tahta geçtiğinden bir ülkenin her bir yanında elfleri arıyordu. Elfler, artık efsanelerde kalmış yaratıklardı. Çoğu kişi cüret ederek ona elflerin neslinin tükenmiş olduğunu, ne kadar ararsa arasın bulamayacağını söylemiş olsa bile o asla pes etmemişti.
Efsanelere göre elfler oldukça narin ve güzellerdi. Parlayan derileri onları daha da çekici ve az alıcı yaparken, masum gülüşlerinin büyüsüne kapılmamak mümkün değildi. Kral, kitaplarda elflerin geleneklerine göre bu parlayan derilerini başkalarına göstermelerinin yasak olduğunu okumuştu. Bu yüzden tüm vücutlarını kaplayan kıyafetler giyiyorlardı. Bazıları hatta insanlara göre çok saha uzun olan kulaklarını ve suratlarını da kapatıyordu. Kesinlikle yalnız yıkanmaları gerekiyordu. Hatta gelenekler burada da bitmiyordu. Elflerin cinsel arzularının olması da yasaktı. Bu yüzden çocuk yaparken bile değişik bitkiler kullanarak yaşadıkları zevki en aza indirmeleri gerekiyordu.
Kral Rufus bu efsanelerin ne kadar doğru olduğunu bilmese de bunları duyduktan sonra kesinlikle elfleri bulması gerektiğini düşünmüştü. El değmemiş bu türün tadına bakamadan ölürse yazık olurdu. Bundan dolayı yıllardır onları arıyordu.
Daha önce görevlendirmiş olduğu askerlerin bazıları kralın vadettiği ödülü almak için elfleri bulduklarını iddia etmişlerdi. Elfleri bulduklarını iddia ettikleri yere gittiğinde ise kral askerlerin onu kandırmak için türlü türlü oyunlar ve tuzaklar hazırlamış olduklarını görmüştü. O askerlerin hepsini herkesin gözü önünde öldürtmüştü. Böylece kimse ona yeniden kumpas kurmaya kalkışamamıştı.
Kral, kimsenin ona tekrar yalan söylemeye cesaret edemediğini bilse de şüphelenmeden edemiyordu. Yine de umutlarının boşa çıkmamasını dileyerek yanına aldığı askerlerle beraber atına bindi ve adamın gösterdiği yere doğru yola koyuldular.
-
Ormanın derinliklerine varmaları birkaç günlerini almıştı. Ara ara kamp kurmaları da gerekmişti. Bu kralın şüphelerinin artmasına neden olsa da birkaç günün sonunda onları elflere götüren asker yaklaştıkları için kampı bozmamaları gerektiğini söylemiş ve oradan sonra sessizce, yürüyerek devam etmeleri gerektiğini açıklamıştı.
Kral onu dinleyerek askerleriyle beraber ormandaki ince yola girmişti.
Uzunca bir süre yürüdükten sonra adam sonunda adımlarını durdurmuştu. Geri çekilerek krala, çalıların arkasında kalan evleri işaret etti. Hiçbir ses çıkarmamaya özen göstermişti. Kral Rufus askerin tuzak kurmadığına emin olduktan sonra öne doğru bir adım atarak çalıların arasında onun gösterdiği yöne doğru baktı.
Ormanın ortasına kurulmuş olan küçük köy ağaç kütükleri kullanılarak yapılmış en fazla iki ya da üç kişilik evlerden oluşuyordu. Yalnızca evlerin ortasında duran ev diğerlerine nazaran daha büyüktü, iki katlı duruyordu. Köyün başındaki kişi orada yaşıyor olmalıydı.
Evlerin çoğu yeri nemden dolayı yosun tutmuştu. Pencerelerin yerinde cam olmasa da asılmış perdeler vardı ve yalnızca bazılarında kapı vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sweet Mistake (+18 BL)
Truyện Ngắn+18 BL hikayelerimi topladığım yer. Hikayelerin hiç biri birbirleriyle alakalı değildir.