𝘊𝘩𝘢𝘱𝘵𝘦𝘳 𝘖𝘯𝘦, 𝘉𝘢𝘤𝘬 𝘵𝘰 𝘵𝘩𝘦 𝘏𝘦𝘭𝘭

1.8K 61 162
                                    

Özlem ve korku.

Bu iki duygu arasında sıkışmış gibi hissediyordu kendini.

Adanın havasını, kokusunu, yemyeşil ağaçlarını ve atmosferini çok özlemişti; yeniden parkura çıkacağı için kalbi yerinden fırlıyordu resmen. Hayatında yaşadığı en güzel serüvenlerden birini yaşadığı yere geri dönüyordu.

Ama aynı zamanda korkuyordu çünkü tek başına değildi. Şeytanları da onunla birlikte gelmişti ve yüzlerinde "Cehennemine hoş geldin Nisa." der gibi bir ifade vardı.

Tanıdık yüzler, değişen ifadeler. Hepsi ondan nefret ediyordu.

Nisa derin bir nefes aldı ve son sürat giden teknede belki de son huzurlu zamanlarının tadını çıkarmak istedi. Topuz yaptığı saçlarını yavaşça çözdü ve rüzgarın onları havalandırmasına izin verdi.

Kendisini özgür hissediyordu.

Birkaç dakika öyle durduktan sonra yeni takımı içinde geçen konuşmalara dahil olması gerektiğini düşünerek saçını önüne gelmesin diye yarım topuz yaptı ve önündeki süreç için kendisine başarı ve sabır dilerken arkasına döndü.

Döner dönmez üzerinde hissettiği mavi gözlere aldırış etmemeye çalışarak takıma daha yakın bir yere oturdu ve konuşulanları dinlemeye başladı.

Sadece birkaç dakika dayanabildi Nisa bu konuşmalara. Herkes o kadar uzak ve yapmacık geliyordu ki Nisa'nın oturup ağlayası geliyordu. Herkes planlıydı, herkes daha sonrasını düşünerek hareket ediyordu, kimse o anı yaşamıyordu.

Belki de yanlış yapan benimdir, diye düşündü Nisa. Sonuçta burası bir yarışmaydı ve insanlar burada tutunmak için bir yol izlemek zorundaydı. Kimileri performansıyla yapıyordu bunu, kimileri konuşarak, kimileri de bazı stratejilerle.

Nisa hangisini denerdi bilmiyordu, burada kalmak için çabalar mıydı onu da bilmiyordu. Başta kabul ederken güzel bir fikir gibi görünmüştü fakat şu anda kendini çok büyük bir tuzağa doğru yürüyormuş gibi hissediyordu.

Omzuna dokunan elle düşüncelerinden sıyrılan Nisa elin sahibine döndü. Ogeday.

"Ne oldu?"

"Bir şey olmadı. Sadece fazla düşünceli görünüyordun ve merak ettim."

Nisa omuz silkti. Diyecek bir şeyi yoktu çünkü.

"Bir de şey, herkes yavaştan toparlanıyor da, haber vermek istedim."

Nisa etrafına bakındığında herkesin ayaklanmış ve çantalarını almış olduğunu gördü ve hızlıca ayağa kalktı. Tekneye bindiklerinden beri üzerinde olan mavi gözleri hala görmezden gelmeye çalışıyordu. Çantasını alıp hızlıca takımın toplandığı tarafa döndü ve yaklaştıkları adaya baktı.

İşte başlıyoruz.

Herkes tekneden sırayla inerken en sona Nisa kalmıştı. Tekneden yavaşça atladı ama indiği yer ıslak olduğundan ve Nisa tam basamadığından dolayı kendini yerde bulması uzun sürmedi.

Fazla sert düşmemişti ama yine de bileği çok acımıştı. Yavaşça doğrulup elini bileğine doğru götürdü. Takıma seslenmek için kafasını kaldırdığında zaten Ogeday'ın o tarafa doğru hızla geliyor olduğunu gördü.

"Nisa? İyi misin, nereden düştün?"

"Tekneden inerken ayağım kaydı ve düştüm. Önemli bir şey değil ama, geçti bile."

Nisa ayağa kalkmaya çalışırken Ogeday elini uzattı ve yavaşça Nisa'yı yerden kaldırdı. "Doktora görünmek ister misin? İlk günden sakatlık çok da iyi olmaz."

Worth It || OgNisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin