1

58 6 0
                                    

okumaya başlamadan önce tercih edilen okuma tipi ;
- siyah ekran
- kaydırarak okuma
- serif yazı tipi
sueri iyi okumalar diler. ^^







"üzgünüm efendim... ama kapatıyoruz."

jiyeon, kapatmak üzere olduğu kafenin önünde dikilmiş, uzun boylu, maskesi yüzünden yüzünü göremediği genç çocuğa doğru seslendi.

genç, parmaklarını saçına daldırdı.
"sadece bir kahve?"

"efendim, üzgünüm ama benim-"

"lütfen?"

sesindeki üzgünlüğü hisseden jiyeon, sıcakça gülümsedi.

"aslında... tabii, neden olmasın?"

jiyeon, müşterisi için kahve hazırlamaya gittiği sırada genç, dört kişilik masaya oturduğu sırada maskesini çıkardı.

"teşekkür ederim, sana borçlandım."

jiyeon gülümsedi.
"dert etmeyin, benim ikramım."

"ve..." genç, kahvesini yudumlarken konuştu. "kafeyi tekrar açmaya zorladığım için üzgünüm, senin de boş zamana ihtiyacın var sonuçta."

"hey, bunun hakkında endişelenmeyin," jiyeon garantiledi. "kafe dışında o kadar da meşgul bir insan değilim ben. yani o kadar da takmadım."

"gerçekten mi? hiç mi arkadaşın yok? ah, yani özel değilse, öğrenmek isterim."

jiyeon kıkırdadı.
"tabii ki de arkadaşlarım var, ama çok fazla değil. arada buluşma isteklerini kabul edip gezmediğimiz sürece pek dışarı çıkmam."

"ah, anlıyorum." genç, kızın ayakta kalmaması için yanındaki sandalyeyi işaret etti.

jiyeon konuştu.
"efendim oturmasam daha iyi olur,"

"daha yapacak işlerim de var hem."

"bana 'efendim' diye seslenme lütfen." genç kıkırdadı.

"üzgünüm, size başka nasıl sesleneceğimi bilmiyorum."

"sunghoon," genç gülümsedi.

"bana sunghoon diyebilirsin."

"pekii, sunghoon." jiyeon karşılıklı gülümsedi ve önlüğünün bölmesinde tuttuğu bezi çıkardı.

"seninle oturmaya devam etmek isterdim, ama yapmam gereken bir temizlik var."

sunghoon boğazını temizledi ve jiyeon'a doğru yürüyüp, elindeki bezi aldı.

"ben de sana yardım edeyim o zaman."

"ama-"

"hiçbir şey söyleme," sunghoon sözünü kesti. "yardım etmek istiyorum."

"küçük bir teşekkür gibi gör, anlarsın ya?"

"teşekkür mü? yeterince teşekkür etmedin mi zaten?"

"yo yo,"

"o kahve içindi. şimdiki ise... beni neşelendirdiğin için."

"günüm o kadar da güzel gitmiyordu ve kısa bir araya ihtiyacım vardı. senin sayende, şu an biraz daha iyi hissediyorum."

"mutlu olduğunu duymak beni de mutlu etti." jiyeon gülümsedi.

sohbete devam etmeden önce kafenin kapısı açıldı.

"bebeğim?" bir kadın figürü, ikiliye doğru seslendi.

"efendim üzgünüm ama kapalıyız." jiyeon kadına doğru seslendi.

kadın, jiyeon'un cümlesini es geçerek sunghoon'a doğru yürüdü.

"hanımefendi, kendimi tekrar etmek istemiyorum, ama kapalıy-"

"ne dediğini duydum."

"kapattığınıza dair herhangi bir sembol yok, ayrıca sevgilim burada."

"sevgiliniz mi?" jiyeon kadını sorgularken sunghoon'un elini tuttuğunu gördü.

"ah, tabii ya." mırıldandı.

sunghoon'a doğru yürüdü ve elindeki temizlik malzemelerini aldı.

"yanlış anlaşılmadan dolayı üzgünüm." zorla gülümsedi.
"kafeyi kapattık, lütfen her ikiniz de ayrılın."

"ama sana yardım edecekt-"

"problem değil, erkek arkadaşının başka bir kıza yardım ettiğini gören bir insanın bu durumu pek hoş karşılayacağını zannetmiyorum."

"yardım mı?" kadın şaşırarak sevgilisine döndü.

"bu çöplük yerde mi temizlik yapıp yardım ediyordun bebeğim? ıyy, ellerin acımış olmalı, bakayım bi-"

"çöplük mü?" jiyeon kadının hakaretinden dolayı öfkesine hakim olmaya çalışarak gergince konuştu.

"bu cümleyi en kibar şekilde söylemeye çalışacağım, lütfen defolup gidin."

"ne? sen kiminle konuştuğunu biliyor musun? aklını mı kaçırdın?"

"evet, fazlasıyla kaçırdım. şimdi terkedin burayı."

kafeyi terk etmek yerine sessiz kalan kadın, sessizliği jiyeon'un yanağına geçirdiği tokat ile bozdu.

"mina ne yaptığını zannediyorsun?"

___________________________________

a/n ; türkçe klavye ile cebelleşiyorum. TvT
lütfen sueri ve onun türkçe klavye ile cebelleşen parmakları için bir yıldız verin millet! <3















angel in disguise あ park sunghoon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin