2

7 2 0
                                    

Saçlarımı sarmalayan ellerim yavaş yavaş yüzüme indiğinde hâlâ hatırladığım birkaç anın etkisindeydim. Şimdi ne yapacaktım? Beni bayıltıp bu bembeyaz odaya koymalarındaki amaç neydi? Duvarda kan kırmızısı kırk saniye neyin geri sayımıydı?

Bir dakika.

Sadece kırk saniye kalmış.

Koca bir siktir dudaklarımdan seslice döküldü. Dakikalar buraya nasıl geldiğimi anlamakla akıp gitmiş, yerine gerginlikten parmak uçlarımın soğumasına yetecek kadar bir süre bırakmıştı. Korkudan yerimden kalkamıyordum bile. Zamanın dibi görmesiyle yaşanacak onca senaryo aklımda kocaman bir kargaşaya neden olmuştu. Gözümü kırpmadan izlediğim kırmızılık on saniyeye ulaşmıştı bile. Her ne olacaksa sonunda kendimi ölümün kollarında bulacağımdan emin bir şekilde gözlerimi sıkıca yumdum. Yaşanacakları görmekte hiç de hevesli değildim anlaşılan. İç sesim gerginliğimi harlarcasına geri saymaya başladı.

On, dokuz, sekiz, yedi, altı, beş, dört, üç, iki ve

bir.

Küçük bir "klik" sesi.

Yaklaşık yirmi saniye kadar sıkıca yumduğum gözlerimi açmaya niyetlenmedim. Fakat anlaşıldığı üzere hâlâ hayattaydım. Yani... sanırım hayattaydım.

Gözlerimi açtığım anda bir şeyin beni öldürmek için harekete geçeceğini düşünüyordum. Hadi ama, böyle sikik şeyler yaşasaydınız eminim siz de böyle hissederdiniz. Kendimi cesaretlendirip gözlerimi açmam ne kadar sürdü emin değilim fakat bir süre sonra görüş alanıma beyaz oda girebilmişti.

Başta hiçbir farklılık hissetmemiştim. Uyandığım yatak, sandalye ve pencere olduğu gibiydi. Duvardaki kırmızılık "00"da sabitlenmişti. Sonunda bariz farklılık gözüme çarptı. Sol köşede duran kapı kolu. Oturduğum yerden kalkmayı nihayet akıl edip kapı kolunun yanına gittim. Değişikti, yanlarında kapıyı andıran hiçbir hat yoktu. Normalde sıradan bir kapı kolunu inceleyeceğim süre zarfında onu kullanarak bu odadan çıkabilirdim. Fakat zihnimde dolaşan onca "Sonrasında ne olacak?" düşüncesi o kapı kolunun son detayına kadar inceleyecek zaman boyunca orada dikilmemi sağlamıştı. Annem hep olur olmadık yerlerde takılıp kaldığımı söyler, şimdi anlıyorum onu.

Cesaretimi toplayıp kolu aşağı çektim. Şimdi gözükmeye başlayan kapının hatları bana odadan çıkışın yolunu gösteriyordu. Kapıyı biraz daha araladığımda karşımdaki manzara... biraz hayal kırıklığı olarak adlandırabileceğim bir manzaraydı. Bembeyaz bir koridor ve yanlarında aynı şu an yanında dikildiğim gibi olan beyaz kapılar. Tek fark, benim kapımın koridora bakan kısmında kan kırmızı rengiyle dikkatleri üzerine toplayan bir "A" harfi olmasıydı. Yavaş adımlarla koridorda gezmeye başladım. Ulaşabildiğim ilk kapıya gidip açmaktı hedefim fakat yakınlaştıkça kapı kolunun olması gerektiği yerde delik olduğu gerçeği bu düşünceden vazgeçirdi. Hiçbir odanın kapı kolu olmaması beni bu koridorda daha fazla tutacak bir şeyin olmadığının göstergesiydi. Adımlarımı hızlandırıp koridorun sonuna geldim. Burada sadece aşağı yöne giden merdivenler vardı, anlaşılan en üst kattaydım. Basamakları hızlıca inmeye başladım. Bir alt kata geldiğimde karşılaştığım manzara kafamı karıştırmıştı. Görüş alanıma giren hastane koridoruyla az önce odamın açıldığı koridorun alakası yoktu. Burası terk edilmiş bir hastaneydi. İçinde hiç kimsenin olmadığı bir hastanenin bu kadar yeni görünmesi de kafa karıştırıcıydı. İndiğim her kat bir hastaneyle aynı görünüşteydi ama dedim ya, bomboştu. Biraz sonra bu mekanın ürkütücülüğü irkilmeme sebep olacaktı. Daha fazla oyalanmadan zemin kata indim. Yine bir hastane lobisi ve yine kimsesizlik. Adımlarım dışarıya açılan döner kapının önünde bittiğinde şaşkınlığım gözlerimin açılabileceği kadar açılmasıyla kendini belli etti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 07, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Annihilation [TaeKook]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin