(07.10.2020)
Eli ayağı titriyordu. Bomboş koridor onun nefes sesiyle dolmuştu. Derin bir şekilde iç çekti. "Yapabilirsin" dedi içinden."Ölmeyeceksin merak etme" diye fısıldadı kendi kendine, her zamanki gibi kendi esprisine kendi güldü. Kapının kulpunu sanki dokunduğunda kırılacakmışçasına yavaşça indirdi. Kapı tamamen açıldığında ürperdiğini hissetti. Yatak, yatağın yanındaki tek kişilik koltuk ve bir masadan başka hiçbir şey yoktu. Soğuktu, çok soğuktu oda. Yüreği ağzında, yavaş yavaş koltuğa oturdu. Acırcasına baktı yıllardır uyuyan kadına."Zavallım" dedi sessizce, sonra ekledi "Seni böyle görmek çok tuhaf" derin bir nefes aldı."Ve ürpertici." diye fısıldadı. Sırıtıyordu, ama korkudan ölecekti."Dedikleri kadar varmışsın" dedi içli içli."Hala güzelsin, çok merak ediyorum ne zaman öleceksin? hala lale kokuyorsun.. hala.." dedi ve iç çekti. Elini beş yıldır bu yatağa mahkûm kalan kadının eline dokundurdu, kadının elleri buz gibiydi, karşısında ürperdiğini hissetti. Elini çekmek istedi fakat başaramadı. Elinde hissettiği baskı onu durdurdu. Şok olmuş bir ifadeyle yataktaki kadına baktı, gözlerini hafif aralanmış, karşısındaki kişinin elini sıkıca tutuyordu. Diğer elini kullanarak elini yataktaki kadının elinden hızlıca kurtardı, koltuktan bir hışımla kalktı. Odanın kapısını açıp çıkacakken son kez arkasını döndü. Yataktaki kadın ona kısık gözlerle bakıyordu, azını aralamış birşeyler söylüyordu fakat anlaşılmıyordu."Demek uyandın" dedi ve uzun bir zaman sonra ismi dudaklarından döküldü."Eylül."