17

1.2K 135 37
                                    

Şuan deli gibi korkuyordum. Dayak yiyeceğimi bile bile gitmek garip olmalı. Ama ondan korkmuyordum sadece geçmişi hatırlamak korkutuyor beni.
Size Wooyoung'la aramda geçen olaydan bahsedeyim.

Wooyoung okuldaki zorba insanlardan biri. Ortaokulda çok zorbalık gördüm ondan. Önceden çocukluk arkadaşımdı, yeni arkadaşları değiştirdi onu. Kötü yola saptı diyebiliriz.

Lisede beni görmezden gelmeye başladı , zorbalıklar bitti sanarken yine yapmıştım yapacağımı

Bir gün onları bir çocuğa zorbalık yaparken yakaladım. Kendimi gördüm onda. Ve onları çektim. Sonra müdür yardımcısına gösterdim. Keşke yapmasaydım demiyorum, iyi ki de yapmışım.

O aptaldan korkacak değilim. Aklınca intikam almaya çalışıyor.

Düşüncelerimle baş başayken parkın oraya varmıştım. Biraz daha ilerledim ve aniden biri beni çekti.

"Tekrar görüşmemize sevindim, özledim seni. "

Diyerek beni yere itti. Arkasındaki adamları görünce sırıttım.

"Bana tek gel deyip senin sürülerini getirmen kimin korktuğunu açıklıyor bence woo. "

Bu onu sinirlendirmişti. Yüzündeki ifadeden kolayca anlaşılıyordu.

"Kes sesini."

Sırıtmaya devam ettim.

"Görüşmeyeli dilin uzamış, bir ceza vermem lazım."

Yüzüme bir yumruk attı.

"Çocukluğumuzdan beri herkes seni seviyordu. Sevilmeyi hak etmiyorsun."

"Cidden böyle mi düşünüyordun?" 

Başını salladı.

Çocukluğumuzda zorbalık yapmasının sebebi buydu yani.

Korkmuyordum. Adamlarını üstüme saldı ve yerde öylece durdum. Dayaklar değil dediği son söz canımı acıtıyordu.
Hak etmiyor muydum?

Çaresizce yüzüne baktım.

"Neden bana böyle yapıyorsun? Yetmedi mi yeterince. "

Bunu beklemiyordu, afallamıştı. Azıcıkta olsa üzüldüğünü görmüştüm. Sessiz kalmayı tercih etti.

Bir süre sonra karşılık vermediğim için sıkılmış ve adamlarını üstümden almıştı.

"Umarım bir daha bana bulaşmazsın, ortaokulda yaşadıklarını tekrar yaşamak istemiyorsan. "

Hiç sevgi görmemiş biri sonunda böyle mi oluyordu?

Ben bir şekilde tutunmuştum hayata ama Wooyoung tutunamadı. O da böyle biri olmak istemezdi eminim.

Hareketsiz kalmaya devam ettim.

"Umarım bir daha görüşmeyiz, benim için çoktan öldün woo. "

Beni orada öylece bırakıp gitmişti.

Telefonumu zar zor bulup ilk gördüğüm kişiye tıkladım.

Sunghoon. Hadi ama bir sürü kez aramış. Ne yapsam kurtulamıyorum ondan. Benim için endişelenmiş miydi? Ona beni buradan alması için mesaj atıp beklemiştim.

Birkaç dakika sonra beni bulmuştu.

"Jake! "

"Sunghoon."

"Jake ne oldu sana? İyi misin? Cevap versene! "

"İyiyim. Sonra anlatırım gidelim buradan."

Hiçbir şey demeden kalkmama yardım etti. Belimden tutup beni biraz daha kendine yaklaştırıp yakında olan parka doğru ilerledik.

Bir banka oturduk ve bana döndü. Sadece bana baktı, hiç kimse konuşmadı.

"Sunghoon, sence ben sevilmeyi hak etmiyor muyum?"

"Nereden çıkardın bunu sen her iyi olan şeyi hak ediyorsun özellikle sevilmeyi. "

Dedikleri rahatlamama sebep oldu. Kimsenin beni sevmesine gerek yoktu. Çünkü onlar vardı artık.

Sunghoon vardı.

Benimle uğraşsa da, farklı yollarla tanışmış olsakta artık vardı işte.

Dedikleri gozlerimin dolmasına yetmişti. Sevildiğini hissetmek..

Eve gidince her şeyi anlatmam gereken bir sürü kişi var. Çok yorucu.

"Jake, biraz uzakta nöbetçi eczane olacak. Yaraların çok kötü gözüküyor temizlememiz lazım."

"Sunghoon gerek yok cidden evde vardı yaparım ben. Zahmet olmasın benim için çok şey yaptın bugün zaten."

"Evine gidelim o zaman. Ben yapacağım. "

dedi kararlı bir sesle. Daha fazla ikiletmeden başımı salladım. Yol boyunca kimse konuşmadı. Bende düşüncelere daldım.

Sevilmeyi hak etmediğim doğru muydu? Doğru olmasaydı ailem beni terk etmezdi, biliyorum ama Sunghoon hak ettiğimi söylemişti.

Ortaokul anılarım aklıma geliyordu. Wooyoung'un yanında yeterince güçlü durmuştum.

Sunghoon'un yanında ağlamak istemiyordum.

Apartmana girip kapımın önüne geldik.
Arka cebimden anahtarı alıp açtım ve içeri girdim. Sunghoon'da arkamdan çekingen bir şekilde girdi.

"Yalnız mı yaşıyorsun? "

"Sayılır."

Anladım dercesine kafasını salladı.

"Salona geç sen, ilk yardım çantasını alıp geliyorum."

Alıp yanına geldiğimde yüzümü inceledi.

"İyi benzetmişler ha."

Ona göz devirdim ve yanına oturdum.
İlk yardım çantasını açıp içinden gerekli olan şeyleri aldı.

Gözlerimin içine bakarak yaralarımı tenizlemeye başladı.

Çoğu kez bu ilk yardım çantasını kendim kullanırdım, Jay ve Riki olmadığı zamanlar. Onlardan başka kimse benimle ilgilenmezdi.

"Jake! Acıttım mı? Neden ağlıyorsun? Bak bana."

Ne zaman ağladığımı bile bilmiyordum.

"Teşekkür ederim Sunghoon, her şey için. Tanışma hikayemiz garipti ama yanında güvenli hissediyorum anlamadığım bir şekilde. "

Büyükçe gülümsedi.

"Beni kendine bağladın Jake."

"Ha bu arada şu fotoğrafı ne zaman silersin? "

Sinsice sırıttı.

"Hiçbir zaman!"

Pislik! Azıcık seviyor olabilirim ama hâlâ gıcık.

"Gıcık!"

Gülmeye başladı, ben de gülmeye başladım.

Ondan sonra pek bir şey olmadı. Tek tek yaralarımı temizledi.

"Ben artık gideyim geç oldu. "

Buraya davet etmeye utandığım için başımı sallamakla yetindim.

Kapının oraya kadar eşlik ettim. Dışarı çıkıp bana selam verdiği sırada anidem bir şey yaptım.

Yanağından öpüp kapıyı hızlıca yüzüne kapattım.

Gülerek "Yarın görüşürüz Jake! " deyip gitti.

Ne uzun gündü öyle. Nasıl uyuyacaksam, deli gibi utanıyorum!
Kalbime ne yapıyorsun Sunghoon?

Cok duygusala bagladim amk
Umarim sacma olmamistir
imdat
Woo😭😭







Afraid ;; JakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin